İncilde ‘iyi ve kötü’
insanın kaderi için savaşır. Terminatör serilerinde de aynı düşünceyi görürüz. Filmi
izlerken baştan sona sinemaya uyarlanmış Yeni Tevrat ve Eski Tevrat’ı
görüyoruz. Cameron bu bağlamda işini düzgün yapıyor. Çoğunluğun kitap (kutsal
kitaplar dahil) okumadığı bir dünyada herkese bir şekilde Terminatör ile kitabı
okutuyor.
Filmi son gününde
sinemada izledim. Eskiden beri filmlerin 2’den sonraki serilerine karşı ön
yargılı olmuşumdur. Büyük oranda da maalesef bu önyargılarım ‘serilerin
başarısız 3. ve 4. Filmleriye’ gerçekleşti. Film baştan sona 4-5 kişi arasında
geçiyor. Düşman belli, korunacak olan belli. Boks maçını andıran dövüşler
belirli bir süreden sonra insanı sıkıyor. Tema gayet belli. Genesis’te (İlk
yaratılışta) işlerin düzgün ilerlemesini sağlamak. Bunu sağlamak için geri
gitmek. Sonlara doğru yaklaştığımızda itiraf çok yerinde: geleceği kimse
bilemez. Sarah Connar ve T-101 önceki serilerde de olduğu gibi gospel’ı vaaz
eden peygamberler modunda hareket ediyorlar. Geçmiş dahil bir yere gidilecekse ışıkla
gidilip geliniyor. Eski ahitte olduğu gibi “Let there be light” mantığı ile
hareket ediliyor.
Serinin 4. Filmdeki 1. Gün
2. Gün 3. Gün geçişleri de bizlere yine İncildeki süreci anımsatıyor. Sknetteki
geriye sayan sayaç ve alt yazı da geçen zaman hatırlatması tam da bununla
örtüşüyor. Judgement Day’e(Kıyamet gününe) hazırlanın mesajı filmin tavsiyelerinden.
------
Çok harika bir film
değildi. Ama yine de izlenmeye değer olduğunu düşünüyorum. Bu tarz serilerde
çok harika filmler bulmak artık imkânsız gibi zamanınız olursa izleyin derim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder