Bir Pazar günü dağda sabahın ilk
saatlerinden gecenin kuytusuna kadar bekledim,
Toprak, hava, güneş ve ağaçlarla baş başa
idim.
Kimse olmasın istedim.
Yürüdüm.
Acıkırım ve susarım diye az bir erzak
almıştım.
Sesler, rüzgar ve dağda bulabileceğiniz
her şey vardı.
Derdim başkaydı.
Yazmaya çıkmıştım. Yazdıklarım gerçek
olsun istemiştim.
Çok çok yürüdüm. Vakit ilerledikçe
korktum.
Kimse yoktu biliyordum.
Saatim yoktu. Telefonum yoktu.
Zor bir yokuşu tırmandıktan sonra
önümde bir vadi belirdi.
Geriye baktığımda epey bir mesafe
aldığımı fark etmiştim.
Olduğum yer yüksek bir yerdi. Hava
şimdi daha serindi.
Ağaçlar değişmiş. Gökyüzü bir başka
maviydi.
Zaman geçiyordu.
Yorulmuştum. Oturdum.
Bağırdım.
“İnsan,
insan, insan!!!”
İnsan bile bile korkuya düşer mi?
Yalnızlığı seçer mi?
Derdi sever mi?
Sancım belirdi.
Cebimden not defterimi ve kalemimi
çıkardım.
Ve yazdım…
(devam edecek)
Turgay Urgur
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder