6 Şubat 2020 Perşembe

Mekanik Hesaplaşmalar



Mühim sorular bir kenara atılınca veya hiç açığa çıkarılmak istenmeyince ortaya mekanik hesaplaşmalar çıktı. Meydan onların oldu. İnsan tüm hayatını bu mekanik hesaplaşmalara adadı. Lakin emsallerinin elde edemediği gibi o da bir  netice elde edemedi. Çünkü öyle bir olasılık yoktu. Çünkü var olma nedeni bu tür hesaplaşmalar neticesinde bir sonuca varmak değildi.

*    *   *

Nereden geldim?Nereye gidiyorum? Ve neciyim? gibi soru kısmı net ve kısa; cevap kısmı ise cevaptan ziyade ya da anlamdan öte ve ya anlamanın dışında pratikle, uygulamayla ilgili üç önemli sır öncelikle görülmeyi sonrasında ise çözülmeyi bekliyordu. İşin bir yönü de başkalarının  bu cevapları bulmasının bir şey ifade etmemesiydi. Her birey kendisi için kendince bulmalıydı. Bu noktada başkaları zaman kazandırıcı ve işimizi kolaylaştırıcı olabilirdi ama bulmak ve bulmamak arasındaki seçim irade göstermekten ibaretti. Bu bağlamda 'kader' kulun istediğini adeta Allah'ın yaratmasıydı. Kin dileyen için kin, nur dileyen için nur var oldu. Var oldu ki! Yarın kimse ben bunu istemedim diyemezdi. Daha da basite indirgersek: gitmek istedik götürüldük. İyiyi konuşmak istedik konuşturulduk. Birisine hayır yapan istedik yaptırıldık. Götürüldük, konuşturulduk ve yaptırıldıkdaki ince farkı isteyip de konuşamayanlardan, isteyip de yiyemeyenlerden sorabilirsiniz. Evet bizi sorunlu kılan iyi ve kötü arasındaki tercihimizde mevcuttur.

*    *    *


Anlamından çıkıp, cismi üzerinde yoğunlaşan insanın/insanlığın, yine aslında (insanın)anlam'ından kaynaklanan isteklerinin salt maddi bir yaşam mantığı içinde kendi dışındakilere karşı toplu müdafaa haline getirilmesine 'mekanik hesaplaşmalar' diyorum.   

*    *    *

Mekanik hesaplaşmalar çünkü insan kendi iradesiyle bu hesaplaşma mekanizmasının parçalarına sirayet ediyor ve varlığını bu mekanizmada elzem görüyor. 'Çalış, kazan ve harca' bu mekanizmalara en iyi örneklerdendir. Bugün zaruri olan yeme ve uyuma dışında 24 saatin çalış, kazan, harca için dizayn edildiğini görürüz. Bu minvalde ilk okul öğrencisinin arkadaşının önüne geçmek için bilgisini saklamaya çalışması veya kıskanması mekanik bir hesaplaşmadır. Çünkü aile ve çevre çocuğa bu hesaplaşmayı telkin eder. Şirkette çalışan üstün, astın palazlanmasına müsaade etmeyişi; astın da üstünü ekarte etmek için fırsat kollaması mekanik bir hesaplaşmadır. Bunun yerine olması gereken, anlatılması gereken ise yardımlaşma ve dayanışma mantığıdır. Yani insanın insanın rakibi olmadığını anlatmaktır. Malumunuz üstünlük takvadadır, yoksa takva üstünlükte değildir.

*     *    *

Büyük dişlinin çalışmasını sekteye uğratmak için küçük dişlinin dişlerinin bir tanesindeki aşınma bile etkili olacaktır. Ki bu etkinin uyarı niteliğinde şöyle bir anlamı vardır. Unutma! Küçüğüm ama bana ihtiyacın var. Menfaat ve çalışmanın bu şekilde birbirine muhtaçmış gibi sunulması bugün ilerlemenin de önündeki en büyük engellerdendir. Çünkü bu mantıkta halkların değil şahısların faydaları ön plandadır. Maalesef son yıllarda fazlasıyla gördüğümüz her ihaleye bir şekilde tutunma mantığı, verdiklerini sonradan çıkartma sinsiliği veya mekanizmada uygun çalışabilecekleri ile ilerleme dürtüsü hem toplam kaliteyi hem de toplum kalitesini düşürmüştür.

*     *      *

Sözlük mekanizma için 'Belli bir sonucu sağlayacak biçimde, karmaşık olarak düzenlenmiş organlar ya da parçalardan oluşan bütün.' der. Diyorum ki! Nefsani yaşama arzusu bizleri birer mekanizma parçalarına dönüştürdü. Hayatın gayesi kapital üretmeye indirgendi. Kapital üretmenin yegane yolu her şeyi 'değer' boyutundan çıkarıp 'katma değer' mertebesine düşürmekti. Bu nedenle savaşta ölen masum çocuk ABD için bir şey ifade etmez. Bu bağlamda üretmeyenle, kendisini sömürtmeyenle hesaplaşılır. Sistemden çıkartılıp yerine yenisi konulur. Bu yüzden sistem parçası olmak için değişmeyen atılır.

*     *      *

İşlerimize, günlük yaşantılarımıza ve de hayatlarımızın bütününe baktığımızda öznel bir etkimizin değil de nesnel getirilerimizin değeri üzerinden bir kurgunun olduğunu görürüz. Sene sonunda öğrencinin aldığı not bir sene boyunca öğrendiklerinden daha çok ön plandadır. Emekçi unutulmuş. Üretenin istekleri görülmemiştir. Kitabı yazmak değil satmak önemli olmuştur. Bilen değil ağzı laf yapan TV'de boyun yanında soy göstermiştir. Toplumun çoğunluğu kaybederken bugün bir medya kuruluşu sadece duygu ve düşünce manipülasyonları üzerinden büyük şehirlerin bile bütçelerini geçen rakamlarla işler yapmaya başlamıştır. Bu bağlamda; aslında sanallık, aslında ihtiyacım olanın kendime yine kendi paramla tekrar ve tekrar sunulması, aslında bir şekilde taraf olduğum düşüncenin bile durmadan-bitmeyecek gibi gözümün içine içine sokulması mekanik hesaplaşmanın geldiği boyutu bizlere göstermektedir.

*     *      *

Zıtların tek çareymiş gibi önümüze getirildiği zamanlardayız. Fox TV Atv'nin veya tersi, tesettür mini eteğin veya tersi; sanki birbirlerinin birer zehir-panzehir alternatifleriymiş gibi sunuluyor. Bu sunumda özellikle nefret dili kullanıyor ki insanlar düşünmek yerine duygusal davransın. Bugün neredeyse çoğu ülkenin bir birine düşman 'tarih anlatımları' vardır. Düşman kahramanları, düşman efsaneleri ve de düşman fikirleri vardır. Taraf olmak zorunda değiliz.İllaki birisini dinlemek zorunda değiliz. Eğer her iki düşüncede benim öznelliğimi kendi mekanik hesaplaşmaları içinde yok etmek ve beni sadece maddemle değerlendiriyorsa düşünen insanlar olarak biz de illaki bir yana dayanmak zorunda değiliz. Karşımızdakinin iyi insan olması veya iyi insan olma gayreti bile bir araya gelmek için yeterlidir. Bugün en büyük ve ayakta durmayı başaran Devletlerin veya kurumların veya ailelerin müşterek hisler paydasında birleştiğini görürüz. Aksine düşünceleri kutuplaştırılmış olanların ise bugün paramparça edildiğini tüm İslam alemi seyretmektedir.


*      *         * 



T.URGUR 


ANAHTAR GENÇLERİMİZDE

       Gençler, öğrencilerimiz, çocuklarımız şüphesiz hepimiz için en büyük değere sahip. Şehirlerimizi, sokaklarımızı, çarşılarımızı, okull...