30 Nisan 2021 Cuma

itiraz

 

Doğamız gereği itirazımız oldu. 

İtirazlarımızın bir işe yaramadığını anlamak ise ‘geç bir başlangıç’ oldu.

İnsan öğreniyor muydu?

Hayatı idame ettirmek için bu kadar meşakkate gerek var mıydı?

Birkaç cümle geri gelip, itirazlara dönsek sanırım iyi olacak.

Bu itirazlar ikiye ayrılıyor. Sesli olanlar ve sessiz olanlar.

Sesli olarak daha ziyade yansımalara benziyor ve bu yansımalar ekolarından sonra usulca yok olup gidiyorlar.

Klasik herkesin bildiği türden olan itirazlar: aileye, işe, hayata, sisteme, sistemsizliğe, devlete, kurallara, yasaklara, hastalıklara ve daha tecrübe ettiğimiz ne cinsleri varsa kısacası hepsine olan itirazlarımız.

Çelişkili itirazlarımız ise işin en çetrefilli yanıydı. Örneğin: büyümeye ve de büyümemeye, paraya ya da parasızlığa, insana yahut insansızlığa. 

Birileri itirazları için canını bile verdi.

Hatta kendi canlarıyla yetinmediler bazen yakınlarının canını bile itirazlarına kurban ettiler.

Bu tür itirazlara ödenen bedeller görününce ise toplumun vicdanından hep aynı tepki kısa bir süreliğine de olsa dilleniverdi: değer miydi?

Beni bilenler az buçuk şunu da bilir. Sesli olan itirazlara yeteri kadar sözcük yazdık. Asıl gelelim şu: sessiz itirazlara.

Bu yaşıma kadar eğer hayatta bir mana bulduysam, tam da bu sessiz itirazlarda buldum.

‘Aman itirazın sessizi de olur muymuş?’ deyip içinizdeki sessizliği duyurmayınız!

Öncelikle ya da önceliğim şu: sesli itirazların karşılığı yok ama sessiz itirazların karşılığı aslında tam da sahip olduğumuz tek şey: hayat.

Olayı- konuyu buradan ileri götürmek epey bir zor görünüyor.

Yaz bakalım! Sessiz itirazlar neymiş?

Evet . . . yazımızın sonuna geldik. Zaten çoğu zaman uzun yazıyorsun diyenler oluyordu. Böylece yazımız da kısalmış olur.

Siz yine de ayrılmayın.

 İllaki bir iki tane sessiz itiraz buluruz.

Ehil bir yaşa kadar farkında olmadan dimağlarımızda 'ölmeyeceğiz serumuyla' büyüttüğümüz ve neticesinde meyvesinden ziyade dalları ve dikenleri ile canımızı acıtan ama büyümesine de kesinlikle engel olamadığımız bir ağaca benzeyen 'sessiz bir itiraz' ile başlayalım.

‘YOK OLMAMALIYIM.’

Tekrar yazmak da fayda var sanırım. Sessiz itirazımızın adı 'Ben yok olmamalıyım!'

Bu kadar emek çektim. Okudum, büyüdüm, zorlandım, çok ama çok çalıştım. Ev sahibi, iş sahibi, araba sahibi oldum. Hadi bunları da geçtim; çoluk çocuk sahibi oldum. Daha torunlarım olacak. Bahçemi henüz düzenliyorum. Yakında ikinci kitabım basılacak. Şimdilerde hayattan çok farklı tatlar alıyorum. Yaptıklarım ne ki? Daha birçok hayalim var. Hülasa; 'Ben yok olmamalıyım.' 

Kesinlikle EVET. 

Kimse yok olmamalıdır. 

Zulmün yanına kar kalmayacağı zalimler, körpecik yaşında hayata veda eden masum çocuklar, helal dairesinde hayatlarını yaşamış olan herkes; yani hiç kimse yok olmamalıdır. 

İnanıyoruz. Olmayacaklar. 

 

 

 

 

15 Nisan 2021 Perşembe

senle

Mutmain bir yürekle ocağına düştüm,

Kıvılcımlar çıtladı loş ışıkta. 

Deşince alevi bir başkaydı ürpertin. 

Tebessümün ve bir an ateşten uzaklaşışın. 

tutuşmazdı eteğin

ama insan işte ... tedbirliydi her yolculuğa.

uzasın diye gece;

 kısıldı gaz lambası, 

usul gülümsemeler kadar kıttı,

İs kokusunda çamın tadımlık aroması.

belki de o kıtlıktı ümidimi perçinleyen.

duvarlarda sessiz şahitler,

her şeyi aslından büyük gölgeleyen.

ömürlük rabıtadaki gıcırtı,

o saatten sonra insan duymak istemiyor küçükte olsa bir tıkırtı. 

bölünmesin istiyorsun hece, 

bilindik bahaneler ile başlıyor,

ne de olsa bitecek gece.

buharla tıngırdayan demliğin hipnozu,

dakikalardan oluşan hasret yap-bozu. 

aralara girdi dudaklardaki çayın tadı,

her derdimi anlatamadım,

her duygunun yok ki adı. 

ah uyku ah uyku!

bulma bizi. 

bulursan da!

ayırma bizi. 

bırakta bir ocakta ömür küllensin, 

son kıvılcıma kadar ayrılmasın gözler. 

çok yorulursa kıl çulda uzansın sözler. 

ha dizimde başın,

ha dizinde başım,

ne fark eder ki senle ise ocakta aşım. 

*     *     *

iki tahta kaşık,

çok bile 

 



8 Nisan 2021 Perşembe

unut

 elinde büyüdüm,

yüreğim elinde büyüdü. 

sensiz yaşayamam,

anlamı olmaz,

kendimi yoramam,

sessiz yaşamaya dayanamam. 

korkarım,

çekinirim,

başaramam,

anlamı olmaz,

boşuna mücadele etmem,

olmayacağını biliyorum.



1 Nisan 2021 Perşembe

ÖĞRETMEN

 İşimiz enerjisini sevgiden alır. 

Bu kaynak bitmez ve tükenmez olduğu için 'biz öğretmenler' yorulmayız. Meslek aşkımızı yitirmeyiz. 

Bu cennet vatanın evlatları bize verilmiş en değerli emanetlerdir. 

Emanette ayrım, emanette ilgisizlik, emanette tembellik göstermeyiz. 

 

ANAHTAR GENÇLERİMİZDE

       Gençler, öğrencilerimiz, çocuklarımız şüphesiz hepimiz için en büyük değere sahip. Şehirlerimizi, sokaklarımızı, çarşılarımızı, okull...