Keşke
Düşmanlarımızı anlattığımız kadar sevdiklerimizi de
anlatsaydık,
Özlemlerimiz gibi birlikteliklerimiz de içten olsaydı,
Konuştuklarımız gibi düşündüklerimiz de bizden olsaydı,
Sadece alırken değil satarken de hakkaniyetli davransaydık,
Ölümden korktuğumuz kadar yeniden dirilmeye inansaydık,
Başkalarını kıskandığımız kadar kendimize dönebilseydik,
İnsan
İnsan “okudukları” olur.
“yazdıklarını olmak” ister.
Ah bir de…. İnsanın “konuştukları” var ya işte insan o zaman
bambaşka birisi olur.
Kendisiyle konuştuğu kadar başkalarıyla konuşmaz insan.
*
İnsanı oldurmak için okuturlar. Bazıları yazdırır. Ama nedense
konuşturmazlar.
Dinletirler, izletirler ama konuşturmazlar.
*
İnsanın bir de okumadıkları vardır. Okumadıkları kadar ‘okuyamadıkları’ da vardır.
Kendi yazdıklarını okur mu insan? Kendi yazdıklarını ne
kadar anlar? Yazdıklarını okusaydı diğer sefere neler yazardı?
*
Oku! Ayetlerden birisinin “Oku” olmasıyla söze başlarız.
Okumanın öneminden dem vururuz. İlginç. Yine de okumayız. Sanki oku denilince
bize söylenmiyor. Biz sadece başkalarına oku demekle mükellefiz. İlginç.
Turgay Urgur
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder