6 Eylül 2010 Pazartesi

Kızım Hanzade'ye 18. MEKTUP

Su gibi aziz ol evladım ve gideceğin yeri bil,
Bil ki bu gidiş senin elinde değil. (T.urgur)

Gönderdiğin mektubunda sormuşsun bana "hayat nedir?".

Yavrum; hayat bir hastanenin morgunun üst katında doğan bebeklerin çığlıkları kadar taze; izlerken deprem enkazları arasında gezen bir çocuğun yüzündeki tebessümü. Her türlü nimeti tattıktan sonra düşünülen bir günah kadar nankör.

Yavrucuğum gerçek merhameti hak edenler huzur bulsun senin bakışlarında ve korkutsun aynı bakış acınmadan yoksun olanları. Lakin hayran olsun (dost-düşman) herkes vereceğin sadakat ve güvene.
Yavrucuğum hayat birazdan sönecek bir ışık kadar kısa, arkasındaki güneşi göremeyenler için. Onun için ardında Rabbimizin güneşi olsun hep, aydınlatsın önünü. Gözlerin ufuklarda gezsin, takılmasın anlık düşlere. Ellerin semaya açılsın; istemesin fani olanları. .Hayat bir durak olsun, varacağın yer mahşer. Düşüncelerinde ise kelimetullah.

Evladım sabahları huzur içinde uyan. Her daim "besmele" ile başla güne. Hayır, merhamet dile Rabbimizden. Hayat beş vakit namazdan ibaret doğuş ve ölüm arasında. Ve ölüm senin için bir müjde, Rabbi hatırlatan. Arzu ile bekle onu, korkutmasın herkes gibi seni.

Evladım, yavrucuğum herkes zamanı kovalıyor bu zamanda. Rabbimizin rızası için öyle bir yaşa ki zaman yetişemesin sana. Ardından gelmeye cesaret edemesin. Her anı huzur için, HER anı.

(bu yazı Turgay Urgur'un evladına yazmış olduğu 18. mektuptan kısa bir bölümdür.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

ANAHTAR GENÇLERİMİZDE

       Gençler, öğrencilerimiz, çocuklarımız şüphesiz hepimiz için en büyük değere sahip. Şehirlerimizi, sokaklarımızı, çarşılarımızı, okull...