27 Ağustos 2010 Cuma

YENİDEN DOĞMAK 2

YENİDEN DOĞMAK 2




O’nu tanıdığım kadar özgürüm. İnsan O’nu tanımadığı zamanlar egosunun, maddi yaşantısının, geçici istek ve arzularının, sonsuzluğu aramayan bir yaşam sürecinin esiri oluyor. Peşinden koştuğu değerler ona bir noktaya kadar eşlik ediyor. Düşüncelerinde ve hissiyatında var olan sonsuzluk arayışı bu esiri olduklarının o kadar etkisinde kalıyor ki çoğu zaman kendisinin bile gerçek mahiyetini anlamaktan fersah fersah uzak kalıyor. Tanıyamıyor kendisini. Zorluklar her seferinde başka bir ‘ben’ meydana getiriyor onun için. Bazen yaşamakta olduğu en küçük, en kıymetsiz çekişmeler bile hayatının yönlenmesinde etkin oluyor ve bu değersiz mücadelenin kurbanı oluyor. O’nu tanımaya başladığı günden itibaren ise öncelikle kendisinin ve daha sonra çevresinin farkına varabiliyor. Nereden geldim?, işim nedir? Nereye gidiyorum? sorularının kendisi için ne kadar öncelikli olduğunu ve cevaplarının mutlaka bulunması gerektiğini kavrıyor. Her geçen gün kendi varlığını biraz daha iyi tanımaya başlıyor; tanıdıkça beklentileri, çevresi, ailesi onun için farklı bir anlama bürünüyor. Tüm kainatın kendisi için var edildiğini düşündüğü zamanlar bile oluyor. Adeta her sabah güneş onun için doğuyor, ağaçlar onun için var, yağmur sadece onun için yağıyor, annesi- babası-kardeşleri, komşusu kısaca bildikleri ve bilmedikleri yani her şey ona hizmet ediyor. Sevgi sunuyor.



Bir taraftan ruh dünyasını etkileyen en basit olay karşısında bile acizleşen insan, diğer tarafta ise olumlu ve olumsuz olaylar perdelerinin arkasındaki Hakikatın farkında olan yada olmaya çalışan insan.



Yeniden doğmak mümkün değil ama kendisinin farkına varabilmek mümkün.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

ANAHTAR GENÇLERİMİZDE

       Gençler, öğrencilerimiz, çocuklarımız şüphesiz hepimiz için en büyük değere sahip. Şehirlerimizi, sokaklarımızı, çarşılarımızı, okull...