27 Ocak 2020 Pazartesi

aşk

ben ilk defa aşık oldum,
sarhoştum,
üşümüştüm,
Çok üşümüştüm.
ve ölümden çok korkuyordum,
geceleri duvarlarla konuşuyordum,
uyuyamıyordum,
uyumak istemiyordum.

ben ilk defa aşık oldum,
sonunu bilmek istemediğin  hikayeler yazdım,
merak içinde meraklar buldum,
sadece onun yanında oldum,
bakışarak konuştum,
o varken;
'ah zaman geçmesin' dedim.
o yokken
'ah zaman geçsin' dedim.
uyuyamıyordum,
uyumak istemiyordum.

ben ilk defa aşık oldum,
çok düşündüm,
kimseye anlatmadım,
Çaktırmadım,
içimde yaşadım,
İçimde yaşattım.
ne küstüm,
Ne kızdım
Çünkü ben ilk defa aşık oldum.
uyuyamıyordum,
uyumak istemiyordum.

ben ilk defa aşık oldum,
yollara indim,
sokak sokak koşturdum,
yazdım,
çizdim,
yırttım,
attım,
duvarları yumrukladım,
kimseye anlatmadım,
kimseye anlatmam,
bir ben bildim,
kendi kendime çok konuştum,
uyuyamıyordum,
uyumak istemiyordum.

ben ilk defa aşık oldum,
uyuyamıyordum,
uyumak istemiyordum.











24 Ocak 2020 Cuma

İst

Kendini bir türlü 'ona ait hissedemediğin şehir' İstanbul'daydım. Yine her zamanki gibi benden hızlıydı. Acımasızlığındaki gizemli çekiciliğini ilk günkü gibi koruyordu. Soğuktu ama cebimdekiler(onun için ayırdığım para, telefonumun şarzı ve istanbul kart) her an bitecek bir sıcaklığın güvenini veriyordu. Herkesin üstünde mutabık kaldığı tek konu: seninde yol için araya girmeye her zaman ihtiyacın olduğundan trafikte aracının burnunu sokana yol vermedeki alışmışlıktı. Bunun dışındaki tüm toleranslara şüphe ile bakılıyordu. Takas belkide öncelikle İstanbul için icat edilmişti. Adeta bir şehir değil koca bir insandı. Geçerli bir kızgınlığı ama aynı zamanda şaşırtıcı bir merhameti vardı. Bilge bir itirazı ama aynı zamanda üst düzey zaafları vardı. Kalabalıktı ama yalnızdı. Olsun kızım Hanzadeyle sabahın soğuğunda Marmaraya binecek kadar bizi tahrik etmişti. Eminönündeki balık tutanların yanından hızlıca geçtik. Günü kaçırmamak için her şeyden az az yetinmeliydik. Cağaloğluna doğru yürürken her İstanbullu gibi açlığımıza yenildik. Yemeğin biraz geç gelmesine sevindik çünkü asıl maksadımız ısınmaktı. Oradan Topkapı sarayının arkeoloji müzesine geçtik. Girişin öğretmen ve öğrenciye ücretsiz oluşu 'oh be şükür...' dedirten cinstendi. Devasa mermer kütlelerini paranın ve gücün oydurup 2000 yıldır yok edemeyişi bariz ortadaydı. Günün zamanı ve mekanı susturacak 'anısına' hiç hazır değildim. Önce bir baktım, sonra uzun uzun baktım. Lahit içinde bir insan iskeleti. Yanında vasiyetname: Lahitimde altın ve gümüş yoktur. Huzurumu bozmayın. Bozarsanız falanca-filancanın laneti üzerinize olsun diye uzunda bir beddua. Nerede yaşarsan yaşa dünyanın en gerçek hali buydu. 'İnsandan kalan kemikler.' Ve eski Romaya ait birçok malzeme. İçimden Osmanlı Sarayını Bizans reklam ajansına benzetmişler dedim. Sonrasında ise asıl Saray muhteviyatının müzenin üstündeki asıl binalarda olduğunu duyunca rahatladım. Gittik. Salı günleri kapalıymış. Oradan Ayasofya'ya baktık. Kızıma kiliseden camiye çevirildiğini söyledim. Nedense Camiden de müzeye çevirildiğini söylemedim. Muhtemelen bilinç altım kabullenmek istemediğinden olmuş olabilir. Hani bazen olur ya bazı gerçekleri sözle ifade etmek istemezsiniz. Sanırım öyle hızlı bir karar verişti. Biz Sultanahmet'e yaklaşırken öğle farzı da bize yakinleşiyordu. Bozuk para için ceplerimi karıştırırken bir tabela şok etkisi yarattı. Tüm Türkiye'de olması gereken olmuştu ve cami WC'leri ücretsizdi. O anda nedense Diyanetin diğer camiler için bu konudaki duyarsızlığı ya da vurdumduymazlığı aklıma bile gelmedi. İçeride tadilat vardı. Hanzade neden farzların birlikte kılındığı sordu. Herhalde Allah 'birlikteliğimize' çok önem veriyor, ondandır kızım dedim. (devam edecek...)

17 Ocak 2020 Cuma

dil 2020 sınıflarım

Bismillah, "In the Name of God,"

Today is exactly one of the best memories for us.  When I see you well-organized and rather sophisticated, I feel myself full of proud. Let me explain the righteous reasons of my happiness.

We trust you because you know the necessity of being punctual. You give importance on the quality of your works. You compel yourselves to the best, the best but for the sake of God. This attitude keeps you dedicated. Time is neither long nor short; it is always and always enough. If we learn its sufficiency, we use it in a luxury way; as a result it gives us fulfillment. Look at the sun as your lamp, and the earth as your home, and your body as a treasure. Feel thankful for the breath, spring and even for death. My helpful and respectful students, God loves us; let it be felt by your heart. Pray, study and wait. Pray, think and wait. Pray, live and wait. Don’t panic, time is enough.  

There are few people to whom excitement befit them. Since you have sincere intentions in the course of your duties, we do benefit from them. Moreover, large amount of groups will benefit from them in the future. Humanity needs passionate but kind, hardworking and diligent ones who are aware of the responsibilities that they carry.  

Finally, I want to share a quoted passage that enlightens me all the time.

BEST WISHES,
URGUR, TURGAY.

Question: We give a price to people, who are like tray-bearers. So what price does God want. Who is the true owner?

The Answer: Yes, the price the True Bestower of Bounties wants in return for those valuable bounties and goods is three things: one is remembrance, another is thanks, and the other is reflection. Saying, "In the Name of God" at the start is remembrance, and, "All praise be to God" at the end is thanks. And perceiving and thinking of those bounties, which are priceless wonders of art, being miracles of power of the Unique and Eternally Besought One and gifts of His mercy, is reflection. However foolish it is to kiss the foot of a lowly man who conveys to you the precious gift of a king and not to recognize the gift's owner, it is a thousand times more foolish to praise and love the apparent source of bounties and forget the True Bestower of Bounties.

O my soul! If you do not wish to be foolish in that way, give in God's name, take in God's name, begin in God's name, and act in God's name. And that's the matter in a nutshell!


11 Ocak 2020 Cumartesi

BİTİYOR

Nesnel dünyanın bitişi ile karşı karşıyayız. İnsanın kendisine verilmiş 'hayatı yaşama hakkı' elinden ya alınıyor ya sınırlandırılıyor. İnsan artık isteği ile ekmeğe, suya, barınmaya ulaşamaz hala geldi. 

7 Ocak 2020 Salı

trump

Sansasyonel olaylarla, söylemlerle ve eylemlerle trump'ın dikkatleri abd yönetiminden (Abd zihniyetinden) ziyade üzerine çekmesi üzerinde iyi çalışılmış bir algı yönetimidir. Maskeli siyaset üzerindeki en iyi ve özenilmiş çalışmalardan biridir. Böylece hem abd kendi vatandaşlarını aklınca ikna etmektedir hem de dünyadaki abd mağdurlarına 'Bakın trump yaptı.' demektedir. Ek olarak, bu yöntemle dünyadaki abd nefreti de kontrol altına alınmaktadır. Bir zamanlar keskin zekalar siyasette ön planda oluyordu şimdi ise marjinal tiplerle operasyon planlanmaktadır. 

turgay urgur

4 Ocak 2020 Cumartesi

Alfa çocuklar

Alfa çocuklar ABD'de de. Gamalar Türkiye'de kaldı. Betaların bir kısmı  Asya, Çin tarafına gönderildi, bir kısmı ise Avrupa'da kaldı.

Tercihler tamamem biliçli(kasten) yapıldı.
Çünkü plan böyleydi.

90'lı yıllarda alfaların veya kendi tabirleriyle 'altın çocukların'  ABD'ye sızışı başlatıldı. Bunlar dünyaya ılımlı İslam mesajı verecekti. Aynı zamanda İsrail'e karşı da alternatif plan oluşturacaktı. Bu süreç en fazla İsrail'in ve Rusya'nın rahatsız olduğu bir plandı ki 15Temmuz sonrası hükümetin zaferinden memnuniyet duyan öncelikli olarak İsrail ve Rusya oldu. Aksi olsaydı bölgedeki dengeler  uzun süreler yine ABD kontrolünde olacaktı ve bu Rusya'nın, İsrail'in istediği bir senaryo değildi. Yani ABD radikal İslami grupları zaten kontrolünde tutuyordu, bunun yanında radikal İslamla değil de ılımlı(hoşgörülü) modelle girebileceği yerleri de böylece elinin altında tutacaktı. Bu plan özellikle dağılmış SSCB'de Türki Cumhuriyetlerde uygulamaya müsaitti.

1 Ocak 2020 Çarşamba

Sosyal medya

Az kaldı. Sosyal medya bitecek. Ve bu bitiş hızlı da olacak.
Başlangıçta bir hevesti. Herkesin her halini görmek, her şeyi söyleyebileceğini sanmak, kendini olmadığın ya da olamadığın gibi göstermek bir hevesti. Lakin hayatın gerçeğinde her geçen gün kebdisini  

ANAHTAR GENÇLERİMİZDE

       Gençler, öğrencilerimiz, çocuklarımız şüphesiz hepimiz için en büyük değere sahip. Şehirlerimizi, sokaklarımızı, çarşılarımızı, okull...