Geriye dönüp baktığımda seninle gezemediğim günler, her
dakikasını doya doya yaşayamadığım saatler karşıma dikilip her bir pişmanlığı
en ince ayrıntısına kadar yüzüme vuruyor. Hiç unutamıyorum ve hiçbir şey
teselli etmiyor. İçimi sızlatan yaşlanmak ve ölüm değil, içimi kanatan
yaşamadığım geçmiş. Bazen bu öyle bir ıstırap oluyor ki ara ara uyumak
acılarımı hafifletiyor. Ama her uyanışımda hayalin karşıma bir başka çıkıyor.
İşte bu yüzden bir çocuk gibi hıçkırıklarla, çığlıklarla uyanıyorum. Kendi
sesim adeta beni boğuyor, nefes alamıyor ve gözyaşları içinde kahroluyorum. Bu
acıyla yaşamak çok zor lakin elimden bir şey gelmeyeceği için çaresiz
katlanıyorum. Sırtımdan beynime çıkan ağrılar dizlerimin bağını çözünceye kadar
devam ediyor. Acının en son hallerinde ellerim titriyor ve soğuk terler vücudumdan
boşalınca artık bedenim ruhumu taşıyamaz oluyor, nihayet bayılıyorum.
Biliyorum son ana kadar bu işkence devam edecek. Azalmayacak
ama sadece ruhum acıyı kabulleneceği için çığlıklar ve gözyaşları içimde
kendilerine yer edinecekler. Biliyorum zaman geri gelmeyecek, yaptıklarımız yok
olmayacak. Biliyorum sen benim hayatımın içinde olmayacaksın.
Ama biliyor musun? Bana bir şans daha verilseydi ve ben seni
tanıdığım o ilk günü yeniden yaşasaydım, o heyecanı yüreğimde hissetseydim bu
gün hayat benim için gerçek olurdu.