31 Mart 2020 Salı

Dilek

Dilerim bu gönüllü inziva günlerimizde hepimiz ideolojik bağımlılıklarımızı bir nebze gözden geçiririz. Çünkü nedense böyle zor zamanlarda bu bağımlılıklar bir başka depreşiyor. Bir kısmımız düşüncesi gereği bu sürece imtihan veya ceza diyecek, birileri de tabiatın işidir diyecek. Çareyi tümden ilimde, külliyen dinde ya da her ikisinde birden arayanlar olacak. Kimsenin kimseyi fikir konusunda baskılamasına ve küçümsemesine gerek yok. Hayatlarımızı bu zıtlık üstünden şekillendirmeye ve daraltmaya da  ihtiyacımız yok. Asıl mesele; varsa bir düşünce, herkesin kendi inandığı düşüncesini savunabilecek kadar bilgisinin ve de bilgisinin yanında görgüsünün olmasıdır. Yoksa TV izlemeleri ve sosyal medya takipleri sonucu elde edilen argümanlar itibar kaybından başka bir şeye neden olmuyor. Demem o ki! Hakaret ve küçümseme dili ne aydına ne de münevvere yarıyor/yakışıyor. Sadece ve sadece sahibini kısır bir dalaşmanın içinde kızıştırıyor, oyalıyor.

Yıllar önce dizilerin Türkiye'de patlamaya geçtiği bir zamanda bir yapımcıya mikrofon uzatıldı ve 'Neden faydası olmayan, toplumu olumsuz etkileyen diziler yapılıyor da bilimsel ve faydalı programlar yapılmıyor?' diye soruldu. O günkü cevap bence çok manidardı. 'Biz toplum ne istiyorsa onu yapıyoruz.' dedi. O cevabı veren kişiyi her daim takdir etmişimdir. Çünkü onun o günkü cevabı bana başka konularda da ışık verdi. Şöyle ki: her ideolojik gazete ya da toptan gidersek medya aracı kitlesinin arzularını, duymak ve görmek istediklerini sunuyor. Yani onlar (öyle) hazırladığı ve sunduğu için izlemiyoruz, (öyle) sunulmasını istediğimiz için onları izliyoruz. Yılmaz Özdil'i okuyan Sözcü okuru için de, Engin Ardıç'ı okuyan Sabah okuru için de durum bundan ibaret. Bu bağlamda Fox'un ve Atv'nin farkı yok. İstediklerimizi verdikleri sürece onları izliyoruz. Gaza geliyoruz. Düşüncemizi geliştirmiyoruz, tarafgirliğimizi pekiştiriyoruz.

Üniversitede Muhammet Bakari Hocam, 'Gazete bilgi değildir. Bilgi kitaplardadır.' minvalinde bir cümle söylemişti. Şimdi bende buna ekleme yapmak istiyorum. TV bilgi değildir. Sosyal medya bilgi hiç değildir. Bilgi okunmayı bekleyen kitaplardadır. Okuyanlar bilir, okumayanlar ise ölünceye kadar manipüle olur, asimile olur. Ve de seyirci olur.

       

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

ANAHTAR GENÇLERİMİZDE

       Gençler, öğrencilerimiz, çocuklarımız şüphesiz hepimiz için en büyük değere sahip. Şehirlerimizi, sokaklarımızı, çarşılarımızı, okull...