30 Ekim 2013 Çarşamba

MUHALefet

Sayın Kılıçdaroğlu’nun Sarıgül mecburiyeti çok acıklı bir durumdur. Partimi %1 veya %2 nasıl koruyabilirim çaresizliğidir. Ya da yıllarca hep muhalefette kalıp da bir strateji veya yöntem geliştirememektir. İşin aslı CHP seçmenin öz eleştiri düşüncesini çoktan yitirmiş olmasının nihai delilidir. Böyle bir muhalefetle AKP tek başına daha uzun süreler iktidarda kalır.
·                *           *   
Ortada vatandaşın sorunlarına uzak bir muhalefet var. Bu gerçekten ülke için kayıp. Darbe yanlısı, 12 Eylül özlemcisi, çağ dışı ve çaresiz.
·             *             *
MHP’nin CHPleşmesi ise kendi başına bir komedi. İnsan kendine başarılı bir örnek seçer.
*    *    *

Muhal: Türkçede olması mümkün olmayan, imkansız, olanaksız manasındadır.  

Seçmen 

26 Ekim 2013 Cumartesi

HAYATTA

HAYATTA
KONTÖRümüz bitince her şey bitmiş olmuyor,
İnanın… Hayatta; AVM’lerde satılan tereyağlı GDO’lu mısırdan ve o mısırın kokusundan daha güzel tatlar var,
İnternetten sürekli İNDİRİMdeki, indirildiğini sandığımız ürünleri aramak gibi bir mecburiyetimiz yok,
Bayramlarda klişe MESAJ yazmak bayramın vaciplerinden değil,
İlla ki sosyal medyada veya sosyal podyumda kendimizi BEĞENdirmek zorunda değiliz,
Saçlarımız DÜZ olmasa da güzeliz,
Bir partiye, sendikaya, cemaate göbek bağımız yok. İnsani yaşamak için olduğumuz gibi davranmak yeterlidir,
Hata yapabiliriz,
Ağlamak insani bir duygudur,
Günahlarımız da olabilir. Yeter ki tekrar yapmamak için çalışalım,
Birilerini evimize davet edebilir veya başkalarına oturmaya gidebiliriz,
Bir iş bir insana yeter ve insanlar öncelikle maaşlarını aldıklarını işlerin HİZMETinde olmalıdır,
Verimlilik çok iş yapmak değildir, verimlilik az ama tam işler yapmaktır,
Eserleri okumak, yazmak, sohbet adı altında insanlara ezberletmeye çalışmak tebliğ değil asıl olan YAŞAMAKtır. Başkaları konuştuklarımızı dinlerler ama yaptıklarımıza bakarlar.   
 Vicdan doğru ve yanlışta usta bir mizandır,

Turgay Urgur

23 Ekim 2013 Çarşamba

YOL UZUN


Hayat kısa,
Hasretin yolu ise uzun.
Yalnız ve uzun.
Hayat ise kısa.
Ölüm yakındır.
Günler ve geceler kısadır.
Belki anlatıldığı gibi zor da değildir.
Hasretin yolu ise uzun.
Yalnız ve uzun.

Turgay Urgur 

İHANET 2


(Dediklerini unutur, yaşattıklarını yok sayar, üstüne üstelik hiç yaşanmamış gibi davranır, bir de bunlar yetmez. Tüm cezayı sana keser, seni suçlar. İşte böyle adice bir şeydir vefasızlık.)
Hüzün eker,
Kahır biçer.
Nefret okur,
İntikam yazar.
Yokluk, yokluğunun diyarında;
Varlık rüyası.
Kim inanırsa o anlatsın,
Gerçek diyen gelsin,
Bana da anlatsın.
Nasıl olsa yalanmış, yalanmışsın;
Bir yalana bir ömür inanan,
Kim varsa o yansın.
Yeter ki! Sussun….
Kulaklarımda çınlamasın.
Rüyalarımda konuşmasın.
Yeter ki! Çıksın …
Beynimi yemesin.
Yüreğimden silinsin.
Yeter ki! Dursun….
Üstüme gelmesin.
Hiç yaşanmamış gibi davransın,
Verdiklerim onda kalsın, ziyanı yok.
Yeter ki! Sussun,
Çıksın, gitsin, silsin.
Madem yaşananların hiçbir değeri yokmuş,
Yaşanmamış bilsin.

Turgay Urgur 

Hasbihal 12

Keşke memlekette olup bitenleri gazetelerin manşetlerinden veya köşe yazarlarından değil güvenebileceğimiz tek bir kaynaktan öğrenseydik. Vatandaş olarak hepimize böyle bir hak verilseydi.
·            *     * 
Az konuşmanın değerini bilmek gerekiyor. Az ve öz konuşmak, bazen hiç konuşmamak en güzel terapi yöntemlerinden birisi diye düşünüyorum.
·           *     * 
İnsan gibi yaşamanın gereçlerinden birisi de çalışmaktır. Kendimizi fazla yıpratmadan, verimli bir şekilde çalışmak insanı hayata bağlıyor.
·            *     *
İnanmak ve inancın gereğini yapmak muhteşem bir duygudur. İnanç başka bir deyişle sevmek demek. Sevmek ve sevdiğini göstermek.
·          *     *
Az insan, az eşya. Daha da iyisi: gerekli insan, gerekli eşya. Mutluluk için yeter.
·           *     *
Son 14 yılda 4 defa değiştirilen liselere geçiş sınavı ne halde olduğumuzun başka bir delilidir.


Turgay Urgur

20 Ekim 2013 Pazar

İHANET


Kaçan bakışlar,
Sessiz duruşlar,
İhanettir.
Bana değil, insanlığa.
Zamana ve aşka.
Yaşanmış bir geçmişe.
Kıymetini bilemediklerine ihanettir.
Evet ihanettir ama bana değil kendine.
Bir zamanlar “gel” değişine,
“Keşke” diyen sızlanışlarına,
Zaman geri gelse diyen dualarına İHANETTİR.

Turgay Urgur

16 Ekim 2013 Çarşamba

Yorulacaksın



Gerçekleri yazmak veya konuşmak insana düşman kazandırır. İnsanlar gerçeği konuştukları için idam edilir, sürgüne gönderilir, hapse atılır veya en hafif haliyle tecrit edilir. İnsanlık tarihi, dünya tarihi bunların örnekleriyle doludur. İşte bu yüzden birçok insan içinden geçenleri söylemez, zihnini meşgul edenleri sormaz. Sessiz kalmayı tercih eder.” Bana ne” der, “Benden olmasın” der, “Bana mı kaldı” der.

Yaşasın okumak, yaşasın yazmak, yaşasın konuşmak, yaşasın eleştirmek. Yaşasın ki! kararmış ruhlar aydınlığa çıksın. Yaşasın ki! insanlar aynı hataları yapmasın. Yaşasın ki! çıplak krallar’ın yaptıkları yanına kalmasın.  Toplumu inadına enayi yerine koyanlar deşifre olsun. Doğru ve yanlış ayrışsın. Bizler çocuklarımıza güzel bir gelecek bırakmak için en azından bir adım atmış olalım.

·            ***   

Sevgilerimizi, değerlerimizi, geçmişimizi kurban etmediğimiz nice bayramlara ulaşmak temennisiyle iyi bayramlar.


*****

Turgay Urgur

13 Ekim 2013 Pazar

Mutant Siyasetçi


MUTANT SİYASETÇİ
İnsanlarımız fotoğraf ve şov siyasetinden artık bıktı. Lakin siyaset düşkünleri ısrarla dağın fare doğuracağına bizleri inandırmak istiyorlar. Her platformda insanımızı, bizi, Türk toplumunu sadece dinleyici olarak görmek isteyen paçoz ve mutant bir siyaset yapılanması kendisini gösteriyor. Bilginin sadece kabuğunun sere serpe konuşulması tek kelimeyle düşünce felcinin izdüşümleri olarak zihnimizi kirletiyor.

1.       Mutant siyasetçi tanıtım derdindedir. Siyasi bir mevki için astronomik rakamları gözden çıkarabilir. Bu konuda sadece kendi cebinden değil kamu kaynaklarından da istifade edebilir. 

2.       Yapılanları anlatır. Öz eleştiriden yoksundur. Tespitleri ve geri-değerlendirmeleri sürekli yok sayar.

3.       Mutant siyasetçinin ekibi yoktur. Elemanlarının olmasını ister. Şirket mantığı ile taşeron hizmet satın almaya çalışır. Kollektif şuurdan yoksundur.

4.       Sorumluluğu yoktur. Hesap vermek, bilgilendirmek gibi prensipleri yoktur. Ceketini alıp çıktığında geride bıraktıkları zihninde veya vicdanında yer tutmaz. Copy- paste ve “delete” mantığı ile işlem yapar. 

5.       Mutant siyasetçi yeni tanıştığı bir üst versiyonunun özelliklerini kopyalar. Giyimini, telefonunu, beden dilini, kelimelerini, mimiklerini, yürüyüşünü bile üst versiyonlarınınki ile eşleştirme derdindedir.

6.       Mutant siyasetçi ekonomik değeri kadar konuşur. Kendi işi ile kamu hizmetlerini paralel götürme ve ilerletme derdindedir. Bunu yaparken kendi kendisini denetleyen bir gizlilik politikası yürütür.

7.       Açılışlar, törenler, gazetelerin pahalı sayfaları, her türlü sosyal etkinlik mutant siyasetçinin mutlaka bulunması gereken yerlerdir. Hizmetlere ayrılan zaman bunların ardından arta kalan zamandır. İşte bu yüzden sokaklar, yollar, okullar, denetlenmesi gereken işyerleri, toplumun sorunları, gençliği tehdit edenler, sağlık denetimleri, yeni projeler hep unutulur. Hep ıskalanır.

8.       Mutant siyasetçinin etik değerleri yoktur. Yaptıklarını irdelemez, iç muhasebesi yoktur. 

Turgay Urgur


Not: “Mutant” siyasetçi Turgay Urgur’un siyasi literatüre bir hediyesidir.   

Mutant siyasetçiler kendiliğinden mi oluştular?
Mutant siyasetçisi hangi ışınlamalara maruz kaldı ve DNA sarmalında değişmeler oldu?
Her mutant mutantlığının farkında mıdır?
Mutantların karşısında normal siyasetçiler hayatlarını sürdürebilirler mi?
İyi mutant olur mu? J

Mutant siyasetçinin oluşumu iç sarmal mı yoksa dış sarmal sorunu mu? 

ANAHTAR GENÇLERİMİZDE

       Gençler, öğrencilerimiz, çocuklarımız şüphesiz hepimiz için en büyük değere sahip. Şehirlerimizi, sokaklarımızı, çarşılarımızı, okull...