27 Mayıs 2014 Salı

Ekrem Bey komedyası


Son Ekrem Bey komedyasını zamanınız olursa okuyun. 1-2 yıl önce bu gazetenin en büyük avantajının abonelerinin gazeteyi okumamasıdır demiştim. Bir arkadaşım benim adıma epey bir tweetlemişti. Nedeni çok basit. Çünkü gazetenin yazarları öncelikle Türk insanının duyarlılığından uzaktırlar.
Neler yazmadılar ki ! Teröriste gerilla dediler. 30 gün boyunca İslamcılığın bittiğini yazdılar. Hükümete tarih kestiler. Kredi kartının fetvasını verdiler. Dağa çıkmayı masumlaştırdılar.
Son komedya ise “Çadır Devleti” isimli yazısı: Güya içinden geçenleri bir arkadaşına söyletmiş ve arkadaşı demiş ki: Türkiye’de işler iyiye gitmiyor(muş). Seçim kazanmak falan iş değişmiş. “Germeyin artık.” Diye de eklemiş. Hükümetin hem işlerini anlatmış hem de ara ara sızlanmış ve kendince tespitlerde bulunmuş.
17 Aralık’tan önce olsaydı yazsına daha çok zaman ayırırdım.  Ama değmez. Gazetedeki yazıları bile kutsayanlar ve yaşadıklarından ders çıkarmayı bilmeyenler için hiç değmez.
·                   *             *    
Milli iradeyi hiçe sayanlar.
Bazı soruların cevaplarını bulamazsınız. Çünkü cevaplar sistemin sahiplerini rahatsız eder. Aşağıda bu cevapsız sorulardan birkaç tanesini sizlerle paylaşacağım.

1.     Yıllarca sağ partilerden, sağcı ve muhafazakâr kesimlerden faydalanmış olanlar nasıl oldu da kendilerine destekleyen bu insanlara karşı nankörlük ettiler?
2.      Yabancılara, inanmayanlara ve gerektiğinde (kendilerince gerektiğinde) din düşmanlarına karşı hoşgörülü olan bu arkadaşlar neden kendilerini maddi ve manevi kollayan insanları arkasından vurdular? Bu insanlara karşı sözlü ve yazılı saldırıyorlar?
3.     Milli İradeyi hiçe sayarak kendi bildiklerini inadına okudular? Halen daha okuyorlar?
4.     Bir zamanlar siyasete uzak duruyor gözüküp de neden bu kadar siyasetle uğraşıyorlar ve ülke siyasetini manipüle ediyorlar?
5.     Önce usul usul ilerleyip sonrasında ise geliştikçe değişiyorlar?
6.     Öz eleştiri özellikleri neden yok?
7.     Her davranışlarını neden kutsama gereği hissediyorlar ve dini referansları işlerine geldiği gibi kullanıyorlar?
8.     Son yıllardaki sosyal hayattaki inanç özgürlüğü konusundaki serbestlikleri neden görmezden geliyorlar?
9.     Birçok İslam alimine kötülük yapmış, dinin yaşanmasına engel olmuş kişilere yeşil ışık yakıyorlar? Onlara şirin görünmeye çalışıyorlar?
10. Kendi yayın organlarını okumadan neden yüceltiyorlar?
Bu soruların cevaplarını bulmak çok zor.  Cevaplarının bulunmasını istemiyorlar, bu soruların konuşulması bile onlar için başlı başına büyük bir sıkıntı kaynağı.


20 Mayıs 2014 Salı

Milli iradeyi hiçe sayanlar.

Bazı soruların cevaplarını bulamazsınız. Çünkü cevaplar sistemin sahiplerini rahatsız eder. Aşağıda bu cevapsız sorulardan birkaç tanesini sizlerle paylaşacağım.

1.     Yıllarca sağ partilerden, sağcı ve muhafazakâr kesimlerden faydalanmış olanlar nasıl oldu da kendilerine destekleyen bu insanlara karşı nankörlük ettiler?
2.      Yabancılara, inanmayanlara ve gerektiğinde (kendilerince gerektiğinde) din düşmanlarına karşı hoşgörülü olan bu arkadaşlar neden kendilerini maddi ve manevi kollayan insanları arkasından vurdular? Bu insanlara karşı sözlü ve yazılı saldırıyorlar?
3.     Milli İradeyi hiçe sayarak kendi bildiklerini inadına okudular? Halen daha okuyorlar?
4.     Bir zamanlar siyasete uzak duruyor gözüküp de neden bu kadar siyasetle uğraşıyorlar ve ülke siyasetini manipüle ediyorlar?
5.     Önce usul usul ilerleyip sonrasında ise geliştikçe değişiyorlar?
6.     Öz eleştiri özellikleri neden yok?
7.     Her davranışlarını neden kutsama gereği hissediyorlar ve dini referansları işlerine geldiği gibi kullanıyorlar?
8.     Son yıllardaki sosyal hayattaki inanç özgürlüğü konusundaki serbestlikleri neden görmezden geliyorlar?
9.     Birçok İslam alimine kötülük yapmış, dinin yaşanmasına engel olmuş kişilere yeşil ışık yakıyorlar? Onlara şirin görünmeye çalışıyorlar?
1. Kendi yayın organlarını okumadan neden yüceltiyorlar?

Bu soruların cevaplarını bulmak çok zor.  Cevaplarının bulunmasını istemiyorlar, bu soruların konuşulması bile onlar için başlı başına büyük bir sıkıntı kaynağı.

Turgay Urgur

14 Mayıs 2014 Çarşamba

SOMA ANISINA

SOMA ANISINA / TURGAY URGUR
Ölüm zordur. Dünya kurulduğundan bu yana şairler, yazarlar, düşünürler ve tüm insanlar hep hayatı anlatmaya çalıştılar. Çünkü ölümü anlatmak zordu. Hem zor hem de korkutucuydu. Her şeyden önemlisi de kimse ne olduğunu bilmiyordu. İnsan ölüm’ü hep başkalarında gördü. Çoğu zaman yakınlarının ölümü onu üzdü, düşündürdü ama kendisinin ölümü tarif edilemezdi. Kimse kendi ölümünü düşünmek bile istemedi. Aklımızın bir köşesine geldiğinde ise sımsıkı ve daha sıkı hayata sarılmayı tercih ettik. Aniden ve hiç beklemedik bir anda gelişi ise belki de en güzel ölümlerdendi. Çünkü böylece düşünmeye ve üzülmeye fırsatımız olmuyordu. Lakin şunu söylemek zor değildi: AYDINLIKTA ÖLMEK BİR NEBZE KOLAYDI.

Peki ya… Biraz sonra… ZİFİRİ VE KABİR KARANLIĞINDA öleceğini bilmek nasıl bir şeydir ki? Çaren olmadığını, geri dönüşün olmadığını ve geride bile bile, hisse de hisse de birilerini bırakmak nasıl bir şeydir?

Ölümün kendisi gibi bu da tarifsizdir. Kelimeler bunu anlatmaz. Anlatamaz. Kömür karasının siyaha boyadığı yüzler, eller, tüm beden … ve canlı ya da cansız kan çanağı olmuş, ağladığı belli gözler bunu anlatamaz.  Ölmeden diri diri girilen tünellerden, dehlizlerden ve toprağın metrelerce altından gelen son çığlıklar bunu anlatamaz. Günler, belki de aylar sonra başında feneriyle en son nereye baktığı ve neyi düşündüğü bilinmeyen SESSİZ İŞÇİLER bunu anlatamaz. Yeryüzünde yüzsüz yaşayanlar, hayatlarını ölümün avuçlarında kazananlarının ne hissettiğini asla anlatamaz. Bir zamanlar umut, alın teri ve helal rızık için madene vurulan her bir çekiç; son bir hatıra olarak size verilse de ‘insanın kendi mezarını kazışının ne olduğunu’ anlatamaz.   

Bu gün 13 Mayıs 2014. Soma’da 200’den fazla işçimiz ALLAH’IN RAHMETİNE KAVUŞTU. DİLERİM YÜCE YARATICI KABİRLERİNİ AYDINLIK YAPAR VE AİLELERİNE SABIR VERİR. ALLAH YÜCEDİR. HEPİMİZE MERHAMET ETSİN. SON NEFESTE İMANLI VE HUZURLU ÖLÜMLER VERSİN.


TURGAY URGUR  

13 Mayıs 2014 Salı

Teşekkürler


Feyzioğlu gibi adamlar böyle konuşmalara devam ettiği ve ardından CHP bunlardan siyasal kazanç umduğu sürece, AK parti elini kolunu sallaya sallaya siyaset yapar. Seçmenin de gönlü ve kafası rahat olur, tercih yapmakta zorlanmaz. İşin özünde çaresizlik ve umutsuzluk var.  5 değil 15, 25, 35 sene geçse bile iktidar olamayacağını muhalefet anlamış durumda gözüküyor. Muhalefetin seçim sonuçlarından çıkardıkları en gerçekçi sonuç budur.
·           *     * 
Zaman muhabirlerinin, Danimarka dış işleri bakanının yanında Davutoğlu’na hakaret içeren ve Türkiye’yi zora sokmaya çalıştığı gibi soruları devam ettiği sürece insanlarımız gerçek dostlarını ve düşmanlarını daha çabuk anlar. Daha da iyi kenetlenirler. Bu tür nankörlüklerin ve vefasızlıkların devamını bekliyoruz. Böylece herkes hak ettiği yeri daha kolay bulacak.

Turgay Urgur

hayat

Gülmek, konuşmak, hayal kurmak, uyumak ve bunlar gibi yapabileceğimiz birçok şey mutluluğun kendisidir. Zor değildir, uzak değildir, imkânsız değildir. İstemek ve istediğimizi yapmak kadar kolaydır. 
·          *    * 
Göründüğümüz gibi olmak zordur ama olduğumuz gibi görünebiliriz. En iyi dost içimizdedir, en iyi eleştirmen, en iyi hâkim hep içimizdedir. Kısacası en iyisini bilen hep içimizdedir.  Dışımızdakiler ölmüş olsa bile içimizdekini kesinlikle yaşatalım.

t.urgur

·          *     *

8 Mayıs 2014 Perşembe

Çuvaldız 1

ÇUVALDIZ 1 / Turgay Urgur

Susmak ve görmemek keşke sorunları yok etseydi. Hatalar kendiliğinden düzeliverseydi. Lakin toplumu ve insanı ilgilendiren her konuda birilerinin risk alıp, farklı olup, her tür bedel için kendilerini hazırlayıp konuşması ve yazması gerekiyor. Birileri kırılır, tercih edilmem, yadırganırım kaygılarından sıyrılıp hak ve hakikat adına doğruları söylemesi gerekiyor. Bu vicdanları rahatsız eden, tansiyonları yükselten, kurulu düzeni dürten bir şeydir. İşte bunu yapan insanlara toplumda aydın denir. Bu kişilerin kim olduğu, ne giydikleri ve nasıl yaşadıkları önemli değildir. Önemli olan ne söyledikleridir.

Selam ile,

6 Mayıs 2014 Salı

Hasbihal 17

Meczup bireyselliklerin ruhumuzu kemirdiği bu stres çağında aramızdaki dayanışma ve fikri mülahazaları yeniden filizlendirecek hiç tükenmeyen manevi çarelere hepimizin ihtiyacı var. Ön yargısız ve ön yergisiz olarak bir birimizi dinlemeliyiz. Aydınlanmayı ve ferahlamayı uzaklardan gelecek tılsımlarda değil bizden olanlarda aramalıyız. İhtiyacımız olan ne reform ne de değişimdir. Asıl yapmamız gereken öze dönüştür. Yoksa toplumun her kesimini saran beyin tutulması ve ruhsal felç devam edecektir.
·            *     *  
Ruhun tesellisi hiçbir zaman süslü kelimeler, şaşaalı mekânlar, lüks ve sefahat olmadı. Huzurluyum diyenler hep bambaşka hülyaların peşinden gidenler oldu. ‘O’ hülyalarının ardından çocukça koştular. Ne yoruldular ne de heyecanlarını yitirdiler. Kimileri buna ‘aşk’ dedi.
·                  *        *
Yağmursuzluktan dolayı felaket senaryolarının dimağları zorladığı geçen haftalardan sonra bu hafta gelen rahmet tek (ve şüphesiz) kelimeyle İlahi İhsandır. Ey biz! ne kadar da aceleciyiz?   
·              *     *
Sevdiklerimize manevi hediyeler verelim. Dua gibi, iyi söz gibi, teselli gibi, muhabbet gibi.
·             *        *

Turgay Urgur

2 Mayıs 2014 Cuma

1 Mayıs

1        Mayıs
İşçi sendikalarına üye olan işçi sayısı %6,9 civarında. Bu yüzdenin birçoğu da Taksim vandallığına karşıdır. Çünkü gerçek emekçiler, 80 öncesi söylemlerle ve eylemlerle hak aranmayacağını gayet iyi biliyor. Sendikacılığın 1 Mayıs’tan ibaret olmadığının da farkındalar. Mercedes binen sendika başkanının kendisini temsil etmediğini düşünüyor. Gezi ve 1 Mayıs bahaneleriyle yapılmak istenilen provokasyonların artık 'geçmediği' ve kabul görmediği 30 Martta anlaşıldı lakin halen daha ikna olmamışlar için  önümüzde bir de Cumhurbaşkanlığı seçimi var. Olmadı ondan sonra tekrar genel seçimler var.
·           *     *  
Başkasına yardım edecek gücü olmadığı halde öyle görünüp yardakçılık edenlere ‘Havan dövücünün hınk deyicisi’ denir. Polisimizi, esnafımızı, Milli kaynaklarımızı hiçe sayıp da korsan siyasete soyunan güncel hınk deyiciler deyimimizi yine bize hatırlattılar. 1 Mayıs için polisimizi ve Devletimizi suçlayıcı cümleleri tercih ettiler. Kendilerine teşekkür ediyoruz. Bknz: Zaman sayfaları.     
·            *     *
Türk, Kürt, Ermeni fark etmez; bir vatandaşın acısını paylaşmak insani olandır.

·             *   *  

ANAHTAR GENÇLERİMİZDE

       Gençler, öğrencilerimiz, çocuklarımız şüphesiz hepimiz için en büyük değere sahip. Şehirlerimizi, sokaklarımızı, çarşılarımızı, okull...