29 Eylül 2013 Pazar

GERÇEK



Yanarım bilmeden,
Kimseye bildirmeden.

Ne bir ah işitirsin,
Ne de sitem.

Dert benimdir,
Çekerim.

Ne de olsa ben sevdim,
Ben eririm.

Sorma halimi,
Kendimde değilim.

Geç oldu,
Artık bekleyemem.


Turgay Urgur

İşte okulum

Yeni hafta

Yeni haftamız ülkemizin birliği ve dirliği, sevgili öğrencilerimizin verimlilikleri bağlamında hayırlı ve uğurlu olsun. Allah zamanı, maddi imkânlarımızı, manevi ihtiyaçlarımızı rızası çerçevesinde kullanmayı nasip etsin.

Okulumuz Acıpayam Anadolu Lisesi olarak çok bereketli bir hafta diliyoruz. Bu haftanın öne çıkanları; bol bol kitap okumaları, soru çözümleri, derslere aktif katılımlar olur inşallah.

Geçen 2 haftada; 12. Sınıf öğrencilerimizin ağır bir sorumluluk bilinci ile çalışmalarını organize etmeleri hepimizi sevindirdi. Test çözümlerinin büyük bir şevkle devam etmesi, derslerin tam zamanında başlaması ve ders esnasında öğrenci konsantrasyonlarının yüksek olması tek kelimeyle süper. 11. Sınıfların üniversite çalışmalarına erken başlamaları tüm öğretmenlerimizin dikkatini çekti. Ygs ve Lys hazırlıkları paralel yürütülüyor. 10. Sınıflar çalışmalarını özenle yürütüyor. Okulumuzun geçen senelerdeki başarıları onlara ayrı bir sorumluluk yüklemiş gibi gözüküyor. Alan tercihleri gayet bilinçli yapılmış. Sınıflarımızda paylaşımcı hoş bir rekabet havası mevcut. 9.sınıflarımız tek kelimeyle okulumuzun neşe kaynağı. Türkiye’mizin farklı bölgelerinden gelen öğrencilerimiz Acıpayam Anadolu Lisemizi tercih etmekle ne kadar da doğru bir karar verdiklerini kendi gözleriyle gördüler. Çok düzenli ders çalışıyorlar. Dersleri 40 dakika boyunca büyük bir özenle dinliyorlar.

Kısacası Acıpayam Anadolu Lisesi, Denizli’de marka bir okul olma yolunda her şeyi yapıyor. Allah emeklerimizi zayi etmez.

Öğrencilerimizi çok seviyor ve onlara güveniyoruz.

Ya Allah, Bismillah. İyi bir hafta bizleri bekliyor.


Turgay Urgur

27 Eylül 2013 Cuma

Biraz sessizlik!


Seninle olmak bir savaş,
Zamanı kıskanıyorum.
Öldürüyor gülüşlerin,
Yaşamayı kıskanıyorum.
Sensiz günler geçirmişim,
Takvimleri kıskanıyorum,
Bugün bitecek diye,
Yarını kıskanıyorum.


Turgay Urgur

Nerden bilirdim?


Sen giderken canımı da alıp gitmişsin,
Odandan kokunu,
Duvardan resmini,
Seslerini,
Benliğimi çalıp da gitmişsin.


Turgay,

25 Eylül 2013 Çarşamba

KARMAŞIK



Çok uzun bir zamandır düşünce felcini yazmaktayım(yazmaktaydım). Bireyin, ailenin, toplumun duyarsızlaşmasından dem vurmaktayım. İş döndü dolaştı kendime geldi. Baktığım yere, durduğum yere ve olduğum yere geldi. Hatayı kendimde buldum. Çünkü geçen sene değil, son 10 yıl değil, en son asır değil; insanlık zaten hep böyleydi. Yazmaktaydım dedim, malumunuz benim yazarlık vasfım falan yok lakin bu sosyal medya veya internet dediğimiz hadise(!) kendimizi gösterebildiğimiz tek ortam olarak kalakaldı. “En son ev sohbetim neredeydi? Hangi dostumla neyi konuştum?” inanın hatırlamıyorum. Konuyu fazla dağıtmadan; zaten kim nerde kiminle ne konuşuyor ki? Her neyse: insanlık hep böyleydi dedim yaa… hırs, iktikam, nefret insanlığın yeni icatları değil. Bilakis deneme-yanılma ile bir türlü denemekten ve yanılmaktan vazgeçemediği uğraşları. Hani “hatayı kendimde buldum dedim.”….. yaa ordan devam edeyim.

İşte hatalarım:

Seveceksen önce kendini seveceksin.
Kıymet alacaklarına değer vereceksin.
Herkes iyi değildir, hemen öğreneceksin.
İnsan değiştim demekle değişmez bileceksin.

Sadece söze değil,
Konuşurken yalnız gözüne değil,
Anlatılanlarına değil,
Her haline dikkatlice bakacaksın.

İşini şansa bırakmayacak,
Birisine ilk şansı vermek; son şansın olabilir.
Onun için yapılan işte mantık arayacaksın.

Kötülerle savaş ilk değildir,
Herkes duyarlı değildir,
Menfaat dediğimiz aslında ilişkilerin NEDENidir.
Onun için uyanık olacaksın. Uyumayacaksın.

Bilgin yoksa kariyerin,
Kariyerin yoksa paran ve itibarın,
İtibarın yoksa dostun olmaz.
Ekmeğin, suyun, evin, arabanın, ayakkabının, zıbının, çorabın para olduğu bir dünyada,
Mutluluğu ruhlar aleminde değil çalışmalarında arayacaksın.
Kendini de “melek” sanmayacaksın. 
Romantizm, klasisizm de bir yere kadar hayat senden “gerçekizm” istiyor,
Kimsenin çocuk avutacak hali yok,
Bir an evvel yürüyecek ve dik duracaksın.


Turgay Urgur



Defter düzeni

Defter Düzeni Yarışması

9. sınıf öğrencilerimizin okulumuza alışmalarını hızlandıracağını, verimliliklerini arttıracaklarını düşündüğümüz ‘Defter Düzeni Yarışmasını’ arz ederiz.
AMAÇ:
-Düzen farkındalığı yaratmak,
-Konsantreyi arttırmak,
-Başarılı bir lise öğreniminin temellerini oluşturmak,
-Defter düzeni konusunda eksiği olan öğrencilerimizi bilgilendirmek,
-Not tutmanın, iyi bir defterin, ajandanın başarıdaki önemine dikkat çekmek,
-Sınıf rehberliğini aktif hale getirmek,
-Kollektif bir iş organize etmek,
ÖĞRENCİNİN KENDİNİ TANIMASI HEDEFLENİR.
1.       Düzenli miyim?
2.       Not tutmak ne demektir?
3.       Başarımda ne katkı sağlayacak?
4.       Başarılı insanlar neler yapar?

İŞLEYİŞ: Sınıf rehber öğretmeni öğrencilerine defter düzeninin önemi hakkında bilgi verir, başarıdaki yerini anlatır. Örnekler verir. Okulumuzda bu konuda bir yarışma olduğundan bahseder. Tüm öğrencilerin çalışmaya katılmaları hedeflenir. Rehberlik saatinde öğrencilerin fikirleri alınır. Eksikler öğrenciler tarafından tespit edilir. İnternet sitesinde yarışma duyurulur. Her sınıfın ilan panosuna gerekli tanıtımlar yapılır.  
YARIŞMAYA KATILIM: Her 9. sınıftan en başarılı 10 öğrencinin tüm defterleri yarışma günü BAŞARI İZLEME KOMİSYONUNA teslim edilir. Sınıflardan gönüllü öğrenciler; rehber öğretmenleri eşliğinde okul konferans salonunda yaptıkları çalışmayı anlatır. Komisyon tarafından en başarılı sınıf ve en başarılı öğrenci seçilir. En başarılı sınıf ile en başarılı öğrenci farklı sınıflardan olabilir.
ÖDÜL: Birinci öğrenciye 100 tl eğitim bursu.
Başarılı sınıfa: 1 tepsi baklava
Her öğrenciye sertifika.

Detaylar için: Başarı İzleme Komisyonu. 

cinayet

CİNAYET
Hakim bey,
Ben suçsuzum,
Şu karşınızda gördüğünüz şahıs var ya..
Bu cinayeti işleyen odur.
Uzun zaman önceydi,
Aylardan eylül.
Olay mahallinde sadece ikimiz vardık.
Dükkânlar kapanmış,
Sokaklar bom boştu.


Gecenin tenhasında,
Herkes uyumuş. Şiir yazmak zor iş.
Günün fasa fiso işlerini aklından çıkaracaksın.
Parayı, arabayı, ‘kimin ne dediğini’ unutacaksın.
Uzun uzun kafiyeli söylenmemiş cümleler bulacaksın,
Olmadı sileceksin. Olmadı yırtacaksın.
Değmez. Bu saatte hiç değmez.
·             *       * 
?
İçimi yedin,
Bir köşeye attın,
Kimsin sen?
Kendini ne sanıyorsun?
Nesin sen?
Yolun yarısı bitmiş,
Ne fark eder?
Ha günahın olmuşsun ha sevabım,
İş işten geçmiş,
Bundan sonra çıkıp gelsen,
Ne fark eder?
Geriye dönüp bir bak!
En güzel hatıran neydi?
Bana da bir hatırlat!
Görsen tanımazdan gelirsin,
Utanmasan yabancı dersin,
Madem öyle;
İçimden de çıkıp gitmeyi,
Neden hiç düşünmezsin?
Hadi tamam anladık,
Onu, bunu, şunu geçtik de,
Zararı yok,
Bir ömür verdik diyelim ve nihayet kurtulduk da,
Yarın öldüğümde,
Acaba ne dersin?

 Turgay Urgur


21 Eylül 2013 Cumartesi

Sarıgül(ler)



Sarıgül, partisi belli olmayan veya herhangi bir partiye bağlılığı net olmayan bir belediye başkanı olarak karşımıza çıkıyor.

Onun adaylığı akla garip sorular getiriyor. İstanbul’dan aday olan bir kişi neden tüm Türkiye’yi geziyor ki? Bunun cevabı aslında kısa ve net: Sarıgül’ün siyaseti tanıtımına, tanıtımı da siyasetine bağlı. Bu kadar tanıtımın arasında ‘belediye hizmetlerine vakit bulduğunu düşünmek’, siz de takdir edersiniz ki kolay olmaz. Geniş çaplı bir tanıtımla vazgeçilmez bir adam olmak istiyor. Böylece almak istediklerini daha rahat alabilecek bir pozisyona ulaşıyor.

İç sesimizin bize söylediği gibi ‘bu işler’ eskiden bu yana mı hep böyleydi? Yoksa son yıllarda ivme mi kazandı?


Bu işler; ivme kazanmanın ötesinde siyasetin ileri(!) gidenleri için salgın bir hastalığa dönüştü. Birçok meslek sahibinin uğraştığı tek bir işi vardır. Birden fazla işle uğraşanlar da işin aslı çok başarılı olamamaktır. Lakin bugün siyasetin yönetici kadrosundakilerin veya çiçeği burnunda siyaset sevdalılarının yapmakta oldukları birden çok iş vardır. Müteahhitlik, enerji, sanayi ve doğal kaynaklarla uğraşanlar; kısacası büyük sermaye sahipleri ya da büyüme sevdalıları siyasete bir başka göz ile bakıyorlar. Gücü olan aynı zamanda en akıllı olmaya namzet gösteriliyor. İşin özü parayı basan düdüğü çalıyor. 


Turgay Urgur

18 Eylül 2013 Çarşamba

DİLEK



Ağlat beni,
Birkaç cümle haykır,
Aklına ne gelirse söyle,
Söv, süpür,
Yumrukla,
Eline ne geçirirsen fırlat,
Acıma,
Bağır,
Çağır.

Yeter ki yanımda ol.


Turgay Urgur 

Nasıl ?



Mutsuzluğum üzerine kurduğun,
Beni yok saydığın,
Başıma yıkıp da gittiğin,
Dünyan nasıl?

Benimkini sormuyorsun ya,
Hani umursamıyorsun,
Bilirim merak etmezsin ya,
Senin halin nasıl?

Uykuların,
Rüyaların,
Sabahların,
Nasıl?

Yaşadığın şehir,
Evin,
Sokağın,
Nasıl?

Bilmem sorayım mı?
Sorabilir miyim?
Keyfin,
Moralin,
Nasıl?

Bakmaya kıyamadığım,
Kıskandığım,
Beni ezen,
Gözlerin nasıl?


Turgay Urgur

13 Eylül 2013 Cuma

İlk ölüm

Benimle oynadığın yetmezmiş gibi,
Bir de kelimelerle oynaşıyorsun.
Bedenin gideli çok oldu,
Ruhunla buralarda neden hala dolaşıyorsun?

Taçsız bir gecede,
Bu şehre gömdüğün,
Kişiliğin veya her şeyin  .. . işte neyse,
Kendi elinle öldürdüğünü bilmezmiş gibi,
Suçlu mu arıyorsun?

Seninle geçen saniyeler,
Bulunduğumuz her yer,
Hayat bulurken,
Ve ben yaşamayı ilk seninle öğrenmişken,
Terk edişinle ölenler,
Yaşar mı sanıyorsun?


Turgay Urgur

ANAHTAR GENÇLERİMİZDE

       Gençler, öğrencilerimiz, çocuklarımız şüphesiz hepimiz için en büyük değere sahip. Şehirlerimizi, sokaklarımızı, çarşılarımızı, okull...