16 Mart 2020 Pazartesi

Korona

Yazmadık, konuşmadık bir ben kalmıştım. 

Biz de bir iki lafla zaman dolduralım. Nasılsa evlere, mekanlara sığındık.

İşin tıbbi yönünü anlatacak doktor değilim.

Her şeyden anlayan TV yorumcusu hiç değilim.

Ümitsizlik ve karamsarlık taraftarı da değilim. Tedbirden yanayım. 

Aman eksik olmasın. Tedbirden yanayım derken; maddi ve manevi bütün tedbirlerden yanayım. 

*    *    *

Bir musibet ki geldi çattı. Gözle görülmeyen bir mikrop tüm planları alt üst etti.

İnsanın acizliğini, çaresizliğini önüne koyuverdi.



*   *     *

Olasılık üstünden gidersek. Bir kişinin virüse yakalanması şimdilik milyonda 1'lerde falan geziyordur.

Ölüm ise kesin gelecek.

Tamam herkes ölecek; anladık da, o kaçınılmaz onu herkes biliyor da, konuyu saptırmayalım da,
sorun şurada: olasılık için bu kadar hazırlık var. Kesin için ise vurdumduymazlık var. Her daim hazır olanlara sözümüz yoktur takibi. Sözümüz benim gibi hazırlıksızlara.

*     *     *

İstesen de, istemesen de, kabul etsen de, etmesen de; dünyalık her şeyin sonu inanmaya dayanır. Yüce Yaratıcıyı bulmaya dayanır. Her nimet, her musibet yani hayata dair ne varsa 'imtihan' denilen kulun cüzi iradesi ve Allah'ın külli iraderisiyle örtülü bir süreçten ibarettir. Allah'a yaklaştırıyorsa imtihandır, uzaklaştırıyorsa cezadır.

Dualar ikiye ayrılır. Fiili ve kavli. Virüsün çaresini aramak fiilidir, söz ile kalp ile Allah'tan çare dilenmek sözlüdür. İkisi bir arada olursa çok güzeldir.

(Allah isterse bir ateist aracılığı ile de çözümünü buldurur, o kişi de bunun dünyalık mükafatını görür. Ama herhalde inanmadığı Allah'tan, inanmadığı Cenneti de beklemiyordur. Onun için birilerinin durmadan Müslümanlara; 'inananların çaresi inanmayanlardan geliyor.' diye laf sokuşturması mantıklı değildir. Biz; 'başımıza bu işler inanmayanlar yüzünden geldi, geliyor.' diyor muyuz?)

Fakat Çin'den geldiyse helal ve temiz gıdanın terkinden olduğu, ABD'nin işiyse tüm insanlığı hedef aldığı kesindir. Değil mi?   

*    *       *

eeee

*    *     *

esi

*     *     *

Ben, sen, o, her inanan; eğer inanıyorum diyorsa, evine, malına, canına önem verdiği gibi sonsuz hayatına da gereken önemi vermelidir. Her olaydan siyasi münakaşa malzemesi çıkarmak yerine kendisine pay çıkarmayı da düşünmelidir. Sabır nedir? İslamda temizlik nedir? Kul hakkı nedir? İlim nedir? Düşünce nedir? Nereden geldik ve nereye gidiyoruz? gibi soruları Kurani ve Sünnet bakış açısından bakmaya başlamalıdır. Evde durmadan TV izle, nereye kadar? Sosyal medyadan hiç çıkma nereye kadar?, Sağlık Bakanlığı ha hata yapacak ha yaptı diye pusuda bekle, nereye kadar?

*      *       *

Yoksa bu memleketin yorumu da bitmez, dünyanın sorunu da bitmez.

*     *       *

Sayısal veri olarak; namaz saatleri dışında, zekatın 1/40 oranı dışında rakkamlarda kimse hayatını kendi kendisine zindana çevirmemelidir. Altın düşer kalkar, benzin iner çıkar, faiz inşaallah bir gün tümden gider. Lakin ömür geri gelmiyor. Ne senin, ne evladının, ne de ananın-babanın ömrü geri gelmiyor.

*     *       *

Tıbbi tedbirleri herkes öğrendi. Az önce cemaatle namaz kılmaya bile ara verildi. Acizane ek olarak, HzYunus ve Hz. Eyüp As. kıssalarını ve dualarını tavsiye ederim.

*     *       *

Allah tüm insanları doğru yola iletsin ve görünür, görünmeyen belalardan korusun inşaallah. Bu musibet sonunda hayırlarla gelsin inşaallah. Helal ve haram en önemli gündem olsun, kul hakkı çiğnenmesin, hırsızlık olmasın, günlerimiz ilim ve dua ile bereketli olsun. Bombaların altında can veren çocukları anlayacak izanımız, hakkaniyetli konuşan fikirlerimiz ve bypass edilmemiş vicdanlarımız olsun. Sabahları namazlara kalkacak gücümüz, fakiri görecek şuurumuz, nefislerin altında köleleşmemiş iradelerimiz olsun. Ucuz siyasi münakaşalar def olsun, kem gözler kör olsun. İslam alemi her daim müreffeh, tüm dünya huzurlu olsun. İnsanlar ve cinler ancak Allah'a kul olsun. Kulluk bilinçli olsun. İnsanımız okusun, doğrunun ve güzelin peşinde olsun. 

*     *       *



T.urgur







   




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

ANAHTAR GENÇLERİMİZDE

       Gençler, öğrencilerimiz, çocuklarımız şüphesiz hepimiz için en büyük değere sahip. Şehirlerimizi, sokaklarımızı, çarşılarımızı, okull...