15 Ocak 2011 Cumartesi

Yağmur



Bir akşamüstü herkes ve güneş evlerine gitme telaşında iken birden yağmur başladı. Kararan bulutlar misafir oldu sokaklara. Yağmur hızını arttırmaya başladı. Bir köşeye sığınırken aklıma sen geldin, yalnızlığım geldi. Kendi kendime bu kuytu karanlık yerde beni kim duyar dedim? Kim görür dedim? Bir sağa, bir sola baktım. Uzayan sokakta koşmaya başladım. Arkamdan 'ben' geliyordu. Sokak lambaları her yağmur damlasına girmişti. Simsiyah yolun üzerine durmadan düşüyorlardı. Evler ile aramda hem var hem de yok olan pencereler vardı. Pencerelerden süzülen damlalar da simsiyah yola düşüyorlardı. Camların ardından konuşuyordun ama ben seni duymuyordum. Sen beni görüyordun ama ben seni göremiyordum. Kulaklarımda sadece yağmurun sesi vardı. Başka hiçbir şeyi duymuyordum. Yüzüm, ellerim ıslandı. Kirpiklerim buna alışıktı. Hızlıca koşuyordum. Arkamdan sen geliyordun.  Islandım, üşüdüm. Bir kuytu yere daha vardım. Burası daha karanlıktı. Bir nefes, bir çisilti olmuştu. Bir nefes, bir damla olmuştu. Sokak lambalarının sonu ile şehir son bulmuştu. Geride koskoca bir şehir ve biz kalmıştık.

Turgay Urgur.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

ANAHTAR GENÇLERİMİZDE

       Gençler, öğrencilerimiz, çocuklarımız şüphesiz hepimiz için en büyük değere sahip. Şehirlerimizi, sokaklarımızı, çarşılarımızı, okull...