28 Kasım 2015 Cumartesi

Başka yerde yok. (1)

İnsanları değiştiremeyiz ama çevreyi değiştirebiliriz. Çevrenin değişimi zamanla insanlarda değişim oluşturacaktır.

Mutluluk kendiliğinden olmaz bazı seçimler yapmamız gerekir.

Sosyal medya mutsuzluk getirdi. Çünkü insanların kendisini birçok konuda başkalarıyla kıyaslayabileceği büyük bir havuz ortaya çıktı. Eskiden benzerlerimiz çoktu ama şimdi sosyal medya ile farklı seviyelerdeki insanlara ulaştık. Sonuç ortada.

Bu kadar çok şeyimiz varken neden ve nasıl tatmin olalım ki?

Suriye’nin üstünde Türkmenlerin varlığını öğrenmek için illa ki savaşın çıkması gerekiyormuş.


Hep aynı gazeteyi okuyorsak, hep aynı kanalı izliyorsak adamlar başarılı olmuş demektir. Satre; ‘Hep birden aynı şeyleri düşünmenin ne önemi var?’ der. Sonuç: hep aynı cümleleri kurmak. Hiç düşünmez miyiz?(!)

26 Kasım 2015 Perşembe

Berduş 2

Sorma!
Halim nedir,
Ne yer, ne içerim sorma.
Dün nerde uyudum,
Nerde uyumadım.
Hangi meyhanede bittim?
Sorma!
Cebimdeki kuruşu,
Yüreğimdeki kurşunu,
Hasta mıyım, değil mi?
Ölü mü, diri mi?
Sorma!
At gitsin,
Yak gitsin,
Bitti de. Çıkar gitsin.
Ha bir berduş eksik, ha birisi fazla….


20 Kasım 2015 Cuma

Sokak 2

Telaştan, işten ve tüm diğer zihinsel safsatalardan geriye zamanınız kalırsa, olduğunuz (evet olduğumuz)-yaşadığınız (nasılsa?) şehrin sokaklarına bakın. Geldiğimiz yeri (insan olarak) en güzel onlar anlatır. Olduğumuz dedim, insan sokağında olur. Benliği, karakteri, ilişkileri ve içi ile insan sokağında olur. Sokak zihnin, medeniyetin geldiği ve ulaştığı yerdir.  ‘Özgürlük gece kondusu’ kafeleriye, şadırvanından kopmuş camileriyle, otoparklaşmış yollarıyla sokak insanlığın geldiği yerdir.

Çöpçülerin sokaklardan ilk olarak süpürmesi gerekenler; paçozluk, özenti, ucuzluk ve adam-sendecilik olmalıdır.
·               *       *
Sanal âlem deyip geçmeyin. Gerçek dünyadan daha gerçektir. Orada arkadaşlıklar süzülür, engellenir veya hiç kabul edilmez. Günlük yaşamda kehren merhaba dediklerinizle sanal âlemde arkadaş bile olmazsınız. Belki de en büyük nedeni sanalda ben-merkezli olmamızdır. Kaygılar ve korkular olmadan hareket ederiz. Sanala baktıkça gerçek dünyada neleri kaybettiğimiz ortaya çıkar.

Örneğin gün içinde birisi sizi bir şeyden dolayı ortam gereği kutladı, hayırlı olsun falan dedi. Sanal âlemde ise bu o kadar kolay değildir. Kişinin beğenmesi veya beğenmemesi gerçek duygulara dayanır.
·             *         *
Eski dostlarla ara sıra bir araya gelince tek farkına vardığın şey: yaşlandığım.  
·             *        *
Tom Butler Bowdon’un 50 psikoloji klasiği isimli kitabını özellikle tavsiye ederim. Klasiklerden, yakın zaman düşünürlerine kadar 50 farklı kişinin öğretileri özet bir şekilde anlatılmış.  Ben okudum ve tekrar okuyorum. Kesinlikle iyi gelecek, tavsiye ederim.
·             *        *
Doğru kelimeleri, doğru arkadaşları, doğru mekânları seçmediğimizi düşünüyorsak hepimizin biraz dinlenmeye ihtiyacı var demektir. Şu anda bundan o kadar da mustaribimdir ki anlatılmaz. Ah zaman ah!!!

Zamanı anlamak varoluşu anlamak gibidir. Zamanı anlamak kendini anlamak gibidir. Asla durmayacak, asla yetişilmeyecek. Ama içimizdeki sonsuzluk ateşi de son ana kadar yanmaya devam edecek. Şükür.
·              *         *

Haftanız güzel ve bereketli olsun. 

16 Kasım 2015 Pazartesi

11 c/ d sınav konuları

Sınav konuları neler? 

Although, in case, in case of, unless, as if, relative clause, gördüğümüz tüm zamanlar, yardımcı fiiller, despite, in spite of, must, should, derste izlediğimiz 2 videonun alt yazı konuşmaları. 

Nasıl hazırlanabilirim?

Sene başından itibaren deftere aldığınız notları çalışın.
You tube daki videoları izleyin.
Size dağıttığım fotokopilere çalışın.
İzlediğimiz videoların alt yazılarını alın ve çalışın.

Soru tipleri nasıl?

İng-Türkçe, Türkçe-İngilizce çevirme
Boşluk doldurma.
Doğru/ yanlış seçme.
Cümle oluşturma. Cümle kurma.
Şıklı bölüm.

not: derste size anlatılan her çalışmadan sorumlusunuz

Başarılar. 

12 Kasım 2015 Perşembe

Yolun neresindesin?


Başında, ortasında veya k……da. Yol aynı neresinde olsan fark etmez. Yola zaten bir defa çıktın mı, yolda durma imkânın yok. Arkadan sürekli ‘Bekleme yapma!’ diyen binlercesi var. Asıl önemli olan yolda ilerleme şeklin ve yolda geçirdiğin zamanın niteliğidir. Yolculuğu nasıl geçirdiğin önemlidir.  


Sağcı, solcu, komünist, cemaatçi vd. aynı yolun farklı yolcularıdır. Ve diğerleri dedim. Çünkü harbiden çokuz. Çok şekle girdik. Şekle girince evrensel değerlere, insan haklarına (Aslında başkalarının haklarına demektir.), kul haklarına, Allah rızasına falan gerekte kalmaz(kalmıyormuş). Onu da öğrendik. Herkesin, her kesimin edebinin ve ağzının bozulduğu bir menfaat sınırı var(mış).    


Doğru farklı kitapları okuduk. İşin aslı okuttular. Yoksa kendi iradesiyle gidip kendine kitap bulan da yok hani. Kimisi ezberletmeye kadar gitti. Gazetecinin önünde durunca elimiz kendiliğinden birisine (belirli birisine) hep gitti. Aynı yemeği iki gün yiyince sıkılıyoruz. Ama aynı düşünceyi yıllarca okumaktan sıkılmadık, kimi zaman abartılı veya yalan bulduğumuzda bile bıkmadık. Midemizin gösterdiği seçiciliği beynimiz göstermez hale geldi. Madde bağımlısı gibi düşünce bağımlısı olduk. Utanmadan hem okuduk, hem izledik hem de savunduk. Her türlü öz benliğimizi ayaklar altına alıp, bir güzel de savunduk. Bize girip, çıkanda yoktu hani. Ama başında biz de ‘düşünmeden geleceksen gel!’ diyenlere uymuştuk. Ayağımızla girdiğimizi sanmıştık ama adamlar öncelikle beynimizi almıştı.


Şimdi ise dünyada, dünya genelinde birilerinin öldüğü bir zamanda. Birileri dediğim masum çocukları da kapsıyor. Anaları da, babaları da, Müslümanları da, İnanmayanları da. Anladınız işte! sahilde boğulan çocuğu da, köprü altındakini de. İşte böyle bir dünyada çoktan yiyip de bitirdiğimiz beynimizin belden aşağıya akan suyundan düşünce sidiği yarıştırıyoruz.


Yolun neresindesin?   

Turgay URGUR 

8 Kasım 2015 Pazar

Hayat 2


Yaş ilerledikçe kendimizde hep bir şeylerin usulca değiştiğini fark ederiz. Bu fark ediş aslında zamana, etrafımızdakilere ve kendimize verdiğimiz kıymetin artmasından başka bir şey değildir. Ailenin değeri onlar ve biz yaşlandıkça ortaya çıkmaya başlar. Asıl değerlerini ve bizler için ne ifade ettiklerini ise kaybettiğimizde anlarız. Varlıklarının ne kadar önemli olduğunu gittiklerinde anlarız.


O hani tarif edilemeyenler arasında olan ‘zaman’ var ya. Öyle bir özelliği vardır ki nefes, ışık, göz kırpma ve bir an görünüp de kaybolma mesafesindedir. Ne tutulur, ne erişilir ne de geri gelir. Hayat bu manada farklı zaman filmlerinin birleştirilmesinden oluşan bir görüntü bütünlüğüdür. Hayatın tadını ve kalitesini arayan, zaman denilen bu boşluğu doldurmalıdır; zaman denilen bu rüyayı görmelidir. Kâinat denilen bu muhteşem eseri şu bir anlık göz açıp kapama mesafesinde olan hayat ile seyretmesini bilmelidir.   
Yeni haftamız hayırlı ve uğurlu olsun. Dilerim sabahından gecesine verimli bir hafta geçiririz.
·             *         *  

Çok sık, pek sık eleştiriyoruz ama sosyal medya yönetimimize normal ilişkilerimize göre daha çok hassasiyet gösteriyoruz. Sosyal medyada edindiğimiz çevre günlük hayatta merhaba dediklerimizden farklı. Neden acaba? 

7 Kasım 2015 Cumartesi

Hayat

Hayat umutla güzeldir. Gülmek ile tadı çıkar. Paylaşmak onu bereketlendirir. Düşünmekle şekil alır. Okumakla kalitesi artar. İbadetle gerçek manasını bulur. Hayat en çok insana yakışır. 

1 Kasım 2015 Pazar

Seçim 2015

Öncelikle bir itirafla başlayayım. Sonuçları böyle beklemiyordum. Ak parti’nin oylarının ne düşeceği ne de artacağını konusunda net olarak bir fikir oluşturamadım. Seçmen açılıma kızgındı ama muhalefete daha çok kızgınmış. Seçmen Ak partinin yanlışlarının farkındaydı ama muhalefetin ise hiçbir şey yapamayacağını düşünüyordu. Hdp’nin barajı geçeceğini düşünüyordum. Çünkü Kürtler tercihlerini geçen seçimde itinayla yaptılar. Önümüzdeki yıllarda da hdp’nin oyları küçük oranlarla artacaktır diye düşünüyorum. %10’luk oy hdp’nin kemik oyunu oluşturuyor. Nüfus artışlarına ve psikolojik güçlenmelerine bağlı olarak bu oy az da olsa sabit bir ivmeyle artacaktır.

Ak partinin oy artışına gelecek olursak; Ak partinin oy artışındaki başarı tartışmasız olarak Sayın Kılıçtaroğlu ve Sayın Bahçeli’ye aittir. CHP ve MHP seçmeninin öncelikle bu sorunu kabullenmesi sonrasında ise çözümünü bulması gerekiyor. Yoksa 13 değil 113 seçim olsa sonuç değişmez. Chp akıllarda travmatik bir geçmiş canlandırıyor. Mhp ise Türkiye partisi olma konusunda bir ilerleme gösteremiyor. Bu iki akım parti içinden seçmen tabanına kadar işe öz-eleştiri ile başlamak zorundadır. Gerekirse uzman desteği alıp; AK parti neden başarılı biz neden başarısız oluyoruz diyebilmelidirler? Ak parti yolsuzluk iddialarına, açılımının zararlarına, her türlü yıpranmaya rağmen CHP ve MHP’ye göre daha çok tercih ediliyorsa; oturup düşünmesi gereken muhalif partilerdir.

İnsanlar bir partiye neden oy verirler? Güven duyarlar, yaptıklarını ve yapmadıklarını değerlendirirler. Kendilerinden olmasını isterler. Ülkelerini ve geleceklerini düşünürler. Tercihlerine saygı isterler. Bu tercihler; kılık-kıyafetten tutunda dünya görüşüne kadar uzayıp giden bir liste oluşturur. 

Aziz Nesincilik oynamakla da bir yere varılmaz. Kaybedenler biz ne kadar toplumu anlıyoruz? diyebilmelilerdir. Siyaset bilimi de gelişim gerektirir. 

Muhalif parti liderleri önceki seçimlerde olduğu gibi bunda da muhtemelen öz-eleştiri yapmayacaklardır. Yapmazlar. Onlar için Meclis’e girmek bile büyük bir başarı ve kendilerinde iktidar sevinci yaşatıyor.

Gönlümden geçer ki, asıl AK parti öz-eleştiri yapsın. Milletimiz tek umut olarak bu partiyi görüyor. Başkasının olmadığını bu seçimde de gördük. Eğitimde, modernleşmede, bilimde, eşitlik ve sosyal gelişmişlikte AK parti adam-akıllı ve kalıcı politikalar geliştirmelidir. Evet asıl öz-eleştiriyi AK parti yapmalıdır. Fotoğraf ve açılış siyasetinden bir an önce uzaklaşıp, sorunlara ve bu sorunların çözümlerine odaklanmalıdır.

Terör bir sorundur çözüm bekliyor.
Eğitim(Gençlerimizin geleceği) bir sorundur çözüm bekliyor.
İsraf bir sorundur çözüm bekliyor.
Sosyal adaletsizlik bir sorundur çözüm bekliyor.
Sağlık hizmetlerinde kalite bir sorundur çözüm bekliyor.
Liyakatın tercih edilmemesi bir sorundur çözüm bekliyor.
İç-dış güvenlik sorundur çözüm bekliyor.

Çameli yolu sorundur çözüm bekliyor. Söz istemiyor. Çözüm bekliyor.
Acıpayam'da otopark sorundur çözüm bekliyor.
Acıpayam'da okul eksikliği sorundur çözüm bekliyor.
Kullanılamayan çevre yolu sorundur çözüm bekliyor.
Daralan ticari alanlar ve artan dükkan kiraları sorundur çözüm bekliyor.
Çocuklarımızın oyun alanlarının eksikliği sorundur çözüm bekliyor.
Cumhuriyet parkının doğru-dürüst işletilmesi sorundur çözüm bekliyor.

Dilerim, sonuçlar ülkemiz için hayırlı ve uğurlu olur. Allah birliğimizi ve dirliğimizi bozmasın.


Turgay URGUR

ANAHTAR GENÇLERİMİZDE

       Gençler, öğrencilerimiz, çocuklarımız şüphesiz hepimiz için en büyük değere sahip. Şehirlerimizi, sokaklarımızı, çarşılarımızı, okull...