Sadece sosyal
medyayı, televizyonu, gazeteyi, barları, cep telefonunu, modayı, sigarayı, alkolü
eleştirmekle olmuyor. Bu günah bunu yapanların ve yapılmasına ortam
hazırlayanlarındır. Suça ortak veya toplumsal bir olayın nedenlerini arıyorsak durmadan
konuştuğumuz ama bir türlü gerçekleştirmediğimiz ve gerçekleştirmekte nedense
inadına ihmalkâr davrandığımız ‘etik projelerimize(?)’ bakmalıyız. Daha kısa
ifadesiyle kendimize bakmalıyız.
Yeni Türkiye’den
kasıt durmadan televizyonlarda algı salgılayan ve medyayı saray soytarısı
misali kullanan bir ülke formatı ise desteklediklerimiz ve doğrularımız
üzerinde inceden inceye düşünmemiz gerekiyordur. 1 senedir tv kanalları maalesef
bizleri illaki zorla bir şeyler oldurmaya ve bir şeye dönüştürmeye çalışıyor.
Ben durmadan ahlakın, doğruluğun konuşulduğu değil bunların gerçekleşmesi için
ortamların sağlandığı bir ülke hayal ediyorum.
Ben bir öğretmenim.
Lakin bu gün okulların öğrencilerimizi ne kadar cezp ettiği tartışılır.
Öğrencilerimiz günde 8-10 saatlerini geçirdikleri okullara seve seve heyecanla gelmiyor.
Okul kantinlerinin düzeni bir kafenin düzeni ile karşılaştırıldığında çok ama
çok geri kalıyor. Devamsızlık diye bir düzenleme olmasa çoğu öğrenci okula
gelmeyecek. Öğrenci; temizliği, yeniliği, demokrasiyi, kitap okumayı, dünya ile
entegrasyonu, teknolojiyi öğreneceği bir kuruma ön yargı ile bakıyor. Yetersiz buluyor
ve dershaneden destek alma gereksinimi hissediyor. 2. Dönem bitmek üzere kaç tarihi,
kültürel gezi yapıldı? Öğrenciyi ve öğretmeni doyurucu kaç seminer verildi?
Öğrencinin başarısı ile ilgili kimin elinde sayısal gerçek bir değerlendirme
var. Lütfen ama lütfen…. bu çocuklar bize emanet. Nöbet gününü protesto
etmekle, öğretmeni servis şoförüne imza attırmakla, toplantılarda yönetmelik
konuşmakla bu sorunlar çözülmüyor. Lütfen bu mesleğe gönül vermiş kişileri bir
dinleyin ama dinler gibi görünmeyin.
Sevgili din
görevlisi büyüklerim, gençlere ulaşma konusunda kendinizi nerede görüyorsunuz?
İlçemizin
pek kıymetli Encümen Üyeleri ve Emniyet mensuplarımız, sizce okulların
etrafında gençlerimizi tehdit eden unsurlar var mı? yok mu? Yoksa herkesin
sorumluluğu yükleyebileceği bir resmi kurum mevcut mu?
İşi daha
fazla soru cevaba çevirmek istemiyorum. Ülkemizde yaşanan kötü olayın nedenleri
arasında benim ne kadar payım var? Onu bulmak istiyorum.
Kendime
gelince. İtiraf ediyorum. Gençleri anlama konusunda epey bir geri kalmışım.
Öğrencilerimiz bizden derslerimize ziyadesiyle hakim olmamızı istiyor. İyi bir
diksiyon, sevgi dili, temiz kıyafet, kaliteli bilgi istiyor. Sosyal kültür
yönünden onların gelişmesine katkı yapmamızı istiyorlar. Eğer kendimin bende
göremediği başka noksanlar varsa lütfen beni uyarın. İğneyi kendime batırmak
istiyorum.
Turgay URGUR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder