11 Ocak 2017 Çarşamba

Ah doğruluk ah……



Sokrat ve Hallac’ı idama mahkum eden ruh henüz ölmedi.

Önce insanların benliklerini almaya çalıştılar. Ardından bedenlerini kullandılar. Belirli bir süre sonra otoriteye boğun eğmeyenleri isyankârlıkla suçladılar. Muhammedi solukları kişisel tevillerle boğmaya çalıştılar. İktidara yakın olmanın gücünü topuz gibi gördüler. Güçlendikçe zorbalaştılar,  zorbalaştıkça güçlendiler.

Akif’i sürgüne, Nursi’yi hapse gönderen habis niyet henüz bitmedi.

Bu ülke tekelciliğin hepsinden çekti. Sigaraya tekeldeyden ulaşılmıyordu. Birileri laikliği tekellerine alırken diğer taraftakiler dini argümanları tekellerine  aldılar. Ortada ise Millet’in kendisi kaldı. İnsanlar yaşayıp giderken; birileri batı kaynaklı terimleri teze dönüştürdü. Birileri ise hali hazırdaki dini hassasiyeti sömürdü. Ardından ise (sözde) ayrımcılık için değil birleştirmek için geldiklerini iddia ettiler. Yani fitneye kılıf da uydurdular.

Uğur Mumcuyu ve Necip Haplemitoğlu’nu öldüren kıskanç güruh henüz gitmedi.

Ölen bizden değilse üzülmeye gerek yok diyenler baş olmaya talip oldular. (Hatta bir kısmına göre bu  maktuller bunların elinden şehit oluyormuş.) Kaderin tanımına; bir de ‘Başımıza ne geliyorsa dış güçler yüzünden geliyor.’ bahanesini eklediler. Akıllarınca mesuliyetten kurtulacaklardı. Başkalarını aldatmak için öncelikle kendilerini aldattılar. Ve insanlığı cahiliyenin de gerisine götürdüler.


Turgay URGUR

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

ANAHTAR GENÇLERİMİZDE

       Gençler, öğrencilerimiz, çocuklarımız şüphesiz hepimiz için en büyük değere sahip. Şehirlerimizi, sokaklarımızı, çarşılarımızı, okull...