30 Ocak 2019 Çarşamba

12 Y ÖZEL


Ey kendilerini ve gençliklerini - Allah rızası için- hem bu dünyanın helal saadetine hem de ahiretin ebedi mükâfatına hazırlayan güzel ahlaklı, her daim merhametli, sağlam iradeli gençlerimiz.

Fitnelerin kol gezdiği böyle bir zamanda sizleri dürüst ve çalışkan yetiştiren ailelerinize  müteşekkirim. Hepinizin başarısında soydan gelen yüksek seciyelerin payı önceliklidir. Allah onlardan razı olsun.

İyi ki! Sizleri okulumuz vesilesiyle tanıma fırsatı bulduk. Çünkü sizler bizlerin yaptığı işe parıldayan manalar, bitmeyecek hatıralar, hep anlatılacak güzel anlar kattınız.

Allah’ın izniyle sizleri yarın çok önemli mevkilerde gördüğümüzde sanki o işi(o işleri) bizler yapıyormuş gibi gurur duyacağız. Sevineceğiz. Övüneceğiz. Neden mi? Çünkü sizler 4 senedir verdiğiniz ve vermekte olduğunuz ve gelecekte de vereceğiniz mücadele ile, gayretler ile en yüksek sorumlulukları hak ettiğinizi gösterdiniz. Bu gayretlerinizde küçük menfaatleri, alkışlamaları, insani takdir ve teşekkürleri değil bizzat ve hususan Allah Rızasını gözettiniz. Ki… bu niyetiniz sizleri her zaman koruyacaktır inşallah.

Eğer bir an yorulursanız: Mustafa Kemal Atatürk ve milyonlarca ŞEHİDİMİZİN  bizlere emaneti olan Türkiye Cumhuriyetinden ve ay yıldızlı bayrağımızdan cesaret alın,

Eğer bir gün şaşırırsanız, karasız kalırsanız, imtihanlarla sabrınız sınanırsa; alemlere rahmet olarak gönderilmiş Yüce Peygamber Hazreti Muhammed'e (Sav) selam gönderiniz. Her selamı alacağına dair sözü vardır.

Ve her gün… ve her an… ve yaşadığınız müddetçe…. ve nefes aldığınız her dakika … Besmele ile işe başlayıp, Kuran ile hayatınızı ziynetlendiriniz.

Yaptığınız işte en iyisi olmadıkça daha yapılacak çok iş var demektir. Önümüzdeki yıllarda işimiz: hedefimiz için gündüz-gece planlı, tertipli, sabırlı, tedbirli, tevekküllü çalışmaktan başka bir şey değildir. Hani diyorsunuz ya... "keşke bir an önce bizim de işimiz olsa". Şu an hepinizin öğrencilik gibi çok özel bir işi var. Kendinize; işinizi ne kadar iyi yaptığınızı, işinizdeki veriminizi, işinizdeki kaliteyi sorunuz. Alacak olduğunuz cevaplar yarın hayatın size vereceği karşılıkların aynısıdır.  

Yarına değil, ‘o ana’ yoğunlaşın. Haftaya yapacağınız işlere değil, ‘o an’ yaptığınıza konsantre olun.  Allah emekleri zayi etmeyecek inşallah.

Son bir istek…  Biz öğretmenlerin sizleri çok sevdiğimizi, sonuçlarınız ne olursa olsun sizlere her daim çok güvendiğimizi, hepinizin bizim için evlatlarımız değerinde olduğunuzu  UNUTMAYINIZ!!! Allah sizlere uzun ömür, bereket, huzur ihsan etsin.  Allah sizden razı olsun. Dua edin çalışın, dua edin çalışın. Duayı geniş tutun. Herkes için isteyin. Bırakın da mükafatı Allah istediği gibi versin. Ondan gelen her şey başımız üstünedir. Sakin sakin yapın, acele etmeyin. Hayat; ona saygı duyan ve kıymetini bilen herkese yeter.

Pek kıymetli, çalışmalarına dua ile başlayan, neticesinde Allah'ın rızasından başka bir talebi olmayan talebelerimiz.

Bu dünyaya bir misafir olarak geldik ve bir gün asıl mekanımıza döneceğiz. Bu misafirlikteki vazifemiz O'nu tanımak, O'nun emirlerini yerine getirmek yasaklarından kaçınmaktır. İşin özü bundan ibarettir. 

İbadetlerimiz arasında yapmış olduğumuz her çalışma yine ibadet hükmüne geçmektedir. Okula gelirken attığımız adım, arkadaşımıza ısmarladığımız çay, çözdüğümüz test hep artı hanemize yazılmaktadır. 

Allah sizleri her iki cihanda muhafaza eylesin, hafta sonu girecek olduğunuz sınavlarda başarılar diliyorum. 

TURGAY URGUR






25 Ocak 2019 Cuma

düşünce

İnsan yaratıldığı toprağın üstünde gezer. Belki de çıplak ayakla bastığında hissettiği huzur(u) bundandır.

Turgay Urgur

Ülkem için fikrim var

23 Ocak 2019 Çarşamba

bayram 3


Arefe günü salıncağa bindim,
Gözlerim bir yere bir göğe değdi.
Korkularım suskun,
Gülüşlerim ürkekti.
Yaşasın yine çocuktum,
Yine çocuk olmuştum.
O gün hepimiz aynıydık,
Güldük, üşüdük,
Üşüdüğümüze bile güldük.
Karanlıktan başka saat yoktu,
Açtık ama açlık toktu.
Üç gün sonra ipler söküldü,
Çocukluğum diğer bayrama kaldı.
Kaç bayram daha ipler asılırdı ki?
Herhalde üç günlük dünya dedikleri buydu:
Çocukluğumu salıncakta bırakmaktı.

Ve o üç gün seni düşünmek,
Varlığın ve yokluğun arasında sallanan bir rüyaydı,
Korkularım suskun,
Gülüşlerim ürkekti.
 O gün de.. sen ve ben ayrıydık,
İkimizde üşüdük,
Saatten başka karanlık yoktu,
Diğer bayrama ne kaldı ben de bilmiyorum,
İplerin kaç bayram daha kurulacağı ise artık umurumda değildi,
Herhalde üç günlük dünya dedikleri buydu:
Çocukluğumu salıncakta,
Seni ise mazide bırakmaktı.

(bayramın kutlu olsun…. )


Ne olurdu ki?
Arefe günü bindiğin salıncağı ben sallasam,
Gözlerin bir yere bir göğe değse,
Korkuların susmasa,
Gülüşlerin ürkmese.
Büyüsek,
Beraber gülsek, beraber üşüsek.
Ne karanlık ne de saat umurumuzda olmasa,
Ve bir bayram arefesinde ipleri biz bağlasak,

Üç günlük dünyaya bir salıncak bıraksak. 

TURGAY URGUR (COTON SERİSİ......) 

15 Ocak 2019 Salı

VİP (kabir)



Benim kadar bir kapı,
Kendiliğinden bir yapı.
Ne sıcak ne de soğuk,
Günahım ve sevabım kadar boğuk.
İsyan gibi karanlık,
Duam kadar aydınlık.
Buluşma öncesi son hazırlık,
Ruhu biçimlendiren bir darlık,
Arkamda bıraktığım yalan varlık,
Son dersim gerçek yalnızlık.
Kimisine zindan,
Kimisine han,
Var mı varmayan?,
Haline yanmayan.
Evvelinde ki dünyalık laflar,
Oradan duyulmayan eyvahlar,
El uzatamayan dostlar,
Şüphesiz en sakin komşular.
Sanma ki! bu: bitiş,
Asıl mekâna gidiş.
Bu dünyadaki tek anlamlı iş,
Onu biliş.

6 Ocak 2019 Pazar

HAYATA DAİR (2)


Batıya hayranlık dinsizlik ve deizm gibi akımlara neden oldu. Maddi terakki hayatın ana unsuru gibi kabul edildi. Madde geçici olduğu için kıymetsizdir. Kıymetsize güvenmek hayal kırıklığıdır. Madde hayatın özü ve içeriği değildir lakin ilerlemeden, akıldan ve teknolojiden uzak kalmak da Müslümanlık değildir. Geri kalmışlığı sürekli dış nedenlere bağlamak insanı mesuliyetten kurtarmıyor. İnsan iman ile en yüksek mevkilere çıkar. İmanın gereği dünya hayatını bir düzen ve medeniyet üzerine inşa etmekle ilişkilidir.



İnsanın maddesi; ruhu ve ruhunun kıymeti ile değerlenir.

Ruh şuurlanınca Allah’a kul olduğunu anlar. Bu anlayış onun eylemlerini, söylemlerini ve düşüncelerini Rabbani bir rızaya bağlar. Böylece insan vakti, sağlığı ve varlığı kendisi ve çevresi için tekrar tasarlar. Tasarısından bir kulluk anlayışı ortaya çıkarır. Bu anlayış onu cennete layık olmaya yönlendirir. Artık o kişi yalan söylemez-söylemez, haram yemez-yiyemez, boş konuşmaz-konuşamaz. Kendisini insanlar ve insanlık için üretmeye adar. Bu üretimin faydasını ebedi hayatta mükafat için bile kurgulamaz. Belirttiğimiz gibi onun derdi Yaratanın Rızasıdır. Ütopyolar, büyük hayaller, en geniş projeler bu rızayı isimlendiremez.  

Bu şuurdan ayrılan insan ise değerini binden bire indirir. Maddesiyle belki de çok şey ifade eder lakin manası boştur. Maddeten ilerlemiş Batı, dünyayı yönettiğini sanan İsrail, yeni yetme Çin ve Doğu ülkeleri buna çok güzel örnektir. İnsanlık anlayışları ve dillerine doladıkları eşitlik-demokrasi gibi vitrinler sadece kendi menfaatleri ile ilişkilidir. Birliktelikleri kendilerini korumak içindir. Gelişmişlikleri sadece kendilerine fayda sağlar. Yaşamak için öldürmeyi mübah sayarlar. Bu  bağlamda; Batılının konuştuğu, yazdığı yalan bir özgürlüğün pazarlanma stratejisidir.

Mevzu: İmanın idrakidir. İman inanan insanı ışıklandırır. İman sayesinde insan kendi üstündeki Rabbani sırları görür. Kendisini gören insan kainatı da görmeye başlar. Bu görüş aynı zamanda geçmişe ve geleceğe de ışık tutar. Çünkü insan aynı zamanda geçmiş ve gelecek hakkında üzüntü ve endişelere girer. İman sayesinde insan endişe, kaygı ve de şüphelerinden arınır. Teslimiyet onu psikolojik olarak tam manasıyla güvende olmanın içine alır. Artık o insan rahattır. Ölümü anlar. Ölümün yok oluş olmadığını, ölümün Allah’ın daveti olduğunu, ölümün bir terhis olduğunu anlar. Zaten ölüm anlaşılmadan hayat hakkıyla yaşanılmaz. Ve ölümü de anlayan insan, yaşının ilerlemesiyle gençleşir. Ruhun ağırlıklarından kurtulur. Çünkü içinde yaşadığı güven ona her türlü ağırlığı atmasını söyler.

İnsan karar vermelidir. Maddiyatın altından ezilecek mi? Maneviyatın üstünde yükselecek mi? Yemek yerken bile irade sadece ağzımıza götürmekten ibaretken ve gerisine müdahale edemiyorken; düşüncenin kölesi olmak ne beyhude bir uğraştır. Hiç şüphesiz! En güzeli emaneti Sahibine satmaktır. Emaneti sahibine satmak ise en kolayıdır. 5 vakit namaz arasında O’nun Rızası için yorulmadan, şikâyet etmeden çalışmaktır. Vesselam……     


3 Ocak 2019 Perşembe

Felç 14


Ruh tacirleri yazar reçete,
Kimisi saklar sümüklü peçete,
Sanır ki ahirette poliçe,
Der ki hocası adeta Niçe.

Bulamazsın dindar ile dinsiz arasında fark,
Kadrolaşma iyi(?) niyyetli ark,
İçebilirsen gözü açık tark,
Haysiyet olunca gark,
Eskiden kolayı şimdi popüleri siyasi çark.

Turgay Urgur




tark: İçine deve bevlettiğinden dolayı pislenmiş olan yağmur suyu.

2 Ocak 2019 Çarşamba

GÜNAHA GİRMEK

Aldanmak,
Seninle her yalana kanmak,
Aşkı gerçek sanmak.

Aldanmak,
Hayallere tutunmak,
Durmadan umutlanmak

Aldanmak,
Maziye darılmak,
Yokluğa sarılmak.

Aldanmak,
Boşluğa bakakalmak,
Tek başına kalmak.

Aldanmak,
Her günaha girmek,
Gerçeği silmek,
Bir ileri bir geri gitmek,
Değerini bilmek,
Erimek,
Bitmek,
Her günaha girmek.

Aldanmak,
Geceleri kabuslarla sorgulanmak,
Acımasızca yargılanmak,
Sensizliğe mahkum olmak,
Ölümle kandırılmak.



Turgay URGUR





Vardım

kapına vardım,
bir ben vardım.

kapında kaldım,
yarım kaldım.

turgay urgur

ANAHTAR GENÇLERİMİZDE

       Gençler, öğrencilerimiz, çocuklarımız şüphesiz hepimiz için en büyük değere sahip. Şehirlerimizi, sokaklarımızı, çarşılarımızı, okull...