31 Aralık 2017 Pazar

Democracy vs İslam


‘İslam’a karşı demokrasi.’ Başlığım yarı İngilizce yarı Türkçe çünkü İngiliz’in, Amerika’nın, gavurun hakim olduğu bir dünyada Müslüman olmak ve İslami hayatı yaşamaya çalışmak zor bir imtihan. Yediğimiz içtiğimiz adamların tekelinde, onların onayı olmadan bir bankadan diğerine havale yapamıyoruz, onların ürettiklerini ve tükettiklerini alıyoruz. Ellerine bakıyoruz, onları izliyoruz. Onların bizim için çizdikleri sınırların içinde yaşıyoruz.  

Malumunuz nereye demokrasi getirmek isteseler; beraberinde ölümler geldi. Açlık geldi. Zulüm geldi.
Şu sıralarda tüm İslam ülkeleri uzun yıllardır dertli oldukları gaflet uykusundan uyanmak ile uyanmamak arasında gelgitler yaşıyor. Bu gelgitler esnasında demokrasi baronlarının İslam ülkelerini yoklamaları da tabi ki eksik olmuyor.

Bu yoklamaların en şiddetlilerini yaşadık ve yaşıyoruz……

Örneğin 15 Temmuz, Gezi olaylarından sonraki en sinsi yoklamalardan birisiydi. O gecenin sabahına kadar Abd ve Batı ülkemizin düşmesini bekledi. Adeta insanımızdaki inancı, vatan sevgisini, birlikteliği kontrol etti ve ummadığı bir sonuçla karşılaştı. Neden? Çünkü kendilerine kalenin içinin çoktan feth(ö) edildiği ispiyonlandı. Pe ki bu süreçte  Sayın Cumhurbaşkanımızın Türk Milletine çağrısı olmasaydı ne olurdu? 15 Temmuz gecesinde Sayın Cumhurbaşkanımız  eğer dost İslam ülkelerinde de diplomatik destek talep etseydi, büyük olasılıkla cevapsız kalmazdı lakin Osmanlı gibi bir geçmişi olan Türk’e bu ar gelirdi(gelebilirdi). Bizim bu direnişle tüm İslam ülkelerine örnek olmamız kaderin bize ayrı bir hediyesiydi. Evet Türkiye’de yaşanan 15 Temmuzdan sonra sadece Türkiye tarihindeki darbeler süreci kapanmamış aynı zamanda demokrasi pazarlayan batılı silah tüccarlarının İslam ülkelerini bu tür darbelerle yıldırma girişimlerinin de önüne geçilmiştir.

Uluslararası platformada veya alemde ya da aslında arenada; bunun ( Müslümanlara, Türklere, İslama karşı yapılanların) karşılığında Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde çok güçlü bir diplomatik atak yapılıyor. İslam ülkelerine olan ziyaretler, Kudüs olayındaki birliktelik ve Türkiye Cumhurbaşkanının bu ülkelerde sevgi ve umut ile karşılanması bu minvalde çok önemli. Yoksa ülkemizdeki gidişat yılmaz özdil’in yaşadığı haset travması veya Ahmet hakanın yazılarının basitliği pencerelerinden görüldüğü gibi değil, Allaha şükür. 20 yıl öncesine göre daha çok zenginiz, daha çok mutluyuz ve gelecekten umutluyuz.     

   

23 Aralık 2017 Cumartesi

KAHIR (5)



En güçlü hissettiğim anda,
Beklemediğim zamanda,
Vurdun beni.

Bir bayram sabahında,
Düğün arifesinde,
Dostlarla muhabbete,
Vurdun.

Hayata gülerken,
Ve hayat ilk defa yüzüme gülmüşken,
Umutluyken,
Mutluyken,
Vurdun.

Gençken,
Yorulmamış iken,
Gururlu iken, onurlu iken,
Dimdik ayakta iken,
Vurdun.  

Dertlere boyun eğmediğim,
Laflara kulak asmadığım,
Senden başkasına bakmadığım zamanda,
Vurdun.

Yanarım,
Sana olan inancıma yanarım,
En çok güvendiğim zamanda vurdun

turgay urgur

17 Aralık 2017 Pazar

MEZAT

Değerimi en iyi sen bilirsin,
Beni sen sat.

Ruhumda emeğin var,
Bu antikayı ucuza bırakma,
Yabana atma,
Zengin birisine sen sat.

Bir ömür kullandın,
Elinden iyi çıkar,
Alla, pulla, kınala,
Bu yıkığı sen sat.

‘Her türlü kullanılır.’ de,
‘Alıcısını üzmez.’ de,
‘Beni hep mutlu etti.’ de,
Bu köleyi sen sat.   

Hatıram var deme,
Dayanamam, kıyamam deme,
Bu maziyi sen sat.

Madem ki! Bir ömür kullanıp da,
Bağlanmamayı başardın,
Oyunun en güzelini oynadın,
Çaktırmadın, belli etmedin,
Kimseye bildirmedin,
Sıfır zararla çıktın,
Neşesini sürüp, kahrını bana bıraktın,
En iyi sen satarsın,
En iyi sen satarsın,
Hiç şüphesiz sen satarsın,

Bu aşkı sen sat. 

ANAHTAR GENÇLERİMİZDE

       Gençler, öğrencilerimiz, çocuklarımız şüphesiz hepimiz için en büyük değere sahip. Şehirlerimizi, sokaklarımızı, çarşılarımızı, okull...