29 Ocak 2018 Pazartesi

GÖLGEMİ YAK

GÖLGEMİ YAK

Hüznüm dikenli sarmaşıklarda kaldı,
Ruhum bir gece yarısı sokağa bırakıldı,
Ellerim kimsenin kapısına varmadı,
Üşüyen gölgem sendeki hârdı.  (Hâr=diken) (har=sıcaklık) (hâr-ı fürkat ::: ayrılık dikeni.)

Kanadıkça dolandı yapraklar,
Yalnızlıkta gurbet gibi ‘el’ sokaklar,
Her kapıda tanımayan uzak bakışlar,
Üşüyen gölgemden beyhude! bendeki kaçışlar.

Hüznüm sarmaşıkta kurur yapraklar gibi,
Geceleyin ruhsuz bir beden sokakların dibi,
Şehir yüzüme kapanır düşman misali,
Üşüyen gölgem yalnızlığın vicdan timsali.

GÖLGEMİ YAK!
Isınsın mazin,
Dikenli sarmaşıklardaki yapraklarla birlikte hüznüm de alsın nasibin.
Alev alev üstüne insin,
Dumanından üstüne nefret, kin sinsin.
SÜRGÜLÜ Kapılar açılsın,
Yanan ruhumdan sahte dostlara şenlik saçılsın.


GÖLGEMİ YAK! 

25 Ocak 2018 Perşembe

Bir çocuk dua ediyor.

Bir çocuk dua ediyor,
Sen uyu.

Allah’tan gelecek cevaba güveni tam,
Bir çocuk dua ediyor.

Aklı, fikri karışık değil,
İstedikleri sadece kendisi için değil,
Ağlayarak, sızlanarak,
Bir çocuk dua ediyor.

İnsanlardan korkmuş,
Allah’ın merhametine sığınmış,
Minik ellerini açmış,
Gözleri semada,
Dilinde iyi söz,
Diz çökmüş,
Bir çocuk dua ediyor,
Sen uyu.

Askerimiz Allah, Peygamber aşkı ile ölüme koşuyor,
İnsanlık Türkün bu haline şaşıyor,
Şaşırıyor,
Mantığı idrak edemiyor,
Tüm çocuklar dua ediyor,

Sen uyu.    

22 Ocak 2018 Pazartesi

İÇİM KANIYOR

boşa yaşamışım, boşuna kanmışım,
anlasana için kanıyor.
insan aldanırmış, aldanmışım,
içim kanıyor.

sabahtan akşama yazıklar olsun de,
kahrol, mahvol, perişan ol,
düşündükçe için kanıyor.

3günlük dediler oysa dünya ölmekten ibaretmiş,
vefa, emek çoktan kaybedilmiş,
yaşadıkça içim kanıyor.



İÇİM YANIYOR


Gündüzün oyunları,
Gecenin dehşetinde sökmüyor.
Mazinin avuntuları,
Acıdan başka bir şey vermiyor,
Ve Sabriye’mi düşündükçe içim yanıyor.

Elim, ayağım bağlı,
Dilim konuşmaya varmıyor.
Belli yüreğim yaralı,
Lakin sahte dostlar teselli olmuyor,
Ve Kızlarımı düşündükçe içim yanıyor.

Ben buralardan gideli çok oldu,
Henüz kimse inanmıyor.
Anı defterim satışlarla doldu,
40ında kafam kimseyi almıyor,
Ve Kendimi düşündükçe içim kanıyor.

TURGAY URGUR



21 Ocak 2018 Pazar

AFRİN


Bizim değişmeyen hülyamız Resul’ün tebessüm eden çehresidir,
Derdimiz öğlesine ölmek ya da böylesine kalmak değildir,
Allah için İslam’ın cümle âlem yükselişidir.

Bir kısım detaylarda ve yorumlarda boğulur,
Askerimiz ise cephede Allah sevgisiyle yoğrulur,
Şu eyi bilinsin! Ve bellensin!  Bu sefer ne ilk oldu ne de son olur.

Tarih şahittir. Mehmetler; Hamza gibi cesur, Ali gibi yiğittir,
Yahu. Ya HUUUU…. sen de en azından dua ile güç biriktir,
Herkes bilir Türk’le hiç bağdaşmayan zillet ve ezikliktir.

Bu toprakta, bir şehittir geride bini yaşatan,
Bu orta doğuda, biz değiliz bu savaşı başlatan,
Emme vekalin el alem buysa; gerekirse karadan, havadan,
İbret veya küçük bir not olsun diye, son nefese dek çökeriz korkmadan.

Günlük siyaset yapmadan, başta kim olsa destekleriz savaşta,
Yarın utanmamak için bir olduğumuzda barışta,
Aman ha! Sakın ha!!!! Düşman görmesin bizi ayrışta,
Allah’ın izniyle bu bayrak inşallah her zaman arşta.

Dileğimiz, Allah ordumuza güç versin,
Ve hep bir ağızdan isteğimiz; kâfir, kefere ve hainler gebersin,
Ordumuz muradına ersin,
Cümle alem bunu böyle bilsin.


Turgay urgur

11 Ocak 2018 Perşembe

KAÇAK HAYATLAR


Güne bakın. Bugün yaşadıklarınıza bakın. Ve gördükleriniz ile görmediklerinizi ikiye ayırın;

Gördüklerimizi ayırmak kolay, hem de çok kolay. Çünkü neredeyse dün gördüklerimiz ile birebir aynı. Doğru ne olacaktı ki? Farklı ne olabilirdi ki?

Yemek, içmek, izlemek, yorulmak ve dinlenmek arasında sıkıştık kaldık. Çığın altındaki insan gibiyiz. Daha çok hareket ettikçe daha çok batıyoruz ve boğuluyoruz. Bizi bu çokluk ve çokluktaki çok hareketlilik bu hale getirdi. Dilim bu çokluğa bereket diyemiyor çünkü insan bereket de bir helallik arar, şifa arar, dua ve çalışma arar. Her şeyimiz çok. Yiyeceğimiz eskiye göre çok ve çeşitli. İşimiz çok. Evdeki eşyamız yok. Giyeceklerimiz çok. Ve sandığımızın aksine zamanımız da oldukça çok. Lakin; bu kadar çokluta huzur yok, mana yok, mutluluk yok, umut yok.

Çünkü……

İnsan denilen varlık sadece bedenden ve bedeni arzulardan ibaret değil. Bedeninden ziyade aynı zamanda açlığa ve ölüme terk edilmiş bir ruha sahip. Bilip de görmediğimiz, görmemek için ondan hep kaçtığımız bir ruha sahip.
Bu kadar çokluğun içinde ağlayan, acıyan, sızlanan tabi ki de bedenimiz değil ruhumuz.  



turgay urgur

ANAHTAR GENÇLERİMİZDE

       Gençler, öğrencilerimiz, çocuklarımız şüphesiz hepimiz için en büyük değere sahip. Şehirlerimizi, sokaklarımızı, çarşılarımızı, okull...