13 Ocak 2011 Perşembe

Kendi Kalemimden

Sorumluluk almadan şikâyetçi ve istekçi olmak en kolayıdır. İnsan önce kendi yaptıklarına bakmalı ve diğer insanları ona göre değerlendirmeli. Hak, hakikat bunu gerektirir. Bunları pratikte yaşamadan senin takınacağın her kimlik gerçekten uzak olacaktır.

İnsanları size verdikleriyle değerlendirin. Vefa konusunda vicdan, söylenti ve karalama zihniyetinden daha sadıktır. Önce vicdanınıza sorun. O da bozulduysa artık, her türlü söylem sizin ağzınızdan çıkabilir.

Çirkefleşmenin bir başka boyutu da kendi yanına adam çekmek, herkesi haksız olduğunuz konularda bile haklılık oluşturmak için kendiniz gibi düşünmeye zorlamaktır. Bu iş belirli süre sonra baskı kurmaya, itiraz edenleri dışlamaya gider. İz’an ve yüksek adalet duygusu gelişmiş insanlar böyle benlik yiyicilere karşı her zaman dik durmasını bilirler. İnsanın kalitesi işte böyle zor durumlarda ortaya çıkar. Yani çevresine ve olaylara karşı almış olduğu tutumuyla.

Bir birey işi olunca başka, işi bitince başka oluyorsa;  o kişi artık birey değil egosunun maskarasıdır. Böyle kişilerin bir özelliği de selam alıp vermeyi ve gülümsemeyi önce bir araç sonra bunları bitirerek birer silah olarak kullanmayı kendilerince büyük bir marifet saymalarıdır. Malumunuz birincisi yalakalık, ikincisi de nankörlüktür.

Bir insan çalışmadan diğerleri ile aynı şekilde ödüllendirilmeyi, çalarak seviyesini yükseltmeyi kendisine özellik edinmiş ise o kişi artık kul hakkı ve adalet gibi kavramların çok dışında kalmıştır. Yalnız toplumun bu tür insanlardan bir isteği vardır o da takiyye yapmamalarıdır.

Hak arayışında haksızlık yapılmamalı.

Yüz yüze derdini anlatmayan insanlar kapalı kapılar ardında vaiz kesilirler. Plan yaparlar, mahkeme kurarlar ve ceza keserler. Kendi hatasından korkmak işte böyle bir şeydir.

Turgay Urgur


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

ANAHTAR GENÇLERİMİZDE

       Gençler, öğrencilerimiz, çocuklarımız şüphesiz hepimiz için en büyük değere sahip. Şehirlerimizi, sokaklarımızı, çarşılarımızı, okull...