3 Şubat 2015 Salı

EĞİTİMDE GÜZEL SÖZ METODU


İnsan tüm yaratılanlar içinde en büyük kemale sahip olandır. Kainatın en değerli meyvesidir. En hassasıdır. Alemlerin Rabbine muhatap olabilir. İşte bu yüzden insanlar; bilhassa çocuklar ve öğrenciler sevgiyi ve şefkati ziyadesiyle hak ederler. Güzel sözü, samimiyeti hak ederler.

İnsanın acizliği, fakirliği ve ihtiyaçları sonsuzdur. Mahiyetinde çeşitli hissiyatlar ve duyular mevcuttur. Çok çeşitli elemleri hissedebilir. Bu elemler, sıkıntılar kişide ruhsal bunalımlar oluşturabilir. Asrın sorunlarına baktığımızda, sokaktaki öğrencilerimizi gözlemlediğimizde veya aile içi iletişimsizlikleri irdelediğimizde bu bunalımlardan mütevellit sorunlar görürüz. Kişi tek başına bu sorunlarla mücadele edemez ve kendisine bir rehber, yardımcı arar. Anlaşılmak ister. Öğretmenler bu boşluğu doldurması gereken öncelikli sorumlulardır ve bunu yapabilecek zamanları, kültürleri vardır. Bununda özet yöntemi güzel sözden geçer.

Özgüven boşluğunu ümitsizlik ve korku doldurur. Özgüven noksanlığı bir boyutuyla da kendini gerçekleştirememe endişesidir. Yani, şöyle ki: insan aslında sonsuzluk özlemi çeker. Malumunuz olduğu gibi her bir şahıs isteklerini yerini getirdikten sonra ardışık boşluklara düşer. Önüne yeni hedefler koyar. Kendisini farklı uğraşlara salar. Lakin bunların hiç birisi onu bihakkın tatmin etmez. Sonsuzluk arzulayan ve sonsuzluğa ihtiyacı olan gençlerimize ancak sevgi diliyle ulaşabiliriz. Kötü ve sert yaklaşımlarla yavrularımızın arayışlarına çare olamayız. Onlara meslekleri, dersleri, kişisel gelişimleri hakkında bilgilendirirken aynı zamanda içlerindeki bitmeyen incecik mahfi matlabları için de arkadaş olmalıyız.

Gaflet veren levhiyatlar şimdilerde gençlerimizin zihinlerini mütemadiyen meşgul ediyor. Derslerinden ve eğitimlerinden ziyade dışarıdaki faidesiz ortamlar onları oyalıyor. Sosyal medyadaki, kafelerdeki, televizyonlardaki virüs mahiyetindeki ruhsal salgınların ve bilinçli saldırıların tedavisi tane tane güzel sözlerden geçiyor. Eğer onlarda bu ruhsal hastalıklara karşı bağışıklık sistemi oluşturmak istiyorsak mutlaka ama mutlaka küçük yaştan itibaren onları sürekli sevgi ve güzel davranışlarla donatmalıyız. Sevdiğimizi hem söylemeli hem de göstermeliyiz. Bu mücadelemizi bireysellikten çıkartıp kollekttifiteye dönüştürmeliyiz. Eğitimde sevgi dili müşterek bir zemine taşınmalıdır. Pedagojide terminoloji olarak değil aktif olarak kullanılmalıdır.

Turgay URGUR

İngilizce öğretmeni 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

ANAHTAR GENÇLERİMİZDE

       Gençler, öğrencilerimiz, çocuklarımız şüphesiz hepimiz için en büyük değere sahip. Şehirlerimizi, sokaklarımızı, çarşılarımızı, okull...