12 Mart 2020 Perşembe

Helallik

Şehirlerin ruhu yoktur ama insanların vardır.

O ruhlar sabahları yola çıktığında çocuklarının tozlu yollardan, toz soluya soluya okullara gitmesinden sıkılırlar. Çünkü her ruhun temizliğe karşı haklı bir hassasiyeti vardır.

Aynı ruhlar çocuklarının çok kalabalık sınıflarda ders görmesinden meyus olurlar. Çünkü ruhlar ferahlık isterler.

Hele hele bütün ruhlar çocuklarının boğazından helal, temiz, hijyenik ve güvenilir gıdaların geçmesini isterler.

Ruhlar bu konuda ideolojik düşünmezler, taraf olmazlar. Dile getirmeseler de sessiz sessiz bir araya gelirler.

'Bir şey duymadım.', 'Bir şey bilmiyorum.', demek veya 'Görmezden gelmek.' hiç bir ruhu rahatlatmaz. Çünkü bedenler uyur ama ruhlar uyumaz.

*   *   *

Kuruşun ziyan olması, birilerine taviz verilmesi, zamanın israf edilmesi hep bozulmuş düşüncelerin neticesidir lakin cezayı ruh çeker, bedeli o öder. Vicdanlar ise savcı olur ve ruhu savunur; gözlerini uykusuz gecelerle, aklını hezeyanlarla, bedenini yorgunluklarla cezalandırır.


Allah aşkına, siz de bilirsiniz ki  her ruh boş konuşmalardan sıkılır. Nankörlükten nefret eder. Arsızlıktan utanır.

Ruhlar bu konuda din, dil, ırk ayrımı yapmazlar.

Bir alışverişteki kabalık, bir mekandaki düzensizlik, bir evdeki huzursuzluk her ruhu boğar. Çünkü ruhlar kendilerini ancak hakkaniyetli özgürlüklerde bulurlar. Özgürlük ise başıboşluk değil başın sahibini bilmektir. Oysa yüce Yaratıcı bize verdiklerinde ne kadar nazik, kurduğu alem ne kadar intizamlı ve huzurlu değil mi? Çünkü ruhların gıdasını, insanın hacatını en mükemmel O bilir. O'nun halifesi olan insana ise O'nun emirleri doğrultusunda yaşamak, üretmek ve hizmet etmek düşer.

Ruh ister ki hak yenmesin. Kötü söz duymasın. İnsanlar menfaatler uğruna ölmesin. Cehaletten dolayı kimse mağdur olmasın.

Ruh ister ki ihtiyaç sahiplerine ulaşılsın. Hastalara bakılsın. Aç ve yetimlere iyi davranılsın. Dünyalık işler onların görülmesine engel olmasın ve bir iyilik yapılırken kimse incinmesin.



İş döner dolaşır ve yine inanca gelir. Çünkü malumunuz ruhlar aleminde verilmiş bir söz vardır. Bu sözün kısacık dünya hayatında unutulması tüm dengeleri alt üst eder. Varlığın ve var olmanın anlamını ulvi bir değerden süfli bir seviyeye indirir. Hele bir de insan taklide başladı mı 'hayat' adeta ruhun pazarlandığı bir ticarethaneye döner. 'İnanıyor taklidi' içine 'çalışıyor taklidini', 'dürüst taklidini' alıverir ve devamında Allah'ı kandırma niyetinin önüne kulu kandırma paravanı çekilir. Ve devamında içkiyle, kumarla, fuhuşla, şan ve şöhretle, hırsla 'ölüm' görmezden gelinebilir ama bilmezden gelinemez. Bu bağlamda kimi zaman ölümü en iyi bilenler intihar edenlerdir çünkü ölü gibi yaşamaktansa gerçekten ölmek ya da ölebilmek bir irade beyanıdır. Çünkü onlar haramla hayatın bir tadının ve manasının olmadığını bizzat yaşamışlardır. Haramları deneye deneye bitirmişler ve belki de utançlarından veyahut çaresizliklerinden kendilerince yokluğu tercih etmişlerdir. Özellikle savaş suçu işleyenlerde bu süreç çok görülmüştür.

Elbet ölmeden evvel bir çaresi vardır. Düşünceleriniz ruhlarınızdan 'helallik' alır ve en azından gerisi mahşere kalır. Çünkü işin içinde sadece sizin ruhunuzun değil koskoca bir şehrin insanlarının ruhlarının  'hakkı' vardır.

Unutmayın! Şehirlerin ruhu yoktur ama insanların vardır.



  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

ANAHTAR GENÇLERİMİZDE

       Gençler, öğrencilerimiz, çocuklarımız şüphesiz hepimiz için en büyük değere sahip. Şehirlerimizi, sokaklarımızı, çarşılarımızı, okull...