31 Ocak 2012 Salı

felç 8

(El)Ayak alemi öven,
Kendinden olana söven.
Kendi beynini kusunca,

Dizini döven.

Tarihten dizi çıkaran,
Kanuniyi ararken,

Hürrem’e vurulan,
Göğsüne baş koyan.

Rahat uyuyan.
 

Yeteneksizsiniz!
Yoksa siz denek misiniz?
O yeah! Elleri göreyim,
Bak ben buraya okumadan geldim.
Boş bir tenekeyi,
Süsledim de geldim.
Yer misin? Yemez misin?
Yine de izlersin.

En büyük yetenek izlemek,
Kendinden olana üzülmek,
Başkasına olunca keyifle izlemek.
Eteğin gölgesine sığınmak,
Dipçiği elinin ucuyla itmek.
“Değiştim. Değiştim demek.”
Şüphesiz en büyük yetenek.



Turgay urgur

28 Ocak 2012 Cumartesi

Ulak 2

*ulak 1 isimli yazının devamıdır.
Ulak 2

Köyün ruhları ölmüş bedenleri ihtiyar zevatından, başlarını dizilerden kaldıramayan kadınlarından, her şey gibi bu zamanda gençliklerini de tüketme gayretinde olan gençlerinden kâğıttaki çizgiye post modern bir yorum getirmelerini beklemeye koyulmanın pek bir anlamı yok tatbikî.  Enteresan bir adamın getirdiği kâğıttaki ince çizgi ne ifade ederdi ki?

“Bu zamanda epey bir kalınlaştınız eee artık incelmenin zamanı geldi.” mi?, “Gururlanma sen de 1 gün öleceksin.” mi?, “Al işte 1 gün daha boşuna geçti.” mi?, “Varlık deryasında toprağa tutunmuş ahirette dal budak salmayı umut eden ince bir Elif.” mi?

Fikirlerden merak ile umursamazlık, aşk ile nefret, acele ile sabır, cüz ile küll, varlık ile yokluk, haya ile riya, açlık ile tokluk, edep ile debdebe geldi de geçti geldi de geçti. Geldi de geçti. Tutunacak yer bulamadı.

Hem neden at ile gelmişti ki? Türlü, türlü vasıta vardı. Hem gelmesine de gerek yoktu. Mesaj vardı, telefon vardı, mail vardı, facebook, twitter vd vardı.  

En iyisimi Ariflen Amada soruverem. O bize değivesin de biz de bu dertten kurtuluverem gari değvediler.

Ahmet onların önce iyice etrafına yerleşmelerini, her işi bırakmalarını ve dinlemek için hepsinin hazır olmasını bekledi ve dedi ki:

Bölüm 2

Turgay Urgur  



Ulak 1

Bir gün köyün birisine ulak gelir. Yorgundur, lakin daha gitmesi gerekseydi gideceği yere kadar onu götürecek kuvveti ve sabrı vardır. Aradığı yer bu köydür.
Köy meydanında sorar: Hacı Ariflerin Ahmet’i arıyorum.  

Köylülerden az yaşlıca bir ihtiyar: Hele yorgunsun, biraz dinlenseydin. Hayırdır? Kimsin? Necisin?
Ulak: Ona bir emanetim var. Bana yerini söyler misin? Duracak zamanım yoktur.

Konuşmayı dinleyen köylüler merak ederler. Usul usul kulak kesilirler. İhtiyar ısrarcı olmaz, evini tarif eder.
Üç gün sonra Hacı Ariflerin Ahmet köy meydanına çıkar. Köylüler hemen etrafını sarar. Üç gün boyunca köyü öyle bir merak sarmıştır ki anlatılmaz. Gencinden ihtiyarına, erkeğinden kadınına, çocuğundan delikanlısına adeta herkes üç gündür Ahmet’i beklemektedirler. Çünkü bu zamanda beyaz bir at ile başında bir sarık, dalyan mı dalyan bir genç kim olabilir? Ahmet’le ne işi vardır? Köylü için en önemlisi de ne getirmiştir?

Aynı İhtiyar: Ahmet! Hele anlat bakalım, merak ettik üç gün önce gelen misafirin kimdi? Sana ne getirmiş? Bir çayımızı iç dedik ama çok acelesi vardı bekletmedik.
Ahmet gömleğinin içinden bir kâğıt çıkarır ve ihtiyara verir.

İhtiyar önce Ahmet’in yüzüne sonra elindeki kâğıda bakar. Yan masalardakiler boş mu durur, hemen ihtiyarın yanına gelirler. Kağıdı açmasını dört gözle beklerler. O an köyde zaman durmuştur. Üç gün boyunca tüm köyü meraktan söyleten, akla türlü türlü düşünceler getirten, insanları işten, oyundan alıkoyan sır az sonra meydana çıkacaktır.

İhtiyar katlanmış olan kâğıdı açar ve bakar: Beyaz bir kâğıdın ortasında yukarıdan aşağıya çizilmiş bir çizgi.

Bölüm 1 son.

Turgay Urgur

25 Ocak 2012 Çarşamba

Test Kulübü "özel"

Pek kıymetli, çalışkan ve çalışmayı öğrenmiş, vatanlarını ve milletlerini seven değerli öğrencilerim.

Başlatmış olduğunuz ve sürdürmekte kararlı olduğunuz günlük çalışma programı için hepinizi tekrar can-ı gönülden kutlarım. Allah başarılarınızı daim etsin, hiç şüphesiz Allah emekleri zayi etmez. İlk buluşmamıza kadar aşağıdaki hususlara dikkat etmenizi özellikle rica ediyorum. Günlük soru çözümlerinizi ve kitap okumalarınızı kayıt altına almaktayım.

·         Test çalışmalarını çok geç vakitlere bırakmayınız.

·         Yapmakta zorlandığınız sorular ile mücadele ediniz.

·         Günlük 100 sorunun altına kesinlikle düşmeyiniz. Ani soru artışı yapmayınız.

·         Kitap okumalarında okuduğunuz sayfalar hakkında düşünün. Kendi kendinize değerlendirme yapın.

·         Asla pes etmeyin. Önce iş, önce çalışma, önce başarı mantığını hayatınıza geçirin.

·         Unutmayın ! Bu çalışma ileriki yıllardaki gerek akademik gerekse mesleki yaşantılarınızda sizin için çok değerli bir mihenk taşı olacak.

·         Unutmayın ! Bu çalışma sürekli olursa başarı getirecek.

Sevgili öğrencilerim, lütfen çalışmalar konusunda gayretli ve sabırlı olalım. Dış etkenlerden kolayca etkilenmeyin.



Başarılar dilerim.

Turgay Urgur


21 Ocak 2012 Cumartesi

Anadolu Lisem Test Kulübüm.

Anadolu Lisesi Test Kulübü

Test kulübü öğrencilerim günlük en az 100 çözerler, istedikleri kadar kitap okurlar ve yaptıkları çalışmaları günlük bana geri mesaj atarlar. Öğrencilerimiz test kulübümüz sayesinde test çözümleri konusunda uzmanlaşırlar, başarılarını azar azar üst seviyelere çekerek hedeflerini belirginleştirirler, periyodik buluşmalarla kendilerini ve arkadaşlarını motive ederler.  

Kulüp faaliyetlerimiz.

·         İlk 1500 soruda ev ziyaretlerimiz.

·           Haftalık buluşmalarımız. (motivasyon- paylaşım- analizler- hedef belirleme-geri dönüşümler )

·         Yapamadığımız soruları birlikte çözmemiz veya şube öğretmenlerimizle çözmemiz.

·         İlk 5500 soruda Üniversite Gezimiz.

·         İlk 10000 soruda 5 meslek mensubuyla buluşma (Mesleki sorular, sohbet, tanıtım.)

·         Okul sosyal faaliyetlerinde motor güç olmak.

Kulübümüzde şu an toplam kayıtlı 7( z-b-m-fö-zy-g-y-f) öğrencimiz vardır.

Üye olmak için aranan şartlar;

·         Günlük soru çözmek, istediğin kitaptan, istediğin kadar kitap okumak günlük yaptığın işi mesaj olarak bildirmen.

·         Buluşmalara tam katılmak.

·         Maximum üye sayısı 10.



Önemli Not: Çalışmayı bir gün aksatmak üyeliğinizi sonlandıracaktır.

Turgay Urgur




17 Ocak 2012 Salı

Güne düşenler.

Hayatı iyi okuyan her bir kişi aslına aynı zamanda iyi bir yazardır. Ama yazmaya başlamaktan korkar çünkü yazdıklarında ilk ve en önemli kişi hep kendisi olacaktır.

Selamlaşmanın olmadığı bir yer ile ağıl arasındaki fark ayak sayılarıdır.

Elin yabancı dergisi(leri), üniversiteleri faaliyetlerini överken herifleri yere göğe sığdıramayanlar şimdi öze dönüş günlerini yaşıyorlar. Onlardan size dost olmaz.

Çiller olsaydı darbeyi yapanda, engelleyende bizden der miydi acaba? Ne de güzel olurdu. Siz de “Şimdi bir de Rahşan affı olsa hiç te fena olmaz” diyenlerden misiniz?

Hasbihal 9

Başı ve sonu insanın iradesi dışında olan bir hayattan insan şu dünyaya bakar ve kendisine bir yer arar. Özellikleri itibariyle çok büyük mertebelere meftun bir yapısı vardır ve her daim kendisini yükseklerde görmek ister. İçerisinde ailesine, akrabalarına ve Milletine karşı da bir sevgi besler, onlara her daim hizmet etmek ister. Bu hizmetinin sürekli olmasını, ölüm ile son bulmamasını da ister. Kim istemez ki?

Eşi ve çocuklarıyla sohbet, kendisinden önce ahirete intikal etmiş olan akrabalarıyla tekrar buluşmak ve yeniden genç ve sağlıklı olmak her insanın dimağını hem meşgul eder hem de mutlu eder. İşte insan bu yüzden ölümden sonraki hayata inanır. Cismani bir haşir onun için vazgeçilmezdir. Ve insan… yaptıklarından pişmanlık ve esef duyar. Çünkü her hata onun içinde bir yer tutar. Keşke yapmasaydım, keşke kalbini kırmasaydım, keşke vaktimi daha iyi değerlendirseydim gibi serzenişler insanın içinde her daim ara ara hissedilir. Lakin insan her daim geleceğe umutla bakmak ister çünkü sonsuz bir hayatı hak edebilecek seviyede olduğunu birçok kez bilir.

En başta zikredilen tevhid,

Ve insan ona ram olunca,

Önce göğü ve yıldızlar ile yazılı nuru görür.

Güneş, yıldızlar ve tüm dönen cisimleri görür.

Görür ki onlar da ram olmuşlar, onlarda sessiz sedasız döner dururlar.

Ve insan ayakları altındaki arzı görür.

Milyonlar, milyarlar her an gelip giderken,

O hep temiz, o hep nezihtir.

İşte o an insan Kuddüs ismini görür. Ona ram olur.

İnsan susayınca kendisi gibi suya hasret toprağı görür,

Ardından bulutları.

Adeta ilahi bir emri beklercesine sadık bulutları görür,

Bir araya gelmişler.

Hepsinin birden gürlercesine itaatini görür,

Ardından damla damla rahmeti.

Ve Rahim olan Allah’ı.



Ey ömrünü harcayan ben! Geriye dönüp baktığında ne var ?  

Turgay Urgur

  

11 Ocak 2012 Çarşamba

Yine kendim.

Bu gece hangi şarkıyı dinlesem diye düşünüyorsan,
Hangi kelime ile söze başlamalı diyorsan,
Hiçbir şey kesmiyorsa,
At gitsin, sil gitsin diyorsan,
Sevmek, nefret, pişmanlık karmakarışık ise,
Sen kendinsindir.

Turgay Urgur

Düşünce, aşk ve insan.

Aşk insanla doğar, insansız ölür. Çünkü aşk yalanı, nefreti ve tüm diğer kötülükleri içinde barındıramaz. İnsan ise aldanır. Sanır ki aşk bunu hissetmez. En ufak bir hata aşkın kendisini yok etmesi için yeterlidir. İnsan gibi aşk da öldüğünde tekrar dirilmez.

Düşünce yalnızlaşmamın başlangıcıdır. Düşünce ile insan kendisi kalır. Düşünce kıskançtır; varlığını ister ki sadece kendisi bilsin. Paylaşılanlar insanın düşünmedikleridir; insan düşünmedikleri ile başkalarını yorar.  Düşünce karşılık bulmaz ve aramaz; insan bu yüzden ikna için uğraşır veya kabullenmez.

Bu yüzden sevmek ayrıdır elde etmeye çalışmak ayrıdır.  Dinlemek ayrı dinletmek ayrıdır.  Bu yüzden “hak veriyorum”, “neden olmasın”, “bence” gibi kamuflajlar vardır. Her hak veriş bir düşüncenin kendi içine gizlenmesi, her “neden olmasın” bir kaçış, her bence de içimizde ikinci hem yedek hem de sanal bir ben yaratmaktır. Gerçek ben ile yedek ben bazen yer değiştirirler. Kabullenme yedek benin işidir. Sessiz kalmak, uyum sağlamak, beklemek yedek benin işidir. Gerçek “ben” de düşünce tavırlara, mimiklere, davranışlara da yansır. Bu bağlamda gerçek ben aksiyonerdir. Gerçek ben söze bence ile değil olduğu gibi başlar. Benim konuşurken bence dememe gerek yoktur çünkü zaten ben benimdir. Çünkü bence beraberinde sence ile diğerlerine göre’yi de getirir. Her sence düşünceden bir parça koparır, her bir diğer de ayrı bir taviz koparır. İşte bu yüzden bu günlerde düşünce yerini uyuma ve uyumaya bırakmıştır. İşte bu yüzden insanlar aynı şeyleri söyler olmuşlar, aynı şeylere kızar, aynı şeylere güler ve ne hikmet(!)se aynı şeyleri düşünür olmuşlardır. SAtre’ın “Aman Allah’ım aynı şeyleri düşünmenin ne önemi varsa?” diye içten serzenişi bundan olsa gerektir.

Turgay URGUR

İnsan

İnsan
Yazan: Turgay Urgur · 4 Mayıs 2011 Çarşamba

Bir gizli kapı,

... Çalan rüzgar.

Karanlık bir sokak,

Korkarsın.



Günü yaşar,

Beden.

Geceyi taşıyamaz,

Bu ruh.



Konuştukça,

Eğilir insan.

Sustukça,

Duyulur sesler.



Bir boşluktur,

Zaman.

Başı sonu,

Örülü.



Konuşulandan uzaktır,

İçindeki.

Anlatır da,

Katlanmaz içindeki.

T.urgur SEVGİLERLE... ÖZLENDİZ
Devamını Gör

ANAHTAR GENÇLERİMİZDE

       Gençler, öğrencilerimiz, çocuklarımız şüphesiz hepimiz için en büyük değere sahip. Şehirlerimizi, sokaklarımızı, çarşılarımızı, okull...