Sabahın erken saatlerinde insanlar (bilhassa emekliler)
bankamatik önlerine dizilirler. Oysa paralarını 2 ya da 3 gün sonra da
çekebilirler. Bu zamanlardaki toplu eylem şeklimiz başka gönüllü olaylarda çok
sık görülmez. Belki de hiç görülmez.
Bankamatik beklemesi ‘sessiz, dirençli ve hak yedirmez’ bir
törendir. Saflar sık ve hizalıdır. Bu törendeki doğal otokontrol ve harmoni
diğer törenlerde görülmez. Makarna ve kömür sırasında birbirini yiyen insan
burada gayet Avrupalıdır. Ama yine de sırasını veremez çünkü işin ucunda para
vardır.
Her şeye akılları fazla gelen bankalar bu törenin uzun
sürmesini sağlatmak için ek bankamatik yerleştirmezler. Yerleştirmezler ki kapitalizmin
gücünü herkes ‘hazır olda’ hissetsin. Bazen
içeride yoğunluk yoktur ama bu dışarıdaki soğuk, yağmurlu ve güneş altı
beklemenin törensel ahengini etkilemez. Gaz yağı, ekmek ve tüp sırasının modern
hali bankamatik kuyruğudur.
Unutmadan! Bir de beklerken bankamatikte paranın bitmesi
vardır. Filmin en can alısı noktası,
nefeslerin tutulduğu, nabzın arttığı an işte bu andır. Asıl Matrix, New Eden bankamatiğin
arkasıdır. Ve işte tam o sırada
bankamatik ekranı ‘kapitalizm tarihi’ boyunca yapılanlardan dolayı ‘Hizmet(?)
veremediği için ÖZÜR diler.’ Aman Allah’ım bu ‘ne vicdana geliş’, ‘ne
nezakettir’, ‘ne medeniyettir.’ Bu özür sonrasında paranın önünde utanırız.
Ve az sonra yeniden …..Binlerce insanın emeğinden
toplananların, cımbızlananların, tırtıklananların, usulca çekilenlerin çok az
bir kısmı emek sahiplerine, asıl sahiplerine LÜTFEDİLİR. 30 gün sonra aynı
yerde, aynı zamanda kendiliğinden gerçekleşmek üzere tören biter.
Ey nefsim! İnsani sabrı ve beklemeyi sadece kıyam, rükû ve
secde hak eder. Kendine gel ve diril. Gururumuzu,
düşüncelerimizi ve tüm duygularımızı ancak ve ancak hayatı veren, rızkı veren Rahman
ve Rahim olan Allah’ın huzurunda hizaya çekmeliyiz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder