21 Ağustos 2010 Cumartesi

Kollektif Şuur

Kollektif Şuur 1 / Turgay Urgur

Çok zaman önce yazmış olduğum bu yazıyı ara ara okurum. "Kollektif şuur" kendimin ürettiği ve tanımlamaya çalıştığı sosyal bir  terimdir. Kollektif şuur bilincinin; siyaset, ticaret, eğitim, aile yaşantısı gibi toplumun farklı alanlarında çok harika uygulama imkanlarının olabileceğini düşünüyorum.


Kollektif şuur; birlikte, koordineli olarak belirli bir hedef doğrultusunda çalışma kabiliyetidir. Birlikte çalışma düşüncesinin insanların hayatına aktif olarak girmesi de diyebiliriz. Birlikte, toplu halde bir şeyi anlama, tanıma ve kavrama gücünün oluşmasıdır. Şuur, başka bir deyimle kendi varlığından haberdar olmaktır. Kollektif olabilmek, paylaşılan ortak avantajlar için insanların bir araya gelebilmesidir. İki kelimenin birleşimini kollektif şuur olarak tanımlayabiliriz.


Eksikliğini hissettiğimiz ve ne yazık ki uzak olduğumuz bir mefhumdur. İnsanlar bir birlerinden ayrı hareket ederlerse ve herkesin kendi doğrusu olursa; herkesin kendi doğrusu zenginlikten ziyade çatışma ve ayrımlar doğurur. Sonucunda ise zaman kaybı, bilgi üretiminin yoksunluğu, tükenen maddi-manevi kaynaklar vardır. Bunların sonucun da ise; öncesinde dinleyen ve izleyen, zamanla bunlardan da sıkılan; birlikte hareket edemediği için kendi başına kalan, yalnızlaşan bireyler oluşur. Zamanla insanların içine yerleşen ‘ben’ düşüncesi, nihayetinde kaçınılmaz sonuçlar doğurur. Örnekleri ve sonuçları etrafımızda herkesin gözleri önünde durmaktadır.

Kollektif şuurun kazanılması için öncelikle bir birimize zaman ayırmalıyız. Başlangıç gayet basitdir. Dinlemek için zaman, konuşmak için zaman ve hepsinin genel bir sonucunun değerlendirmesini yapmak ve uygulamaya koymak için zaman gerekir.  Bir saat, iki saat ve on saat gibi herkesin bildiği zamanı kasdediyorum. Ne kadar gerekiyorsa, o kadar zamana ihtiyacımız var. İnsanların bir birinden öğreneceği çok şey var ve bu en kısa verimli yoldur. Bu, basit birkaç uygulama ile kazanabileceğimiz toplumsal bir yetenekdir ama öncesinde belirttiğim gibi kollektif şuura pek de alışık değiliz. Çünkü bizler birbirimizi dinlerken bile yeteri kadar samimi değiliz. Sadece dinler gibi gözüküyoruz, lakin kafamızda biraz sonra anlatmayı düşündüklerimizin programını yapıyoruz. Çözüm yine paragrafın başında duruyor; bir birimize zaman ayırmalıyız.


Kollektif şuur, kendisini aynı zamanda değişim ile tazeler. Etrafımızdaki her şeyin değişim içinde olduğunu gördüğümüz yaşantılarımızda, durağan kalmak bizleri ister istemez düşünce bazında bireyselleşmelere iter. Buradaki düşünce bireyselleşmesi özgürlük karşıtlığı anlamında değil birlikte hareket edebilme düşüncesinin oluşmaması demektir. Birey her daim yenilenmeli, yenilenmenin nasıl olacağı herkesin malumudur. Okumak, araştırmak vb yöntemler yenilenmek için yeterlidir. Tabi bu arada gözden kaçırdığımız diğer bir unsur ‘özeleştiri’dir. Kollektif şuur içerisinde yer alacak birey mutlaka özeleştiri yapma kabiliyetine sahip olmalı. Doğru bildiği yanlışları, yanlış bildiği doğruları gözden geçirmelidir. Bunların ışığında değişim uygulanabilir olmalıdır. Kişi olumlu değişimleri hayatına yansıtmalı ve bunlar üzerinde ısrarcı olmalı. (devam edecek)



Turgay Urgur



13 font yazılması tavsiye edilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

ANAHTAR GENÇLERİMİZDE

       Gençler, öğrencilerimiz, çocuklarımız şüphesiz hepimiz için en büyük değere sahip. Şehirlerimizi, sokaklarımızı, çarşılarımızı, okull...