26 Kasım 2022 Cumartesi

Balzac vs Bediüzzaman

 Balzac Goriot Babada yanlızlığın girdabına sürüklenmiş bir insanı, Fransanın sokaklarını anlatır. Burjuva sınıfının yıktığı değerleri, mülk ve para edinme derdini, Fransız Devrimi’nin yarattığı alt üst oluşu resmeder.

Bediüzzaman ise zemin ve göklerin bir hükümetin iki memleketi gibi alakardarlığını, semanın sükut ve sükunetini, şecere-i hilkatin son cüz’ü olan beşeri, arzın azamet-i maneviyesini, yine arzın mezkur hikmetlerden neş’et eden süratli değişimini; insandaki kalb, akıl, sır, ruh, hayal gibi kuvveleri, kabirdeki insanı, insanın kainata olan muhtaç ve alakadarlığını anlatır.
Bakış açısı tabiki de baktığın yere, bakabildiğin yere göre değişir.
Turgay Urgur

TÜKETME


Eşine bir tatlı gülüşü,

Evladına bir öpücüğü esirgeme!

Annenden helalliği,
Babandan hayır duayı ihmal etme!
Hayatı uzun sanma,
Boş lafla daha da kısaltma!
Harama dalma,
Namazı, zekatı, orucu unutma!
Şimdiye kadar ayırdılar,
Kardeşi kardeşe kırdırdılar,
Şucu, bucu diye çok oyaladılar,
Bu işlere artık aldanma!
Yılların, günlerin değil;
Saatlerin hükmü kalmadı.
Ölüm hep aynı,
Değişmedi,
Aklını başına al!
Kendini bu dünyada ebedi sanma!
Al-sat bitmez,
Dedikoduyla ömür geçmez,
İnsanı kendinden başkası bilmez,
Çareyi elde arama!
Dost çok azdır,
Asıl ihtiyaç olan Yar’dır,
O’nunla hayat Vardır,
Sağa-sola boşuna koşma!
Koşma kardeşim koşma!
Dur! Biraz soluklan,
Nefes al!
Kendine gel!
Bir bardak su iç!
Elhamdulillah de!
Şükret!
Sus!
El aç!
Secdeye var!
Eğil!
Düşün!
Ağla! Ağla kardeşim!
Ağla ve kendine gel!
Tükettiğin yeter!!!
Tükettiğimiz yeter!!!
Zamandan başladık,
Sağlıkla devam ettik.
Parayla bitiremedik,
Sevgiyle devam ettik.
Tükettikçe tükettik.
Aşkı da tükettik,
Hürmeti de tükettik,
Şefkati de tükettik,
Doğayı tükettik,
Yetmedi!
Benliği tükettik.
Yetmedi!
Düşünceyi.
Yetmedi!
Duyguyu.
Elde var:
Hakikaten elde ne var?
Evine gidebildiğin kaç kişi?
Dara düştüğünde arayan?
Bir meydana çağırsan?
Yeni bir işe girişsen gelen?
Ayrılsan barıştıran?
Hasta olsan soran?
Ölsen gömecek kaç kişi var?
Komik,
Trajikomik!
Tüketme kardeşim tüketme!
Yeter artık tüketme!
Sadakati,
Güveni,
Vefayı tüketme.
Selam ile başla,
Sadeleşme ile devam et!
Duaya ve namaza başla,
En azından ömrünün geri kalanını TÜ KET ME
( nefsime bir tokat mahiyetinde yazılmıştır, aman kimse üstüne almasın!)
Selamlar
Turgay Urgur

TATLI DİL

 Tam olarak kaç yıl sürdü bilmiyorum. Belki izlemişsinizdir, star tv’de bir ara pop star diye bir yarışma vardı. Juri üyeleri arasında Büyük Usta Orhan Gencebay da vardı. Bilenler bilir. Kendisini severim ve dinlerim. Tabi pop stardaki Orhan Gencebay’ın hayatımda daha daha başka bir yeri var. Müsadenizle paylaşayım…

O kadar yarışmacı geldi geçti ve Orhan Abi hiç birisine hiç bir zaman zerre kadar olumsuz bir şey demedi. Her zaman; ‘Daha güzel olacak, minik bir iki hata vardı ama düzeltilir.’ şeklinde cümleler kurdu. Yani kalp kırmadı, inciltmedi, üzmedi. Öğretmenliğimde bu yaklaşımı model aldığım doğrudur.
İşin özünde; Orhan Gencebay’ın bu yaklaşımı bize Hz. Musa’nın firavunun yanına giderken aldığı ‘Tatlı dil’ (kavli leyn) ikazını, Peygamber Efendimizin merhametini ve yumuşak huyluluğunu hatırlatıyor.
Evet Sevgili Dostlar; tatlı dile, inciltmeyen söz ve yazılara, güzel ve olumlu düşüncelere öncelikle insanın kendisine ‘kendisi için’ ihtiyacı var. Dahası HER ZAMANDAN daha çok ihtiyacımız var. Malum keskin sirke küpüne zarar.
Eğer yaşadığımız şehirler, evler, çarşılar, meclisler, kahvehaneler, dükkanlar, pazarlar, okullar, sınıflar, sivil toplum kuruluşları, parklar, sokaklar; medeniyet ve kültürle buluşacaksa ve eğer KALPLERİMİZ HUZUR BULACAKSA bunun başlangıcı sürekli ve samimi olan SEVGİ, HÜRMET diliyledir.
Geçmişi ve dünü, geçmişten gelen elemleri bir kenara atalım. Dua ile tövbe ile yok edelim.
Acıpayam için, ailelerimiz ve çocuklarımız ve de KENDİMİZ için Peygamber Efendimizin latif, tatlı, merhametli dilini HUY edinelim.
Turgay URGUR

ANAHTAR GENÇLERİMİZDE

       Gençler, öğrencilerimiz, çocuklarımız şüphesiz hepimiz için en büyük değere sahip. Şehirlerimizi, sokaklarımızı, çarşılarımızı, okull...