17 Şubat 2015 Salı

Çuvaldız 3

Sadece sosyal medyayı, televizyonu, gazeteyi, barları, cep telefonunu, modayı, sigarayı, alkolü eleştirmekle olmuyor. Bu günah bunu yapanların ve yapılmasına ortam hazırlayanlarındır. Suça ortak veya toplumsal bir olayın nedenlerini arıyorsak durmadan konuştuğumuz ama bir türlü gerçekleştirmediğimiz ve gerçekleştirmekte nedense inadına ihmalkâr davrandığımız ‘etik projelerimize(?)’ bakmalıyız. Daha kısa ifadesiyle kendimize bakmalıyız.  

Yeni Türkiye’den kasıt durmadan televizyonlarda algı salgılayan ve medyayı saray soytarısı misali kullanan bir ülke formatı ise desteklediklerimiz ve doğrularımız üzerinde inceden inceye düşünmemiz gerekiyordur. 1 senedir tv kanalları maalesef bizleri illaki zorla bir şeyler oldurmaya ve bir şeye dönüştürmeye çalışıyor. Ben durmadan ahlakın, doğruluğun konuşulduğu değil bunların gerçekleşmesi için ortamların sağlandığı bir ülke hayal ediyorum.

Ben bir öğretmenim. Lakin bu gün okulların öğrencilerimizi ne kadar cezp ettiği tartışılır. Öğrencilerimiz günde 8-10 saatlerini geçirdikleri okullara seve seve heyecanla gelmiyor. Okul kantinlerinin düzeni bir kafenin düzeni ile karşılaştırıldığında çok ama çok geri kalıyor. Devamsızlık diye bir düzenleme olmasa çoğu öğrenci okula gelmeyecek. Öğrenci; temizliği, yeniliği, demokrasiyi, kitap okumayı, dünya ile entegrasyonu, teknolojiyi öğreneceği bir kuruma ön yargı ile bakıyor. Yetersiz buluyor ve dershaneden destek alma gereksinimi hissediyor. 2. Dönem bitmek üzere kaç tarihi, kültürel gezi yapıldı? Öğrenciyi ve öğretmeni doyurucu kaç seminer verildi? Öğrencinin başarısı ile ilgili kimin elinde sayısal gerçek bir değerlendirme var. Lütfen ama lütfen…. bu çocuklar bize emanet. Nöbet gününü protesto etmekle, öğretmeni servis şoförüne imza attırmakla, toplantılarda yönetmelik konuşmakla bu sorunlar çözülmüyor. Lütfen bu mesleğe gönül vermiş kişileri bir dinleyin ama dinler gibi görünmeyin.    

Sevgili din görevlisi büyüklerim, gençlere ulaşma konusunda kendinizi nerede görüyorsunuz?

İlçemizin pek kıymetli Encümen Üyeleri ve Emniyet mensuplarımız, sizce okulların etrafında gençlerimizi tehdit eden unsurlar var mı? yok mu? Yoksa herkesin sorumluluğu yükleyebileceği bir resmi kurum mevcut mu?

İşi daha fazla soru cevaba çevirmek istemiyorum. Ülkemizde yaşanan kötü olayın nedenleri arasında benim ne kadar payım var? Onu bulmak istiyorum.    

Kendime gelince. İtiraf ediyorum. Gençleri anlama konusunda epey bir geri kalmışım. Öğrencilerimiz bizden derslerimize ziyadesiyle hakim olmamızı istiyor. İyi bir diksiyon, sevgi dili, temiz kıyafet, kaliteli bilgi istiyor. Sosyal kültür yönünden onların gelişmesine katkı yapmamızı istiyorlar. Eğer kendimin bende göremediği başka noksanlar varsa lütfen beni uyarın. İğneyi kendime batırmak istiyorum.   


Turgay URGUR

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

ANAHTAR GENÇLERİMİZDE

       Gençler, öğrencilerimiz, çocuklarımız şüphesiz hepimiz için en büyük değere sahip. Şehirlerimizi, sokaklarımızı, çarşılarımızı, okull...