15 Eylül 2010 Çarşamba

17. mektup

Evladım, yavrucuğum.
Mutluluk ve hüzünleri aynı olgunluk ile karşılayabildiğin günler olacak inşaallah hayatında; yarınların dünden farklı olduğu zamanlar ve gece gündüz her daim gizli güzellikleri keşf edip ruhunda lezzetini hissedebildiğin Rabbin lütufları olacak. Rahmet kapıları ardına kadar açılacak, içine alacak seni. Son yolculuğundan önce adeta ebedi yaşacağın Rabbin huzurundaki saadetten, sana örnekleri sunulacak Allah'ın izniyle. Beden değil ruhun yönetecek seni, arzularınla değil sana verilenlerle yaşamayı öğreneceksin. Verilmeden istemeyecek, bekleyecek; beklerken usanmayacaksın. Bekleyeceksin kapının eşiğinde. Seni yaratan seni muhattap kabul etti, rızık verdi; hakkın yok ki şikayet edesin. Üzüldüğün günler olacak, seni zorlayan zamanlar sıkıntılar olacak. Kesinlikle insanlardan gelen sıkıntılara üzülmek yok. Sen ! benim evladım. Bil ki kulların sana yaptıklarına ne üzülmeye ne de ağlamaya geldin. Geçici, fani sorunlar senin içinde dert olamaz. Ağlayacaksan, üzüleceksen ebedi saadeti özleyişine üzül.

Bak! ne kazandı ? dünya malı isteyenler, bak ne kazandı herşeye gücünün yetebileceğini düşünenler. Ne kazandı, zamanın hızına erişemeyip, aldananlar. Yazık, çok yazık. Evladım, mirasım yok verebileceğim, emanetler var sadece bende. kıymetini çok bilemedim ama seni haberdar etmekboynumun borcu: Kur'an ve Sünnet-i Seniyye.

Turgay Urgur evladına yazdığı "yaşama dair isimli" 17. mektubunm 2. bölümü.

Turgay Urgur

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

ANAHTAR GENÇLERİMİZDE

       Gençler, öğrencilerimiz, çocuklarımız şüphesiz hepimiz için en büyük değere sahip. Şehirlerimizi, sokaklarımızı, çarşılarımızı, okull...