Anlayanlar ve çözüm
odaklı olanlar için bir musibet bin nasihatten iyidir. Malum olaydan
çıkarabileceğimiz birçok ders var. Hem ders var ve dersler var hem de yapmamız
gerekenler var.
Rahmetli Erbakan’ın
üzerinde çok durduğu bir konu vardı: Füze sanayisi ve teknolojisi. Ne kadar
elzem olduğu elin uçağını düşürünce, Nato Patriotları çekince, hemen yanımıza
bombalar düşünce anladık.
Ne mi olur? Kısa vadede
restleşmeler devam eder. Uzun vadede birileri araya girer ve Türkiye uçağın ve
pilotların tazminatını öder. Ya gizliden öder ya da açıktan öder. Hükümet açıktan
ödemek istemez.
Yapabilirse bu işi gizliden halleder. Zaten bir an önce de
halletmek istiyor. Sonra yıllar sonra Devlet sırrı olmaktan çıkar ve
çocuklarımız öğreniverir. Bedelin aslında kendi cebimizden çıktığını zamanla
anlayıveririz. Şimdilerde AB söylemleri ile Türkiye’nin yanında gözüküyor ama
kimse inanması ve kanmasın. Çok güçlü bir Doğu bloğunu asıl onlar istemiyor.
Ortada (Ortadoğu’da) istedikleri ise tam
bu tablo. Ölen Müslümanlar, savaş için harcanmış petrol ve doğal kaynak
gelirleri.
Yani… Asıl mesele; her
konuda Millileşmek olmalıdır. Keşke yeni hükümetin yeni programla birlikte ana
gündemi Millileşmek olsaydı. Birilerinin hayalini kurduğu gibi Osmanlı ruhu
geri gelecekse, bu kuru kuruya ruh çağırmakla veya facebook’u Osmanlı
zaferlerine boğmakla olmaz. A’dan Z’ye millileşmemiz gerekiyor.
Bağımsızlık ve üretkenlik
üzerine bir sistem kurmalıyız. Bunun kesinlikle bir devlet politikasına
dönüşmesi lazımdır. Vergi alırken, trafik cezasını Batıda keserken, polis
gücünü doğru bir şekilde kullanırken, teröristle dağda mücadele ederken
istersek nasılda prensipli ve organize olabiliyorsak; aynı şekilde Millileşmek
de bir devlet politikası olmalıdır.
Yani Devlet hem diyecek
hem de yaptıracak. Öncelik neyse onun için karar alacak ve uygulamaya geçecek.
Diyecek ki! Enerji sorunumuz var, çözüm neyse gerekli tedbirleri alacak.
Güvenlik sorunumuz var, kendi güvenlik sistemlerimizi geliştireceğiz. İthalat,
ihracat sorunumuz var, en iyi şekilde durumu yönlendirecek. Tarım bakanlığını
iyi bir şekilde çalıştıracak.
Tabi bunları yaparken de
öncelikli olarak popüler siyasetten arınacak. Açılış ve fotoğraf siyasetini
bırakacak, televizyonları istediği gibi kullanmayı terk edecek ve her şeyden
önce her türlü israftan kurtulacak. Korsan siyaset yapanların ağzına alınan
makam arabalarının, Hollanda’dan gelen lalelerin, kısacası boşuna yapılan her
türlü harcamanın lafını vermeyecek. Çünkü yapmayacak ve yaptırmayacak. Nasıl
ki! Koreliyi, Japonu bazı karakteristik özelliklerinden dolayı kutluyorsak,
kendimiz de (Madem Cumhurbaşkanımızın ifadesiyle %99 Müslümanız) inancımızın
tüm gereksinimlerini hayatımıza aksiyon olarak geçireceğiz. Çalışacağız, israf
etmeyeceğiz, çaldırmayacağız, gereksiz yere dağıtmayacağız.
Olur mu? Olmaz. Ak partinin
3 dönem karnesi bu dediklerim konusunda ancak 10 üzerinden 5 alır. Olay seçmenin
en basit tercih nedenindeki ifadesiyle; diğerleri bu kadar da yönetemez.
Allah sonumuzu hayır
etsin. 2015 bol aksiyonlu bir yıldı. Dünyanın birçok yerinde şehitler vardı.
İnşaallah 2016 hayırlara vesile olur. Muhabbetle,
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder