6 Ocak 2019 Pazar

HAYATA DAİR (2)


Batıya hayranlık dinsizlik ve deizm gibi akımlara neden oldu. Maddi terakki hayatın ana unsuru gibi kabul edildi. Madde geçici olduğu için kıymetsizdir. Kıymetsize güvenmek hayal kırıklığıdır. Madde hayatın özü ve içeriği değildir lakin ilerlemeden, akıldan ve teknolojiden uzak kalmak da Müslümanlık değildir. Geri kalmışlığı sürekli dış nedenlere bağlamak insanı mesuliyetten kurtarmıyor. İnsan iman ile en yüksek mevkilere çıkar. İmanın gereği dünya hayatını bir düzen ve medeniyet üzerine inşa etmekle ilişkilidir.



İnsanın maddesi; ruhu ve ruhunun kıymeti ile değerlenir.

Ruh şuurlanınca Allah’a kul olduğunu anlar. Bu anlayış onun eylemlerini, söylemlerini ve düşüncelerini Rabbani bir rızaya bağlar. Böylece insan vakti, sağlığı ve varlığı kendisi ve çevresi için tekrar tasarlar. Tasarısından bir kulluk anlayışı ortaya çıkarır. Bu anlayış onu cennete layık olmaya yönlendirir. Artık o kişi yalan söylemez-söylemez, haram yemez-yiyemez, boş konuşmaz-konuşamaz. Kendisini insanlar ve insanlık için üretmeye adar. Bu üretimin faydasını ebedi hayatta mükafat için bile kurgulamaz. Belirttiğimiz gibi onun derdi Yaratanın Rızasıdır. Ütopyolar, büyük hayaller, en geniş projeler bu rızayı isimlendiremez.  

Bu şuurdan ayrılan insan ise değerini binden bire indirir. Maddesiyle belki de çok şey ifade eder lakin manası boştur. Maddeten ilerlemiş Batı, dünyayı yönettiğini sanan İsrail, yeni yetme Çin ve Doğu ülkeleri buna çok güzel örnektir. İnsanlık anlayışları ve dillerine doladıkları eşitlik-demokrasi gibi vitrinler sadece kendi menfaatleri ile ilişkilidir. Birliktelikleri kendilerini korumak içindir. Gelişmişlikleri sadece kendilerine fayda sağlar. Yaşamak için öldürmeyi mübah sayarlar. Bu  bağlamda; Batılının konuştuğu, yazdığı yalan bir özgürlüğün pazarlanma stratejisidir.

Mevzu: İmanın idrakidir. İman inanan insanı ışıklandırır. İman sayesinde insan kendi üstündeki Rabbani sırları görür. Kendisini gören insan kainatı da görmeye başlar. Bu görüş aynı zamanda geçmişe ve geleceğe de ışık tutar. Çünkü insan aynı zamanda geçmiş ve gelecek hakkında üzüntü ve endişelere girer. İman sayesinde insan endişe, kaygı ve de şüphelerinden arınır. Teslimiyet onu psikolojik olarak tam manasıyla güvende olmanın içine alır. Artık o insan rahattır. Ölümü anlar. Ölümün yok oluş olmadığını, ölümün Allah’ın daveti olduğunu, ölümün bir terhis olduğunu anlar. Zaten ölüm anlaşılmadan hayat hakkıyla yaşanılmaz. Ve ölümü de anlayan insan, yaşının ilerlemesiyle gençleşir. Ruhun ağırlıklarından kurtulur. Çünkü içinde yaşadığı güven ona her türlü ağırlığı atmasını söyler.

İnsan karar vermelidir. Maddiyatın altından ezilecek mi? Maneviyatın üstünde yükselecek mi? Yemek yerken bile irade sadece ağzımıza götürmekten ibaretken ve gerisine müdahale edemiyorken; düşüncenin kölesi olmak ne beyhude bir uğraştır. Hiç şüphesiz! En güzeli emaneti Sahibine satmaktır. Emaneti sahibine satmak ise en kolayıdır. 5 vakit namaz arasında O’nun Rızası için yorulmadan, şikâyet etmeden çalışmaktır. Vesselam……     


1 yorum:

ömer TIKAÇ dedi ki...

Hocam parası olanın konuştuğu bir zamandayiz

Yorum Gönder

ANAHTAR GENÇLERİMİZDE

       Gençler, öğrencilerimiz, çocuklarımız şüphesiz hepimiz için en büyük değere sahip. Şehirlerimizi, sokaklarımızı, çarşılarımızı, okull...