24 Ağustos 2010 Salı

Bu kuyu tek kişilik mi?

Yusuf’un kuyusundan dem vuran bir vicdan, siyasetin çamurlu yollarında neyler. Bu nasıl bir çelişki, ne tür bir gaflettir. Dr. Halil ed- Duveyhi’nin ifadeleriyle kendisini ortada, arada yer bulamayan; ya alemin üstünde yada kabirde yer arayan insanın; bu zamanın gözü kör, önüne geçen herkese ve her şeye toslayan, günü kurtarma derdinde olan zihniyetlerin peşinde koşması nedendir. Zahmet rahmete gebedir. Gün olur bir dağın mağarasından alırlar seni, aman göz önünde dur. Varlığın bile çok geliyor, ağır geliyor derler. Gözlerini alır nur, düşünceleri-kitapları yetmez hecelerine. Anlayamazlar yazdıklarını. Ruhları ise çoktan ölüdür. Ölü canlar her yerde. Uyuyorlardı. Gaflet uykusunda, tembellik döşeğinde. Onlar ise, uzayan bu yolda tek başlarına koyuldular yola. Ali’nin yatağı sıcakken daha. Kimse inanmadı gün olupta arkalarından bir havariler ormanın koşturup her nefesi keseceğine. Çöl ateşlerinde İremler çağlayacağına. Halvet. Sen hep yalnız mı olursun? Bu kuyu tek kişilik mi?




Zahiri sebep, hakiki sebep. Sen hangisini görürsün? Yoksa gider gelir misin ikisini de bilmeden. Lügat manası vermiyor mu cevap? Ekle buradan oraya, olmadı kelimenin köküne git. Yine de yoksa cevap. Yok say. Yok sayınca olmadı mı yok . Eee… o zaman bir de var say. Diğer bir şıkta kabul et. Lakin ne çıkacağı belli olmaz. Sen iyisi mi kabul de etme. Kendi haline, kendinin haline bırak. Sorgula mı? Teslim mi ol? Pek düşün, iyi düşün mü? Çok oku, çok, kitaplar senin doğru yola götürür mü ? Kimin doğru yolu?



Araf 43: “Hidayetiyle bizi buna (bu nimete ) kavuşturan Allah’a hamdolsun. Allah bizi doğru yola iletmeseydi kendiliğimizden doğru yolu bulacak değildik. Hakikaten Rabbimizin elçileri gerçeği getirmişler.



Kısa yol, kestirme yol. Yolcu ! Kestirme yoldan gitsen de yürüyeceksin. Kendi ayaklarınla.



Turgay Urgur

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

ANAHTAR GENÇLERİMİZDE

       Gençler, öğrencilerimiz, çocuklarımız şüphesiz hepimiz için en büyük değere sahip. Şehirlerimizi, sokaklarımızı, çarşılarımızı, okull...