3 Aralık 2016 Cumartesi

İyi günler tiyatrosu

Gerçek değerimi yokluğumda anladım.

Kimsenin hayatında olmadığımda, elimi eteğimi dosttan düşmandan çekince anladım.

Yıllarca verilen emeğin aslında ne kadar boş olduğunu, hayatın sadece maddiyat üzerine kurulu olduğunu anladım.

Eskiler biliyordu. Belki de ondandır; paylaşmadılar, sırnaşmadılar, yakınlaşmadılar. Gizlediler. Sağda, solda  kötü günler için hep bir şeyler ayırdılar. Az az yediler, az az konuştular. El-alem duymasın ve görmesin dediler.

Eskiler biliyormuş. İnsan herkesten önce kendisini düşünmeliymiş. Biriktirirken, yerken öncelik hep kendisi olmalıymış. Başkasını düşünmek aslında kendini unutmak demekmiş. Ve insan kendisini unutunca hiç kimse onu hatırlamıyormuş. Hatırlanmıyormuş.

Eskilerin sözünden çıkınca atılmışlık ve satılmışlık arasında bir yerde kalıyormuşsun.  
Gerisi zaten malumunuz. Hayatta ‘iyi günler tiyatrosu’ denilen bir oyun var. Şimdi eğer yanınızda –ne derseniz deyin- dost, arkadaş, akraba her kim varsa, ekser çoğunluğu iyi günlerde olduğunuzdandır. 

 İsterseniz deneyin…. Deneyin de  ….’Siz aslında kaç paralık bir adammışsınız’ görün. Piyasa karşılığınız nedir bir tartın. Karşılıksız kaç gram altın, kaç tl, Euro ya da ekmek alabiliyormuşsunuz bir görün. Yürek ister..  Yürek ister çünkü dünkü çocukların maskarası olursunuz.  

Ya bu tiyatronun bir oyuncusu olup siz de sahne alacaksınız, ya da perdeleri kapatıp oyun bitti diyeceksiniz. Tercih insanlıktan anladığınıza kalmış. İnsanilikten anladığınıza kalmış. Eğer bu oyunu oynayacaksınız; vicdan ve merhamet libaslarını terk edip, kendinize  bir savaş kostümü uyarlamalısınız.

Davam dedikleri: ekmek davasından başka bir şey değilmiş. Ve bu davada; gözünü açmayan, geride kalan  aç kalıyormuş. Ceylan ziyafetindeki aslanlardan öğreneceğimiz çok şey var.  

İyi seyirler.  


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

ANAHTAR GENÇLERİMİZDE

       Gençler, öğrencilerimiz, çocuklarımız şüphesiz hepimiz için en büyük değere sahip. Şehirlerimizi, sokaklarımızı, çarşılarımızı, okull...