18 Ağustos 2023 Cuma

GERÇEĞE DÖNÜN 1

 Bizi geliştiren hayattaki tecrübeler ve yaşadıklarımız değil yaşadıklarımıza karşı aldığımız tavır ve tutumdur.

Yaşadıklarımıza ilk tepkimizdir, ilk sözlerimizdir. Sorun anında, sıkıntı anında ilk düşündüklerimizdir.
Evet… bizi iyileştiren, bizi iyi insan yapan felaket anındaki ‘duruşumuzdur.’
Sabırdır.
Yüreğimize ve düşüncelerimize olan hakimiyettir.
Metanettir.
İnsanın başına bir dert geldiğinde ister istemez hem dışına hem de içine karşı bir savaş açar. Etrafını suçladığı gibi kendisini de suçlar.
Oysa ‘sabrın’ asıl gösterilmesi gerektiği an ‘tam da’ ilk toslamanın olduğu zamandır.
Başlangıçta da belirtildiği gibi bizi geliştirecek olan tecrübeler/sorunlar yığını değil o sorun zamanlarında sahip olduğumuz ‘insani’ duruştur.

Vedaların GÜCÜ

 

Söylenmeyenleri söyletir,
Hiç ağlamam diyenleri ağlatır,
Dargınları barıştırır,
Helali ve helalliği hatırlatır,
Emek varsa gururlandırır,
Yoksa sıradanlaştırır,
Çoğu zaman susturur,
Ara ara güldürür,
Pek sık düşündürür,
Elleri ayakları dolandırır,
Kini, nefreti anlamsızlaştırır,
Gözleri ve yüzleri kaçırtır,
Kimilerini şaşırtır,
Kimsesizleri iyice kimsesizleştirir,
Pişmanlıkları pekiştirir,
Özlemleri depreştirir,
Burunları sızlatır,
Kulakları çınlatır,
Dudakları burkar,
Boyunları eğer,
Dizlerin bağını çözer,
Omuzlara çöker,
Mazinin sırlarını söker,
Bazen belleri bile büker,
En zoru da insanın yüreğine oturur.
VEDALAR çok güçlüdür.
Her veda için vedalaşmak nasip olmaz,
Her giden geri gelmez,
Sanki insan bunları bilmez,
Nice acıları gizler,
Ama bazı vedaların acısı gizlenmez.
Yolcuyuz,
Yolcu vedalara alışıktır.
Vuslata aşıktır.
Yolcu unutmaz!
Her şey gibi vedaları da anlamlandıran inançtır.
Yolcu unutmaz!
Marifet önce veya sonra gitmek değildir,
Özlemle ayrılanları özlemle beklemektir,
‘O’ sancağı bulmak,
‘O’ kervana katılmaktır,
Rasüle seslenip:
‘Mahçup ve eksik ben geldim Ey Sevgili!! ♥️♥️♥️🌹🌹🌹’ demektir.
Vedalar güçlüdür,
Aşk gibi veda da insana özeldir,
Aşk ile sarmalanmış,
Kucak kucak sarılmış,
Her veda vuslata yakindir.
Allah’a giderken “Allah’a ısmarlamak” ve “Allah’a emanet etmek” hiç şüphesiz en erdemli şuurdur.
Aşk şuurun kucağında,
Veda emanetin bağrında,
İnsan yolun sonunda,
Hak yüreğimizde,
Hak yüreğimizde,
Hak yüreğimizde,
Geldik kapına.
Aç! Ya RAB!
Hürmetin kapısını,
İbadetin kapısını,
İdrakin kapısını,
İnsanlığın kapısını,
Aç! Ya RAB!
Yol uzun,
Vedaya hazırlanmak gerek.

Henüz zaman varken veda et sevdiklerine,
Söylemek istediğin ne varsa söyle!
Duvardaki resimlerine,
Masandaki kitaplara,
Garajdaki arabana,
Eşinin, dostunun, çocuğunun gözüne doya doya bak!
Onlara birer emanet bırak,
Unutmayacakları bir iki söz söyle,
‘Ben yolcuyum.’ de.

Üzülmesinler diye dik dur,
Hatta bir kaç güzel anıdan bahset,
Aman! Kendini salma!
Çünkü illa ki bir gidiş var,
Kaçış(ın) yok!
Edebinle, hürmetinle, saygınla git.
Geçmişin hatalar ile dolu olabilir,
Muhakkak gidişine herkes üzülmeyecek,
Sevinenler de olacak elbet,
Lakin sen hatalarını da, sevaplarını da yanına al!
Ve yola öyle çık!
Ha bir de şunu unutma!
Senin için çok değerli olan bu vedan herkes için aynı değerde olmayacak.
Yani gelişin gibi gidişin,
Gidişin gibi dirilişin hep yalnız hep yalnız olacak!

Hazır mısın? Diye sormuyorlar,
Onun için mümkün mertebe her an tetikte ol!
İnan ki her hangi bir sırası yok,
Sırayı veya kaideyi belirleyen bir güç insanda yok.

Yolcu unutma!
VEDALAR GÜÇLÜDÜR.
Sen sen ol! Bu dünyada yolcu kadar eğlen.
Yanında götüremeceğin şeylere gözünü daldırma,
Zaten yeteri kadar yükün olacak,
El alemin sözüne aldırma,
Deli divane gibi bir mala bir makama saldırma!

Durum bundan ibaret…
‘Hakkını helal et!’



Turgay URGUR

İlginçtir…


Dıştan gelen bir insana yardım etme heyecanımız içimizdekiler için geçerli değildir.
Özgürlüğü savunmak ile özgürlüğü yaşamak birbiriyle pek anlaşamaz. Çok sıkı savunduğumuz özgürlüğü bir türlü yaşayamayız.
İnsanları kandırmaya kendimizden başlarız. Ve ilginçtir, başarırız.
Yapmadıklarımızı söylemeği severiz. Yaptıklarımızı ise gizlemeyi tercih ederiz.
Gerçek hayattaki rol kabiliyetimiz sahnede kayboluverir.
Bölünmeyi değil bölmeyi, toplamayı değil çıkarmayı, tüme varmayı değil tümden gelmeyi, klasik soru ve cevapları değil şıklılarını, coğrafyayı değil tarihi severiz. Felsefeden korkar ama ilahiyata da emek ve zaman vermeyiz.
Farklılık bazen zenginlik, çoğu zaman fakirliktir.
Para varlığında beş para etmez.
Düşündüklerimizi söylemez, söylediklerimizi düşünmeyiz.
Başkasının şeyhi, kendimizin müridi oluruz, olmak isteriz.
İlginçtir. Zamandan şikayet eder ama başımız sıkışınca ya da sorunları halledemeyince / çözemeyince her şeyi zamana bırakırız.
İlginçtir. Kendimizi illaki bir düşünceye, akıma, gruba ve benzerlerine bağlamak isteriz.
İlginçtir. ‘Eleştiri’ en kolay yaptığımız işlerdendir ama aynı ‘kolaylığı’ eleştirildiğimizde işletmeyiz.
Ve yine ilginçtir. İşler zora girince kaldığımız yerden değil de ‘sıfırdan’ başlamak gibi bir söylemi geliştiririz.
Ve çok ilginçtir. Sormayı/ sorarak bulmayı değil deneye deneye öğrenmeyi marifet biliriz.
İlginçtir. Suçlu ararız. Bulamazsak ‘neden’ ararız. Onu da bulamazsak kendimizi suçlarız. Onu da yapamazsak, o da bizi kesmezse başımıza gelenleri ‘hikmete’ bağlarız. Oysa aslında istişare gibi çok kolay bir tavsiye vardır.
İlginç midir? Bilmiyorum. Her geçen gün; dostluklardan, güvenden, vefadan, şuurdan, iyi niyetten bir şeyler eksiltiyor. Ve biz insanlar halâ bir şeylerin kendi kendine düzelmesini, değişmesini bekliyoruz.
Turgay URGUR

ÖLÜMÜ HATIRLATIYOR

 


Gecenin derindeki tenhası,

Sözün usul usul kaybolması,
Yıldızların metaneti ve ciddiyeti,
Zamanın şeriksiz hakimiyeti,
Rüzgarın bana verdiği avans,
Nefesin hediyesi son şans,
Göz kapaklarımın teslim oluşu,
Ruhumun acil çıkışı buluşu,
Odam dolusu boş anılar,
‘Bir gün’ bildiğim hiç yıllar,
Zorla götürülen çaresizliğim,
İfşa olmuş korkularım,
Aynalara dönüşmüş günahlarım,
Üstüne viraneler kurulmuş sevaplarım,
Seninle yaşanmamış olan her şey,
Benimle gömülecek her bir şey,
ÖLÜMÜ HATIRLATIYOR.
Ve gözlerin,
Ve ela gözlerin,
Ve bana bakan ela gözlerin,
Ve bana geçmişle bakan ela gözlerin,
Ölümü hatırlatıyor.
Avutuyor,
Ne de güzel avutuyor.
Hayat bitmek üzereyken,
Hayal hapını alıp alıp uyuyakalmak,
Çok güzel avutuyor.
Lakin uyanınca…
Güneş bile artık BANA ÖLÜMÜ HATIRLATIYOR.
Acıma lütfen!
Lütfen acıma!
O bakışlar BANA SADECE ÖLÜMÜ HATIRLATIYOR.
Hapım nerede?
Hayal hapım nerede?
TURGAY URGUR

ANAHTAR GENÇLERİMİZDE

       Gençler, öğrencilerimiz, çocuklarımız şüphesiz hepimiz için en büyük değere sahip. Şehirlerimizi, sokaklarımızı, çarşılarımızı, okull...