27 Ağustos 2010 Cuma

SİYAH

Siyah 1




Mavi ve siyah bir arada yaşanır. Kağıt üzerinde yukarıya doğru yükseldikçe mavileşen bir siyah. Mavi siyah ile var oldu, aynı zamanda mavi olmasa idi siyah bilinmeyecekti. Siyah altında kalan, bir zamanlar var olan onca rengi bir anda yok ediverdi ama sadece üzerinde yükselmek şartı ile maviye izin verdi. Siyah biliyordu yere yakın olunca mavinin de kaybolacağını. Farkındaydı. Zamanla mavi yükselmeye başladı. Yükseldikçe renginde açılma oluyordu. Neredeyse güneşle bütünleşecekti. Ulaşabileceği en yüksek noktaya geldiğinde, mavi rengini güneşin kızıllığına bıraktı. Hani güneş batışlarında ve doğuşlarında gökyüzüne hakim olan bir kızıllık vardır ya, onun gibi ama daha yoğun ve göz kamaştırıcı. Büyüleyici. Mavinin artık siyaha ihtiyacı hiç kalmamıştı. MAVİ UNUTTU. Siyah bunun da farkındaydı. Ne yazık ki ! üzülemezdi. O siyahtı. Tüm durgunluğu ve ciddiliği, yalnızlığı ve suskunluğu ile izledi maviyi. Tebessüm etti. Konuşmadı. Bu tebessüm acı mıydı ? değil miydi? Onu yazan da bilmiyordu. Siyahtı ya: belirsizdi bu tebessüm.

Siyah belki de mutluydu; tüm yaşananlara, yaşadıklara inat.

Bir gün sordular siyaha .
-Sen kimsin?
Dedi:
-Ben emeğim, hayır ben toprağım, hayır hayır ben anayım, yok yok ben vefayım, ben dostum, ben nimetim. Ben sevenim. Ben sevenim.
Biraz bekledi. Etraf sustu. Herkes sustu.


Dedi: BEN BENİM.



Turgay urgur



turgayurgur@hotmail.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

ANAHTAR GENÇLERİMİZDE

       Gençler, öğrencilerimiz, çocuklarımız şüphesiz hepimiz için en büyük değere sahip. Şehirlerimizi, sokaklarımızı, çarşılarımızı, okull...