27 Aralık 2020 Pazar

Türkçe ibadet

 Biz insanlar, 'aslında biz kullar' inanmak için delillere ihtiyaç duyarız. Kalben, ruhen, fikren tatmin olmak için bu delilleri mutlaka isteriz. 'Bu' olması gerekendir. Çünkü; 'İşittik ve iman ettik.' ancak böyle olur. İşin özünde delil ihtiyacı olunca, Peygamberlerden mükemmel ve kusursuz yaşantılar bekleriz. Onların yaşantılarını kendimize bir nevi delil kabul ederiz. insanlara sorular sorarız, kitaplar okuruz ve de düşünürüz. Neticede bu delillerde sağlamlık yani kesinlik ararız. Yani hiç bir delil içinde en ufak bir şüphe barındırmamalıdır. Her gün kainatta ve kendi hayatlarımızda gördüğümüz binlerce delilden sonra ise imanımızı göstermek isteriz. İnandığını göstermek için ise inandığı gibi yaşamak yeterlidir. Herkes kendisi nasıl yaşadığını çok iyi bildiğinden dolayı, nasıl inandığını da yaşantısından kolayca tanımlayabilecektir. 

Paygamber Efendimiz'den (SAV) bu yana tüm İslam alemi Kuran-ı Kerim'i Allah'ın kullarına duyurduğu şekilde uyguluyorç 

  

20 Aralık 2020 Pazar

Baba Müslüm

Yonan felsefinde bir anlam bulamadığımız günden beri Müslüm Babayı dinliyoruz. 

Hayatın merkezine karşılıksız sevgiyi aldık.

Allah'tan gelen her şeyi baş tacı yaptık. 

İsyanımız olduğu doğrudur. 

Ama haşa Allah'a değil;

İnsanların acımasızlığına, adaletsizliğine, saygısızlığınadır. 

Bizim için ses ruhtan gelmelidir,

Ve dinleyenin hayatına değmelidir. 

Su gibi, nefes gibi can vermelidir. 

Yaşanmadan söylenmemeli, 

Anlaşılmadan dillenmemelidir. 

Ne kadar çok dinlenirse o kadar derinlere yerleşmelidir. 

Çöktükçe çökmeli bedene işlemelidir, 

İnsanın DNA'sına geçmelidir. 

Bir mağaranın duvarlarında yansıyor gibi,

Bir mahzende titriyor gibi,

Bir dehlizde kayboluyor gibi,

Anlasana be kardeşim....

Ağlıyor gibi,

Haykırıyor gibi,

Boğazda düğümleniyor gibi insani olmalıdır.  

Şehirleri de anlatmalı,

Yıldızları da tanıtmalı,

Dünyanın faniliğini,

Aşkın her türlü hünerini,

Bir insanın yaşayabileceği ne varsa hepsini anlatmalıdır. 

Hayata merhaba diyebilmeli,

Ölüme gülebilmeli,

Ayrılığı sindirebilmeli,

Sevgiliyi ölümüne sevdirebilmelidir. 

Epikür: 'Hayatta tesadüf yoktur.' dedi.

Müslüm Baba :'Aşk tesadüfleri sever, kader ayrılıkları, yıllar geçmeyi sever, İnsan aramayı..' dedi.  

Bak daha neler dedi....


Artık günahları bırakmalıyız

Zaman varken tövbe etmek ne güzel
Bu dünyadan sonra ahiret için
Allah'a ibadet etmek ne güzel

Bitmeyen bir hayat bizi bekliyor
Canın ne isterse rabbin veriyor
Öyle yaratmış ki sözler yetmiyor
Cennet bahçesine girmek ne güzel

Kabir melekleri gelecek bir gün
Belki güleceğiz belki de üzgün
İnşallah defterin olursa düzgün
Sırat köprüsünden geçmek ne güzel

Bitmeyen bir hayat bizi bekliyor
Canın ne isterse rabbin veriyor
Öyle yaratmış ki sözler yetmiyor
Cennet bahçesine girmek ne güzel

(Okumayınız kendi sesinden dinleyiniz.)  

Dinleyince hanımınıza olan hürmetiniz,

Çiçeğe olan bakışınız değişecek. 

Maziniz yeniden canlanacak...

Keşke kimseyi kırmasaydım, keşke bir kaç iyilik fazladan yapsaydım diyeceksiniz. 

Evet dinleyince kıymetini bilmeden yitirdiğiniz bir maziniz varsa onun kıymetini içinizde hissedeceksiniz. 

Birileri sizden bir şey istemeden 'verebilme' meziyetinizi keşfedeceksiniz. 

Kızmadan önce susmayı,

Ayrılmadan önce yeniden sevebilmeyi fark edeceksiniz. 

Daniel Kehneman'ın kısa ve uzun süreli düşüncelerinin, kısa ve uzun süreli kararlarının aslında Müslüm Baba'nın hayat felsefesinde bir kanaviçe gibi örüldüğünü göreceksiniz. Affetmek bir anilik gerektirir, sevmek ise dirayetli bir yürek ister. 

İşte bundan dolayı Baba Müslüm 'Gitme!' dedi. 

'Gidersen bir daha dönmeyeceksin.' dedi. 

Aşkın kusursuzluğu için dedi ki: 'Yine sever miydin beni simsiyah bir duman olsaydım?' dedi. 

Sorularla öğretmek Sokrat'tan sonra Müslüm Babaya nasip oldu. 

'Sevda yüklü kervanlar senin kapından geçer.' dedi. Aşkı çöllerden aşırıp sevgilinin dizine döktü. 

'Sen beni ömrünce unutamazsın.' dedi. Ömrü bir sevgiliye verdi. 

Konuşsana bir tanem

Neden hep susuyorsun
Susmak neyi halleder
Neden anlatmıyorsun.' dedi. Demokrasinin bize aşkla olan bağını öğretti. 

Allah razı olsun. Çok şeyi dedi. Baba seni anlamak istiyoruz. 

Allah rahmet eylesin. 





16 Aralık 2020 Çarşamba

MaradONa

 Futbol benim için gücün, yeteneğin ve zekanın sanatıdır. Bu sanatın dünyaya bir üstadı geldi. Yapılabileceklerin neredeyse hepsini yaptı ve gitti. Malum; özel yaşantısı da futbolu gibi üst düzey özentili olsaydı, insanlık 10'dan daha çok istifade edecekti. 

Madem birileri bu sanata 

oyun demişti. Bu oyuna sadece 10'nun sahip olduğu çocuksu hırçınlık ve çocuksu heyecan ve de çocuksu masumiyet yakıştı.  

Maradona'nın bildiklerini başkalarına anlatması veya başkalarının 10'u izlemesi futbolu 10'nun getirdiği noktadan ileriye taşımadı. Çünkü bu bir pozitif bilim değildi ki selefin verdiği 'el' bilinenleri bir öteye taşısın.  

6 Aralık 2020 Pazar

2021

 Başlangıç mühim. 

Yanlış yerden başlamak zaman kaybından öte ömür kaybına neden oluyor.

Onun için demiş ki:

 Ey insan! Madem hakikat böyledir; gururu ve enaniyeti bırak... uluhiyetin dergahında acz ve zaafını, istimdat lisanıyla; fakr ve hacatını, tazarru ve dua lisanıyla ilan et.. ve abd olduğunu göster... ve Allah bize yeter. O ne güzel vekildir de, yüksel. (23.söz-4. nükte) 

Şimdi... Bu yaklaşım insanlığın; Daniel Kahneman'ın fast ve slow thinking (hızlı ve yavaş düşünme) mantığına aslında hiç de ihtiyaç olmadığına gayet yeterli uzunlukta bir cevap oluyor. 

5 Aralık 2020 Cumartesi

Felç 42

Her açıdan bakmaya özendim,

Her acıdan bakmak varken.

Ruhlar zaten alışıktı maskeye,

Sosyallik hadesten ve necasetten taharet mesafesindeyken.

Raflarda dezenfenktanlar çoktan bitmişti,

Kalbin hijyeni komadayken.

Riya pozitif,

Ego pozitif,

Hırs pozitifti,

Cahillik karantinadayken. 

Bağışlanmayı aklına getirmedi insan,

Sürü bağışıklığından medet umarken. 

Sürü deyivediler,

Tv'nin ağıl, gazetenin saman olduğunu bildiklerinden. 

Ve koca coğrafya tümden temaslı hale geldi,

Hakkı ve hukuku unuttuğundan.

Ve kimse bu felci kendinden bilmedi,

Asemptomatik olmayı tercih ettiğinden. 

Üç günlük harcama özgürlüğüm elimden alınır diye,

Çoğu adını vermedi filyasyondan sakındığından.

İzolasyon dedikleri aslında günahlardan kaçınmaktı, 

Gönüllü tecrit yapan olmadı. İşine gelmediğinden. 

14 günlük değil 14 asırlık bir inkübasyon bu,

İnsanlık Sünneti Seniyye'yi terk edildiğinden. 

Hastaneden kaçmak hiç de zor değildi,

Camiden ve okuldan kaçmayı iyi bildiğinden. 

Bu kadar sunilikte suni solunum cihazı çok görülmedi,

Soluğun asıl Sahibi bilinmediğinden. 

Mutasyonda virüsün hızı günaha erişemedi, 

İnsandaki bu süper taşıyıcılık hevesi geçmediğinden. 

Ruhlar entübe olalı çok oldu,

Boşuna bu felce pandemi denilmediğinden.

Turgay URGUR 

 





ANAHTAR GENÇLERİMİZDE

       Gençler, öğrencilerimiz, çocuklarımız şüphesiz hepimiz için en büyük değere sahip. Şehirlerimizi, sokaklarımızı, çarşılarımızı, okull...