23 Haziran 2023 Cuma

İYİLİK TUZAĞI ( şiir değildir)

 

Aynalar kırılsın,
Biliyorum rengimi.
Prangalar çıksın,
Siliyorum mazimi.
Yemini papazlara ve korkaklara bıraktım,
Aklıma geleni söylerim.
Borcum olmayan bedeller ödedim,
İstediğimde çeker giderim.
Gelme taşıyamam,
Kİmseyle barışamam,
Ölümle yarışamam,
Bu saatten sonra ağlayamam.
Yokuz,
Umudun bittiği sokaklarda,
Kimsenin kalmadığı tenhalarda,
Terkedilmiş viranelerde,
Acı ama biz de yokuz.
Bu tercih ne zamanın,
Ne dostun ne de düşmanın,
Pişman olsak da,
Artık biz de yokuz.
Hunharca katledilmiş,
Küstahça atılmış,
Sİnsice gizlenmiş,
Ne kadar duygu varsa hepsi de düşüncenin eseridir.
Birileri kötüyü önce düşünmek istedi,
Sonra düşünceyi menfaate dönüştürmek,
Sonra pazarlamak,
Satamayınca kakalamak,
Hiç biri tutmayınca;
Kötünün üstüne birazcık iyilik bezediler.
Böylece en tehlikelisi ortaya çıktı:
‘İyilik tuzağı’.
Aman Allah’ım!
Bu ne şeytaniydi!
Esfeli safilin herhalde tam da buydu.
İnsan kendi idam fermanını apoleti uydurdu.
Omuzlarında taşıdı.
Her kapıyı onunla çaldı.
Açılmayan kapıları kırdı. Kırdı.
On seneler hatrına ebediyeti unuttu.
Şimdi iyiymiş gibi görünen her şeyde bin şüphe var,
Geriye dönmek o kadar zor ki!
Her mahremde bin açık var.
Ve şimdi artık insan korkak bir rüzgar gibi,
Uçsuz bucaksız vadilerin değil,
Gözün almadığı ufukların değil,
Masmavi okyanusların değil,
Daracık, çıkmaz sokakların tozunun, dumanının kölesi oldu.
Öyle küçük öyle küçük hesapları var ki!
İradesi hiç,
Şahsiyeti piç,
Varlığı tümden linç oldu.
Peki şimdi ne mi? Olacak;
Bekleyip göremeyeceğiz.
Çünkü bu kadar çöküş,
İyileri de, iyiliği isteyenleri de,
Pişmanları da içine çekecek.
Turgay URGUR

ZAMANI GELDİ-1


Değişim, dönüşüm dediğimiz şey bir süreçtir. Bir olay değildir. Yani… birbirinin peşi sıra gelen aşamalarda ilerler ve aylar, yıllar alır. Süreci hızlandırmak ise fayda değil zarar verebilir.
Bİr de … erken zafer ilan etme gibi kritik hatalar vardır. Erken ilan edilen zaferler o düşünceye gönülden inanları üzdüğü ve hayal kırıklığına neden olabildiği gibi başkalarını ise sadece güldürür.
Yani… bir şeyler sırf birileri istedi diye ‘birden’ değişmez. Çalışmak gerekir, düşünmek gerekir, gerekli miktarda konuşmak ( istişare) gerekir.
Büyük başarılar kolay olsaydı biz onlara zaten başarı demezdik.

Dönüşüm için birden fazla bireyin iş birliğine ve enerjisine ihtiyaç vardır. Vizyon konusunda diğer katılımcılar da yetkilendirilmelidir. Vizyon mutlaka yeteri kadar anlatılmalıdır. 5-10 dakikada karmaşık ve detaylı vizyonlar anlatılamaz. Ve belki de en ihtiyaç duyduklarımız başında ‘rehberlik koalisyonu’ gelir. Bu arada düşük katma değerli ürünleri, çalışmaları bırakıp nihai hedefe doğrudan katkısı olan işlere yoğunlaşmak gerekir. Amaç çok iş değil, verimli ve toplam kaliteye hizmet eden işlerdir.

İletişimde söz de eylem de kullanılır lakin etkili olanı eylemdir ve eğer eylem söz ile çelişiyorsa orada büyük sorun vardır.

İnsanları manipüle etmeyi nasıl bu kadar kolay yaygınlaştırabiliyorlar? Sizce de bu kadar ‘edilgenlik’ extrem değil mi?
Yani … manipülasyonu öğrenen ruh ergenleri.
Hem çok erken öğrenilmesi,
Hem virüs gibi aynı anda farklı yerlerde, farklı toplumlarda görülmesi,
Hem farklıymış, zıtmış gibi görünüp aslında tek bir kimyaya sahip olması,
Hem direnç kazanması,
Hem yine insanın kendi öz kültüründen ve benliğinden vampirce istifade etmesi,
Hem de medeniyeti(leri) tümden yok etmek yerine yaşamın kıyısında tutması.
Yok bu bir Moğol istilası değil,
Çünkü sana ölüm değil ‘kimliksiz ve kişiliksiz’ yaşamayı dayatıyor.
Sizce de ZAMANI GELMEDİ Mİ?
Yoksa tek mağdur ben miyim?
Efelâ tezekkerun - ? Efelâ tettegun -? Efelâ yağlemun - ?

Dönüşüm için birden fazla bireyin iş birliğine ve enerjisine ihtiyaç vardır. Vizyon konusunda diğer katılımcılar da yetkilendirilmelidir. Vizyon mutlaka yeteri kadar anlatılmalıdır. 5-10 dakikada karmaşık ve detaylı vizyonlar anlatılamaz. Ve belki de en ihtiyaç duyduklarımız başında ‘rehberlik koalisyonu’ gelir. Bu arada düşük katma değerli ürünleri, çalışmaları bırakıp nihai hedefe doğrudan katkısı olan işlere yoğunlaşmak gerekir. Amaç çok iş değil, verimli ve toplam kaliteye hizmet eden işlerdir.

İletişimde söz de eylem de kullanılır lakin etkili olanı eylemdir ve eğer eylem söz ile çelişiyorsa orada büyük sorun vardır.

İnsanları manipüle etmeyi nasıl bu kadar kolay yaygınlaştırabiliyorlar? Sizce de bu kadar ‘edilgenlik’ extrem değil mi?
Yani … manipülasyonu öğrenen ruh ergenleri.
Hem çok erken öğrenilmesi,
Hem virüs gibi aynı anda farklı yerlerde, farklı toplumlarda görülmesi,
Hem farklıymış, zıtmış gibi görünüp aslında tek bir kimyaya sahip olması,
Hem direnç kazanması,
Hem yine insanın kendi öz kültüründen ve benliğinden vampirce istifade etmesi,
Hem de medeniyeti(leri) tümden yok etmek yerine yaşamın kıyısında tutması.
Yok bu bir Moğol istilası değil,
Çünkü sana ölüm değil ‘kimliksiz ve kişiliksiz’ yaşamayı dayatıyor.
Sizce de ZAMANI GELMEDİ Mİ?
Yoksa tek mağdur ben miyim?
Efelâ tezekkerun - ? Efelâ tettegun -? Efelâ yağlemun - ?



GEL 12

 (Yeni yazım)

Gitmenin ne demek olduğunu bilen bir kapıdan hüzünlü bir el kalktı.
Çağrı uzaklardan olsa bile her kapıyı, her şehri bilen bir sesti.
O ses ‘gel’ dedi.
Aceleyi ve telaşı bertaraf,
Aklı by pas,
Duyguları ve iradeyi ise imha eden o ses ‘gel’ dedi.
Aynı anda binlerce, isterse milyonlarca ruhu alıp götüren,
Önündeki maddeyi, zamanı ve bedeni hiçe dönüştüren,
Aman!, ferman, söz dinlemeyen,
Halden anlamayan,
O BÜYÜK SES ‘GEL’ dedi.
Gel ki! Seni bu zindandan kurtarayım,
Seni gerçeğin kapısından geçireyim,
Yaratıldığın toprakla(ta) biraz dinlendireyim,
Sonrada seni HUZURA alayım.
Gel ki! KURTUL!
Nefsin firavunluğundan,
Kendi varlığının sana olan adavetinden,
İçini kemiren masivadan,
Istıraptan başka bir şey vermeyen yaşama hülyasından,
Gel ve kurtul!
Hazır mısın?
Zerre miskal iyilikle karşılaşmaya,
Zerre miskal kötülüğün hesabına,
Emanetin Sahibine teslimine,
En zoru da kul hakkıyla yüzleşmeye,
Hazır mısın?
Hazır olsan da olmasan da;
Bu ses Yuhyî ve Yumît’ten bir EMİR.
Lakin aşıklar onu bir EMİR olarak değil bir DAVET olarak gördüler.
DAVET için neler yapmadılar? Nelerden vaz geçmediler ki?
Gece ve gündüz 5 vakit andılar,
Açları, yetimleri güldürdüler,
Bol bol sadaka verdiler,
Haramdan sakındılar,
Peygamberlerinin sözünden çıkmadılar,
Hele hele ‘hak’ yemediler. Hak yemekten çok korktular,
Tövbe ettiler,
Af ve mağfiret dilendiler,
Sabrettiler,
İLim ve dua ile HAK’tan hayır dilediler.
Gitmenin ne demek olduğunu bilen bir kapıdan hüzünlü bir el kalktı.
Nice eller ELLERE vardı,
İnsanı bu dünyada sadece BOŞLUK sardı,
ÇİLE dediğin şey aslında İLAHİ bir HARDI,
Ne burada ne ORADA başkası YÂRDI,
Elbet aşıklara vuslatın şartı ölüm denilen KÂRDI.
Gitmenin ne demek olduğunu bilen bir kapıdan hüzünlü bir el kalktı.
Ey yolcu! Yâre Selam söyle, günahkar bir kulu daha en kısa zamanda yüzü kara, boynu bükük asıl KAPIYA varacak.
Ve diyecek ki! Gidecek başka kapım yok.
TURGAY URGUR
Tüm ifad

retorik

 Retoriği gerçeklikten ayırmayı öğrenmek lazım. Çünkü artık retorik hayatın her sahasında gerçeğin üstünde ve ötesinde belirleyici oldu. Retoriğin gerçek üstündeki bu kayyumiyeti bir zamanlar sadece beşeri ilişkileri tehdit ediyor olabilir ama şimdi asıl tehdit altındakiler kültür ve medeniyetler.

İsterseniz buna;
Yok olanı var sayma,
Olmayanı oldurma ve sonunda olduğuna inanma ve en sonunda da ‘olmayan inanılanın eblehce savunulması’
Var olanı bir türlü anlayamama,
Anlaşılamadığı için var olanı kabullenememe,
-mış gibi davranmayı ‘eylem’ ya da ‘iş’ gibi pazarlama veya belirli süre sonra ‘-mış gibi davranmayı da dayatma.’
Gerçeği inkar için her şeyi inkara kalkışma,
Olarak da tanımlamaya çalışabiliriz.

17 Haziran 2023 Cumartesi

SINAV ODAKLI

 Öğrencilerimizin akademik hayatlarında başarılı olmalarını istiyorsak SINAV ODAKLI çalışmak, çalıştırmak zorundayız.

(Bu yazı 8.-12.sınıf sonunda girecek oldukları sınavlarda SAYISAL, SÖZEL VE DİL BÖLÜMLERİNDE BAŞARI sağlamayı isteyen ailelerin ve öğrencilerin başarı yolculuklarına destek vermek için hazırlanmıştır.)

1) ÇOCUĞUMUZUN GİRECEĞİ SINAVI TANIYALIM. 

Öğrencilerimiz gerek 8. sınıfta gerekse 12. sınıfta çok önemli sınavlara giriyor. Veliler ve öğrenciler bu sınavları ne kadar erken tanırsa, sınavda başarının nasıl bir süreçle elde edildiğini öğrenirse o kadar başarılı olacaklardır. Tıp dilindeki tabirle biz buna erken teşhis de diyebiliriz. SINAV SİSTEMİNİ NE KADAR ERKEN TANIRSAK O KADAR İYİ. Aşağıdaki a,b,c sorularının cevaplarını bulmak, ailelerin sınavlar hakkında bilgi sahibi olması bir çok şeyi kolaylaştıracak ve sınav hazırlık sürecini de sağlıklı ve verimli bir şekilde tamamlamayı sağlayacaktır. 

a) Sınavlarda nasıl soru tipleriyle karşılaşılır? 

b) Sınav için ne kadar hazırlanmak gerekir?

c) Veliler çocuklarının sınav sürecinde nelere dikkat etmelidir? 

2) KİM? NASIL KAZANMIŞ? 

Bu gün youtube gibi kanallarda bol miktarda sınavlarda başarı sağlayanların videoları var. Bu videolar derece yapan öğrencilerin videoları olduğu için ve başarıya ulaştıkları için çok değerli. O videoların en azından 10 adetini bile izlemek çok fazla fikir verecektir. Muhtemelen 5. videodan sonra GENEL ÇERÇEVE ve ORTAK NOKTALAR belirecektir. Aileler de öğrencileri ile mutlaka bu videoları izlemelidir. 

Bunun başka bir versiyonu da; BİRE BİR BAŞARI SAĞLAYANLARDAN başarı hikayelerini dinlemektir. Bu bağlamda öğrencilerimizi mezun ve kazanmış öğrencilerle, üniversiteyi bitirmiş ve iş sahibi olmuşlarla bir defaya mahsus değil en azından 2 ayda bir buluşturmak gerekiyor.  

3) NEYE NE KADAR ÖNEM VERMEK GEREKİYOR? 

Sınav hazırlık sürecini çok ama çok etkileyen hususlardan birisi budur. Çünkü girilecek olanı sınavı doğrudan etkileyen dersler ile etkilemeyen dersler vardır. Öğrenci SINAVDA SORUMLU OLMADIĞI dersleri nasıl çalışacak? Onlara ne kadar önem verecek? Onları ne kadar dert edinecek? Sınavı etkilemeyen derslerin ders işleme süreçleri, okul içi sınavları, puanlamaları nasıl yürütülecek? Öğrenci diğer derslerin stresini ve yükünü nasıl yürütmelidir? Bu konuda okullara ve biz öğretmenlere NELER DÜŞÜYOR? Bu konuyu kendi ingilizce branşımdan örneklendirmeye ve açıklamaya çalışayım: Acıpayam Anadolu Lisesine ilk geldiğim yıl 11. sayısal sınıflarının dersine girdim. Derse başladığımda öğrenciler hep bir ağızdan ve kararlı bir şekilde 'Ders mi işleyeceğiz?' dediler. Ben de 'Peki ne yapacağız?' dedim. Öğrencilerim: 'Hocam biz üniversite sınavına hazırlanıyoruz, konularımız yetişmiyor.'dedi. Hülasa ben öğrencilere hak verdim ve 4 saatin 2 saati İngilizce dersi 2 saatini de ÜNİVERSİTE SINAVINA HAZIRLIK için onlara verdim. Ama bir şartımız vardı: 2 saatte sadece organize şekilde test çözülecekti. Demem o ki! Okul öğrencinin işini, ders formatını, sınava hazırlık sürecini hem her daim güncellemeli hem de kolaylaştırmalıdır. 8. ve 12. sınıflarının sonunda istenilen akademik başarıyı elde edemezsek diğer çalışmaların, takdirlerin, teşekkürlerin önemi yoktur.      

4) EĞİTİM VE ÖĞRETİMİN ASIL MERKEZİ NERESİDİR?  

Hiç süphesiz eğitim ve öğretimin asıl merkezi DEVLETİMİZİN OKULLARIDIR. 12 sene boyunca okullarımızın İdari kadroları, Öğretmenler, Öğrenciler ve Veliler maddi manevi çok emek veriyor. Zaman veriyor. Bu 'verilen zaman' gençliğimizin çalışkan ve güzel ahlaklı yetişmesi için DEĞERLENDİRİLMESİ GEREKEN EN VERİMLİ ZAMANDIR. İnsanımızı okullarda yetiştiremezsek başka bir yerde hiç yetiştiremeyiz. Okul GÜVENLİDİR. Okul TEMİZDİR. Okulda çocuklarımız MUTLUDUR. Okulda öğrencilerimiz SOSYALLEŞİR. Beden, müzik, resim derslerinde kendilerini MAKSİMUM SEVİYELERDE FAAL HİSSEDERLER. YABANCI DİL DERSLERİYLE hayata ve dünyaya farklı açılardan bakmayı öğrenirler. DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ, FELSEFE DERSLERİYLE kendileri bilgi, maneviyat, ruhsal bilinç gibi konularda geliştirirler. 

Diğer TYT, AYT, DİL alan dersleriyle ise lise sonrasında EĞİTİM HAYATLARININ DEVAMI İÇİN başarının kapısını aralarlar. Geleceğin kapısını ÇALARLAR. 

Bu nedenlerle; 

a) Yıl bazında 6,7,8, 9,10. sınıflar için en az 12 adet deneme.

b) 11 ve 12. sınıflarda en az 24 deneme. 

c) Sınavı doğrudan etkilemeyen derslerin  notlandırılması ve çalışmaları, ödevlendirmeleri konusunda öğrenciler üzerinde stres, yorgunluk ve bıkkınlık KESİNLİKLE oluşturmaması gerekiyor.   

d) OKULDAKİ ZAMAN çok değerlidir. Okuldaki zamanı iyi yönetmeyi öğretmek gerekiyor. 

e) Doğru destek işe yarar.  Öğrencinin bizzat istediği (gönüllü oldukları) ve verimli geçen DYK, Özel ders, dershane gibi destekler başarıya katkı sağlar. 


 ******

SINAV ODAKLI ÇALIŞMAK VE ÖĞRENCİLERİ SINAV ODAKLI ÇALIŞTIRMAK; devamsızlık, konsantre, verimsizlik, kariyer ve meslek belirlemede kararsızlık, öz güven yetersizliği gibi  bir çok sorunu otomatik olarak bertaraf edecektir. 

8 sene Ortaokul ve 12 sene lise eğitimlerinden sonra öğrencilerimiz hayallerine ulaşacak donanıma sahip olmalılardır. Bu kadar zaman ve emek ancak ve ancak verimli kullanılırsa BAŞARI getirir. 


NOTLAR;

1) Kitap okumanın önemi başlı başına özel bir konu olduğu için yazı içinde konuya değinilmemiştir. DÜZENLİ OKUMA ALIŞKANLIĞI olmayan öğrencilerin başarılı olması imkansızdır. 

2) Test kitabı, yayın evi takibi için destek almak gerekir. 

3) Açık liseye geçme formülü çok iyi değerlendirilmelidir. Artıları ve eksileri ile iyi değerlendirilmezse hüsran ile sonuçlanabilir. 

4) Eğitimde başarı için kesenin ağzını birazcık açmak gerekir. Evde internet, bilgisayar, yazıcı, test kitabı, okuma kitabı gibi ihtiyaçlar için öğrenciler kendisini rahat hissetmelidir. 

5) Kütüphanelerle bağlantıyı canlı tutmak gerekir. 

6) Çok kritik 7-8 ve 11-12. sınıfta öğrenciyi kendi haline bırakmak. Takibi kaçırmak ve bir şeyleri sadece öğrencinin inisiyatifine bırakmak boşluk ve başıboşluk oluşturur. Sonuç tek kelimeyle hüsrandır.

7) Bir öğrencinin gitmek istediği okulları en azından 2 sene öncesinden ziyaret etmesi çok işe yarar. 

8) Eğitimin sorunlarını eğer gündemde tutmazsak ve çözüm yollarını geliştirmezsek başarı sağlayamayız. 

9) Sınav süresinin ve stresinin kontrolü, sınavlar hakkında istatistiki veriler, okul taban puanları ve bölümleri gibi veriler bu yazıya dahil edilmemiştir.  Sınavcı ailelerin ve öğrencilerin o tür bilgilere de ulaşması gerekmektedir. 

Acıpayam bugün tüm okulları ve personelleri ile eğitim öğretim konusunda harika bir ivme kazanmıştır. İnşaallah gençlerimizi hem okullarda hem de okul dışında koruyarak ve kollayarak HEP BİRLİKTE DESTEK OLACAĞIZ. Daha iyisi, daha da iyisi için mücadele edeceğiz. İnisiyatif alacağız. Kollektif aklı ve çalışmaları canlı tutacağız. 

Allah gençlerimizi her daim başarılı eylesin. Eğitime içten ve can havli ile destek veren tüm kurum ve bireylere de GÜÇ ve KOLAYLIK nasip eylesin. 

Çok değerli yorum ve düşünceleriniz GÜNDEMİMİZE illaki katkı sağlayacaktır. 

TURGAY URGUR

 




8 Haziran 2023 Perşembe

niyet 2

Yarınlar yakın,

İyiyi konuşanlar, helali arayanlar yarınlar yakın. 

Tek ihtiyacımız 'iyi niyet';

Gerisi elbette gayret,

Sonrasında huşu ile seyret. 


4 Haziran 2023 Pazar

insan

 1) İnsan; zamanla kendisini başkalarını ’anlamama’ veya daha da kötüsü ‘anlayamama’ üzerine kurulu bir mantık ve bakış açısıyla düşünce ölümüne sürüklüyor.

2) ve yine zamanla ‘anlamayamadıklarını’ önce şaşkınlıkla sonra korkuyla ve en sonunda da ‘nefretle’ cezalandırıyor.

devamında ise ’nefret’ dillere, ‘korku’ yaşam şekillerimize, ‘şaşkınlık’ ise benliklerimize hakim oluyor.

Neden mi böyle oluyor? Çünkü insan; kendisi ile ilgilenmeyi bırakıp başkalarıyla ilgilenmeyi, hayatını başkaları üzerinden konumlandırmayı seçiyor. Çünkü bunu yapmak onun kolayına geliyor.

Bu ‘konumlandırma’ bazen simetrik bazen asimetrik çalışıyor. Kişi bu bağlamda; kendisine yakın hissetmek istediklerini taklit, uzak hissetmek istediklerini ise tahkir ediyor. Oysa ihtiyacı olan tahlil etmektir.
Tüm ifadel

yaş almak

 Yaş almak’ hayatın karşı konulmaz yasası,

Biraz destek için dayanılan asası.
Eli örgü ceketinin cebinde,
Yorgunluk ne bedeninde ne de gözlerinde.
‘Bana değil yüreğime bak!’ diyen bir beden dili,
Önce senin konuşmanı bekleyen bir ilgi.
Sadece mavi kapılı eve değil bu davet,
Gönül sofrasında herkese yeten ziyafet.
Ne geçmişten pişmanlık, ne de hastalıktan şikayet,
Tek arzu gerçek hürmet.
Ocakların tüttüğü beyaz duvar,
Avlusu pırıl pırıl bir dâr.
Analardan gayri olur mu yar,
Bembeyaz eşarbı Anadoluya has ar.
Bahar gelmiş hem ağaca,
Hem çiçekli fistana,
Huzur varsa hep girersin gülistana,
Tüm dostlar davetli ahşap oturağa.
Allah’ım analar ne güzel rahmet,
Onların tebessümü Senden bir merhamet.
Bize onları üzmemeyi öğret,
Bu ümmeti Peygamberin (sav) sancağında yine yine var et!
Turgay Urgur
Dâr: yer

niyet

 

Niyet çok önemlidir.
Niyet bir çok hatayı örttüğü gibi insanı zaman içinde doğru yola yaklaştırır.
Herhangi bir iş için çıktığınız yolda acemilikleriniz, yetersizlikleriniz olsa bile eğer yaptığınız işte samimi iseniz; kendi ya da birilerinin çıkarları için değil de insanların faydasına bir şeyler umuyorsanız işler, faaliyetler illa ki yoluna girecektir.
Çünkü ‘O’ razı olduktan sonra başkaları razı olmasa da bir ehemmiyeti yoktur.
Bugün insanımızın, ailelerimizin, gençlerimizin ve çocuklarımızın geleceğinden önceki yıllara göre daha da sorumluyuz.
Çünkü ihtiyaçlarımız güncellendi. Güvenli ulaşım, sağlıklı yaşam, ulaşılabilir bilgi, verimli ve güvenli eğitim, bireyin kendisini ifade edebilmesi, tabiata saygılı ve duyarlı şehirler, huzurlu aile ortamları için YETERLİ FİZİKİ ortamların bir an önce hazırlanması gerekiyor.
Bu arada; kadim kültürümüzün, milli ve manevi değerlerimizin, Mustafa Kemal Atatürk’ün ve binlerce şehidin emaneti olan BU ÜLKE, BU MİLLET eğer dahilden ve hariçten yozlaşmaya, sıradanlaşmaya, bozulmaya maruz bırakılmaya çalışılıyorsa; böylesi tehditlere karşı HER ZAMAN sevgi, bilinç, akıl, bilim ve iman gücünü AKTİF tutmalıdır. Her zaman topyekûn UYANIK olmalıdır.
Bunu sağlamak için;
↗️Görsel ve yazılı medyayı hayır için kullanmalıyız. ( Dijital platformlarımız, billboardlarımız, dergilerimiz, haftalık gazetelerimiz; sevgiden, temizlikten, hoşgörüden daha vurgulu bahsedebilir. Tiyatro, seminer, sempozyum, toplantı bizleri bilinçlendirebilir. Çanakkale, KURTULUŞ savaşı ve Milli Mücadele ruhu daha etkili ve çok daha çok bilgi içerikli anlatılabilir.)
↗️İnsan; okulda, camide, sivil toplum kuruluşlarında, kamu kurumlarında, ev sohbetlerinde VERİMLİLİĞE olan bağını güçlendirmeli ve ASIL HİZMET çerçevesini korumalı ve misyonunun gereğini ifa etmelidir.
↗️Gördüğü sorunları ve yöneltilen soruları ciddiye almalı ve ivedilikle ÖNCELİK SIRASINA göre çözüm sürecini başlatmalıdır.
↗️İyiyi ve güzeli geliştirmek zaman alır, emek ister. Lakin insanlar şunu asla unutmamalıdır! İstişare yapmadan, farklı düşünceleri dinlemeden girişilen işler yetersiz ve bazen iş, zaman, sermaye kaybı olarak kalmaya mahkumdur. İstişare ortamları siyasi kaygı ve siyasi istikbal ortamları kesinlikle olmamalıdır. Kişileri değil sorunları konuşmalıyız. Eğer bir BAŞARI toplumun farklı düşüncelere ve duygulara sahip kesimlerinden TAKTİR GÖRÜYORSA işte o zaman başarıdır. İşte o zaman HALKA hizmettir. İşte o zaman gençliğe hizmettir. İşte o zaman TÜRK MİLLETİNE hizmettir.
↗️Düşünceye saygı, emeğe saygı aslında VARLIĞA saygıdır. Bu geçici handa ve misafirhanede kısa bir zamanda ve kısa bir ömürde ağaçların ve bitkilerin elleriyle kıymetli ikramlara ve ihsanlara kavuşuyoruz. Tüm mahlukatın seferber edildiği bu kadar masraflı ve zahmetli ikramların muhattabı olan insan elbette değerlidir. Öyleyse HER iNSANA ve HER CANLIYA HAK ettiği değeri verelim. HEP BİRLİKTE GERÇEK ve BÜYÜK işler yapalım.
↗️ ‘Sahiplenme’ duygusunu öldürürsek işler kendiliğinden asla iyiye gitmeyecektir. İnsanların sorunlarını ve sorularını GÜNDEME getirmekten korkan topluluklar büyük başarılara imza atamazlar. Sadece kendi bildikleri ve gördükleri çerçevede egolarını tatmin ederler.
İnsan bizzat bütün tasarım ve kavramların ve bunların ötesinde fiilerin failidir. Faillik gücünü benliğinin fevkinde TOPLUMUN faydasına kullanmayı öğrenmelidir. Bunun sağlamak için de KOLLEKTİF AKIL ve kollektif şuur ortamlarını canlı tutmak, yaşatmak zorundayız. İknaya değil konuşturmaya/konuşturabilmeye ve belki de şu sıralar en zoru görülen ‘dinlemeye’ ihtiyacımız var.
↗️ Ben yerine ‘BİZ’ demeyi bir an önce öğrenmeliyiz. Yoksa ‘ödeyeceğimiz bedel’ çocuklarımızın geleceği olacaktır.
↗️ Sevmeden olmaz. Kişi bayrağını, milletini, ailesini, ülkesini, şehrini, sokağını ve de kendisini sevecek. Sevecek ki! Yaptığı işten, konuştuğundan ve emeklerinden hayır umalım. Kendimizi emin hissedelim.
↗️ Kibir çok tehlikeli. Neredeyse tüm iyilikleri öldürebilecek gizli bir zehiri var. Bence; çaresi, en tesirli ilacı ‘dua’. Hatta oruç, hatta ibadet, hatta sadaka, hatta zikreden bir dil. ‘Güç ve kibir’ ise tümden toplumu ilgilendiren bir tehdit. Çaresi O’nun rızasından başka bir şey aramayan yöneticiler ve bireylerdir.
▶️ Vicdan öyle ADİL bir merci ki! Ona danışan sadece kendisini değil başkalarını da rahat ettiriyor.
Biraz sadeleşme, makulleri bulma isteğimiz ve 'başkalarını tanımak için' kendimize zaman vermemiz işleri kolaylaştıracaktır. Bu arada fikri ve fiili alışkanlıklarımızı da gözden geçirmemiz ve farklı düşünceleri dikkate alma konusunda istekli oluşumuz da HEPİMİZİN işini kolaylaştıracaktır.
Damla damla fikirlerden süzülen, kalplerimizde büyüttüğümüz ve vicdanlarımızda süzdüğümüz NİYETLERİMİZ; istişare ve kollektif akıl ile İNŞAALLAH insanımıza hizmet edecektir. Allah her türlü iyi niyetle harmanlanmış emeklerimizin akabinde 'başarının sevincini' paylaşmayı HEP BİRLİKTE nasip eylesin.
TURGAY URGUR

ANAHTAR GENÇLERİMİZDE

       Gençler, öğrencilerimiz, çocuklarımız şüphesiz hepimiz için en büyük değere sahip. Şehirlerimizi, sokaklarımızı, çarşılarımızı, okull...