Kelimelerle oynadığımız
artık yeter.
Çok konuşan, çok
eleştiren ve her şeyi bilmek isteyen bir topluma dönüşüyoruz.
Her konuşma, her manşet,
her yazı bizleri siyah veya beyazlara iteliyor.
Aradaki renkleri ve tüm
tabiatın renklerini kaçırmaya başladık.
Kelimeler, reklamlar,
ürünler arasında geri dönüşümler yaşıyoruz.
Oysa böyle bir dünyada
başarılı ve mutlu olamayız.
Huzurlu olamayız.
Eğer hayatlarımızın
‘kıymetlenmesini’ ve doğru ‘verimliliklerini’ istiyorsak,
Duygu dünyalarımızın
ihtiyacı olan sabır, tevekkül ve iradeye sahip olmalıyız.
Hayat anlatıldığı gibi
çok uzun değil.
Önümüzde daha çokkk uzun
yıllar yok.
Hayat üç aşağı beş yukarı
ortalama bir uzunluğa sahip. (dilerim 5 yukarı olur.)
Onun için hayata dair ‘önem,
anlam ve kalite’ önceliğimiz olmalıdır.
Bu gün sosyal medyaya
ayrılan zaman işimize, dinlenmemize veya ibadetimize ayrılan zamandan daha
nitelikli ise bir şeyleri başarmamız hiç de kolay değil demektir.
Onun için gün sonu
değerlendirmelerimizi hassas yapmalıyız.
Eğer kendimiz illa ki 3
siyasi partiden birisi ile ilişkilendiriyorsak,
Olaylara 3. bir göz ile
bakamıyorsak, (biz-karşıtımız ve
karşıtımız olmayan)
Kişilerle uğraşıyorsak,
Zaman çok geliyorsa ve
bitirmek için kendimize vira dışarıya atıyorsak,
Bir yerde durmalıyız ve
soluklanmalıyız.
‘Nereye?’ gidiyoruz,
Acelemiz ne?
Yolumuz doğru mu?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder