24 Nisan 2013 Çarşamba

Ah şu madalyon (4)


 

Kanaatsizlik önderleri yine suskunları oynuyor. Çözüm önerileri sessiz olmak ve izlemek. Avın yere düşmesini beklemek. Çünkü konuşmak yanında birçok riski beraberinde getiriyor.

-Konuşunca önceki konuşmaları ile düştükleri çelişki ortaya çıkacak.

-Bir zamanlar referans olarak eklemledikleri kaynaklar onları yalnız bırakacak.

-Arkalarından yıllardır giden kitleleri hayal kırıklığına uğrayacak.   

*   *   * 

“Ne verdiniz?” sorusunun cevabı ya cerbezeye maruz kalıyor ya da metafizik bir bilgeliğe. Lakin karşı taraf Kürdistanı çoktan kurmuş bir vaziyette. Terörist önce ‘gerilla’ oldu, hoşgörü timsalleri onları ‘militan’ yaptı. En son raporda ise ‘aktivist’ olarak evrimleşti.

·           *    * 

Abdülhamit Hanın karşısında yer alan ittihatçıların yanında İslamcı bazı düşünürlerin olması ve yakın zamanda evliya ya da ulu hakan olarak millileştirilmesi güne işaret eden bir ironi olarak not düşülebilir. Acele giden harbiden ecele gidiyor. Değişim, gelişim veya açılım pek hayra alamet işler değil sanırım. Ben gerici olmak istiyorum.

·           *    * 

Sayın Gül’ün ifadesi ile ‘her şey tozpembe değil’ mi yoksa? Acaba her şey ne kadar pembe?

·           *    *

Eleştiri ile tespiti bir birinden ayırmak gerek.  

Turgay Urgur

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

ANAHTAR GENÇLERİMİZDE

       Gençler, öğrencilerimiz, çocuklarımız şüphesiz hepimiz için en büyük değere sahip. Şehirlerimizi, sokaklarımızı, çarşılarımızı, okull...