31 Aralık 2015 Perşembe

“Şekil” olarak Müslümanlık (2)


Yazı dilinde yokuz. Batı edebiyatının en kıyıda köşede kalmış herhangi bir eseri için bile internette araştırma yapsanız; önünüze konu ile ilgili yorumlar, eleştiriler ve sayfalarca bilgi çıkıyor. Ki! bu bilgilerin yarısına yakını belirli bir kalitenin üzerinde oluyor. İnternetin dünyada yaygınlaştığı andan itibaren yabancı edebiyat konusunda elektronik ortama sel gibi bilgi akışı oldu. Birden alışkanlığa dönüştü. Yabancı edebiyat için kaliteli bir bilgi havuzu oluştu.

Çok övündüğümüz tarih, edebiyat ve ilahiyat( dini konularda) elektronik ortamda henüz belirli bir kalitede bilgi havuzlarımız oluşmadı. Oysa insanlara ulaşmak için gayet güzel bir ortam vardı. Müslüman ülkeler ‘Arap baharı’na sosyal medya üzerinden örgütlenecek ve kolaydan gaza gelecek şekilde teknoloji ile oynaşırken, asıl işimize yarayacak konularda ise kullanma gereksinimi duymadık. Çünkü böyle bir kültürel gereksinimimiz olmadı.

Bugün üzülerek ifade ediyorum ki Müslümanın aktüel gündemi ve bu aktüel gündem için fiziki ortamı yok. Olan ortamlarda kendi içinde ya elitist ya da gruplaşma mantığı ile hareket ediyor. Sünni mezhebin içinde mezhebin yanında bir de insanlarda ‘cemaatçilik’ etiketi gelişti ve ısrarla da geliştirilmeye çalışılıyor. Cami ihtiyarların ve emeklilerin olurken, yeni nesil kendisini konaklama mecburiyetinden dolayı dini cemaatlerin yurtlarında ve evlerinde buldu. Kredi yurtlar kurumuna göre daha güvenli olduğu kesindi ama bu yurtların yeni nesil için büyük akademik ve kültürel başarı kaygısı olmadı. Olamazda. Belirli bir zamana kadar kendilerini Devletin susturulmuş mağduru pozisyonunda gördüler. (Yarı yarıya haklılıkları da yok değil hani….) Lakin bu zaman içinde kalite, modernizasyon ve insan gelişimi üzerinde değil daha ziyade siyasallaşma ve kadrolaşma üzerinde yoğunlaştılar. Özellikle insanın kültürel ve akademik gelişimi sağlan(a)madı. Bu yapılar daha ziyade insanların aidiyet duygusu ihtiyacını kullanarak işlerini yürütmeye çalıştılar.


Bugün eğer sinema, televizyon ve diğer tüm medya araçları üzerinde tesirimiz ve iddiamız yok ise bu aslında ‘şeklen’ nerede olduğumuz göstergesidir. Çağın gerektirdiği doğru iletişim yöntemleri üzerinden ilerlemeyişimiz bizleri yerimizde saydırıyor. 21. Yüzyıl eğitim sistemini ve gereksinimlerini anlatan bir diyagramın %33’lük kısımını “Media ve teknoloji kullanımı” oluşturuyordu. Kullanmamız ve bu yönde milli bir gayretimizin olmayışı bizleri maalesef geriletiyor.      

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

ANAHTAR GENÇLERİMİZDE

       Gençler, öğrencilerimiz, çocuklarımız şüphesiz hepimiz için en büyük değere sahip. Şehirlerimizi, sokaklarımızı, çarşılarımızı, okull...