Yazı dilinde yokuz. Batı
edebiyatının en kıyıda köşede kalmış herhangi bir eseri için bile internette
araştırma yapsanız; önünüze konu ile ilgili yorumlar, eleştiriler ve sayfalarca
bilgi çıkıyor. Ki! bu bilgilerin yarısına yakını belirli bir kalitenin üzerinde
oluyor. İnternetin dünyada yaygınlaştığı andan itibaren yabancı edebiyat
konusunda elektronik ortama sel gibi bilgi akışı oldu. Birden alışkanlığa
dönüştü. Yabancı edebiyat için kaliteli bir bilgi havuzu oluştu.
Çok övündüğümüz tarih,
edebiyat ve ilahiyat( dini konularda) elektronik ortamda henüz belirli bir
kalitede bilgi havuzlarımız oluşmadı. Oysa insanlara ulaşmak için gayet güzel
bir ortam vardı. Müslüman ülkeler ‘Arap baharı’na sosyal medya üzerinden
örgütlenecek ve kolaydan gaza gelecek şekilde teknoloji ile oynaşırken, asıl
işimize yarayacak konularda ise kullanma gereksinimi duymadık. Çünkü böyle bir
kültürel gereksinimimiz olmadı.
Bugün üzülerek ifade
ediyorum ki Müslümanın aktüel gündemi ve bu aktüel gündem için fiziki ortamı
yok. Olan ortamlarda kendi içinde ya elitist ya da gruplaşma mantığı ile
hareket ediyor. Sünni mezhebin içinde mezhebin yanında bir de insanlarda
‘cemaatçilik’ etiketi gelişti ve ısrarla da geliştirilmeye çalışılıyor. Cami
ihtiyarların ve emeklilerin olurken, yeni nesil kendisini konaklama
mecburiyetinden dolayı dini cemaatlerin yurtlarında ve evlerinde buldu. Kredi
yurtlar kurumuna göre daha güvenli olduğu kesindi ama bu yurtların yeni nesil
için büyük akademik ve kültürel başarı kaygısı olmadı. Olamazda. Belirli bir
zamana kadar kendilerini Devletin susturulmuş mağduru pozisyonunda gördüler. (Yarı
yarıya haklılıkları da yok değil hani….) Lakin bu zaman içinde kalite,
modernizasyon ve insan gelişimi üzerinde değil daha ziyade siyasallaşma ve
kadrolaşma üzerinde yoğunlaştılar. Özellikle insanın kültürel ve akademik
gelişimi sağlan(a)madı. Bu yapılar daha ziyade insanların aidiyet duygusu
ihtiyacını kullanarak işlerini yürütmeye çalıştılar.
Bugün eğer sinema,
televizyon ve diğer tüm medya araçları üzerinde tesirimiz ve iddiamız yok ise
bu aslında ‘şeklen’ nerede olduğumuz göstergesidir. Çağın gerektirdiği doğru
iletişim yöntemleri üzerinden ilerlemeyişimiz bizleri yerimizde saydırıyor. 21.
Yüzyıl eğitim sistemini ve gereksinimlerini anlatan bir diyagramın %33’lük
kısımını “Media ve teknoloji kullanımı” oluşturuyordu. Kullanmamız ve bu yönde
milli bir gayretimizin olmayışı bizleri maalesef geriletiyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder