31 Aralık 2016 Cumartesi

İstanbul'da terör saldırısı

Sevgili dostlar, yeni yıl inşallah hayırlı olur. ‘Duamız olmasa hiçbir hükmümüz yok.’ Biliyorsunuz.

"Onlar, bunlar, şunlar. Dış mihraklar, iç hainler. İntikam, kanı yerde kalmayacak, hesabı sorulacak vb."

Türkiye terörle mücadelede yuvarlak laflar geliştirme politikasını bir an önce terk etmelidir. Bu iş bundan sonra 20-30 yıl önceki yöntemlerle de yönetilemez.


Bugün bu işi(terörle mücadele) dünyada en iyi yapan ülkelerden daha da iyisini yapmak zorundayız NOKTA

24 Aralık 2016 Cumartesi

İNTİKAM – 1

Düşünce bahar elinden,
Saçıldı tüm yalnızlık tohumları eteğinden.
Arsız ve ansız büyüdü keder çiçekleri,
Susuz ve ışıksız; hem de kendiliğinden.

Ne kokusu vardı ne de rengi,
Köşe bucak sardı tüm odaları.
Her yer yaprak oldu, her yer diken,
Yattıkça battı, baktıkça yaktı.

TURGAY URGUR

22 Aralık 2016 Perşembe

Rusya ve İran İstilası


İlkokul tarih kitaplarının konularından birisi; Rusya’nın sıcak denizlere olan özlemidir. Bilmeyen yoktur ama önemsemeyen çoktur.

ABD’siz denklemde Türkiye İran, Rusya ve Çin’in ekonomik büyüme baskısıyla karşı karşıya kalacak. Bunun farkında olan Avrupa birliği gücünün yettiği kadar Rusya’ya olan yaptırımlarını sürdürmeye çalışıyor. (Malumunuz Rusya’ya olan  teknolojik araçlar ambargosu uzatıldı.) Çünkü bu ülkeler(Rusya-İran-Çin) dünya ortalamasının üstünde kendi kendilerine yetebilen ülkeler.

Suriye’nin kuzeyinde bölgesel düzleme tamamlandıktan sonra Rusya Suriye’ye öncelik verecek ve Türkiye bölgede pasifize  edilecek. Mevcut sınırlarımıza tekrar zorlanacağız ve Suriye’nin toprak bütünlüğü adı altında Rusya ve İran’ın enerji koridoru aktive edilecek. Türkiye’nin bu süreçte olsa olsa kazancı nakliyecilik ve gıda ihracatı olacaktır. Rusya’nın Türkiye’ye bu kadar makul yaklaşmasının nedeni; ortak menfaatler değil Türkiye’nin ABD’den ve AB’den uzaklaşmasıdır.

ABD’nin 15 Temmuzda sergilediği izle-gör politikası aslında bölgeye olan genel bakışının da özetidir. Gülenistlerin sürekli ABD ve AB yanlısı söylemleri istihbarati olarak geliştirilmiştir. ‘The Örgüt’ kendi bekasıyla paralel olarak Türkiye’nin bekasını ABD ekseninde kalmakta görmüştür. Tam bu noktada İsrail ile de ters düşmüştür. Çünkü mossad ‘the örgüt’ün  ABD’de ve dünyada hızlı ilerleyişinden rahatsız olmuştur ve 15 Temmuz sonrası Türkiye yanlısı bir izlenim çizmiştir. 15 Temmuz’un başarılı olması Türkiye’nin   ‘melting pot’ (Erime kabı) içinde Neo-Amerikanlaşması olacaktı. Bu , şu anki Rusya-İran denklemine de ters bir durumdu.

Savaş sonrası ABD ve AB Türkiye’yi cezalandırmak, Rusya ve İran ise baskılamak isteyecektir. Çünkü Rusya eline geçen bu tarihi fırsatı kaçırmamak için yerleşim politikası izleyecek. Yani Arap baharı başlangıç itibariyle ABD ve AB’nin menfaatlerine göre gelişiyor gibi görülse de ilerleyiş itibariyle doğu ülkelerinin işine daha çok yaramıştır.


Gülenistlerin ABD’de konuşlanmasının nedenlerinden birisi de Amerikan vatandaşının kültürel açlığıdır ve kullanılışlığıdır. Doğu ülkeleri kendilerine has kültürel hafızaya sahipken ABD ve mevcut AB oryantalizme doğrudan olmasa da dolaylı olarak açıktır. Eğer Gülenistler yurt dışında da Türkiye’de olduğu gibi kadrolaşmada yer alabildiyse, ileriki süreçlerde bunun da yansımalarını görebiliriz. Asıl uyuyan ama kök-hücreler bu ülkelerdedir. Hatta burada sayısal çoğunluktan ziyade niteliksel bir fark da vardır. Çünkü Gülen çekirdek ve asıl maya kadroyu 1997’de Türkiye dışına çıkarmıştır. Bu bağlamda Türkiye’deki örgütçüler sadece sermaye ve menbaa olarak kullanılmıştır. 

Turgay URGUR

11 Aralık 2016 Pazar

BEKLEMEK


Beklemek,
Bedelsiz olmalı,
Gelmeme riskini taşımalı.
Umutlar bir mahzende saklı,
Güneşten korunmalı.

Kimse gelmeyebilir,
Hiçbir şey değişmeyebilir,
İnsan ağaç sabrında olmalı.

Dökülen yapraklarınızı çöpçüler toplar,
Kuşlar gâh konar gâh konmaz,
Karıncalar içinizi de yiyebilir,
Sakinlik ruhunuzu sarmalı.

Ne gelen kalıcı, ne de giden dönücü,
Taş, duvar üstüne yıkılsa,
Gök kubbe yarılsa,
İnsan sadece toprağa hasret duymalı.

Bakışlar hülyadan yorulsa,
Düşüncen darmadağın saçılsa,
Sonsuzluk kapıları ansızın açılsa,
‘Gel’ demeyi beklemek derdin olmalı.


TURGAY URGUR

8 Aralık 2016 Perşembe

Dolar, TL.


Biz her şeyden anlarız. Buna ekonomi de dahil. Sayın Cumhurbaşkanımız bir çağrı yaptı. Bu tür çağrılar Milletlerin tarihinde çok önemlidir. Kurtuluş savaşında benzer bir çağrıyı Avusturya mallarını boykot için Said Nursi yapmıştı. Bu tür çağrılarda bulunan kişiler bu işin neticesinden ziyade niyetiyle ilgilenirler. Neymiş efendim… vatandaşın bozduracağı 100-200 dolarla Türkiye’nin açığı kapanmazmış.

Kardeşim…. Bakın… Karıncaya sormuşlar.

 Nereye?

 Demiş: Kabe’ye.

Demişler: Varamazsın.

Demiş: Varmasam da o yolda ölürüm.  
  
Şimdi bu Millet; bu işle dalga geçenler gibi düşünceydi, 15 Temmuz’da ölmek için sokağa çıkmazdı. 200-300 şehitle bu memleket kurtulur mu? Derdi.   Ama Türk Milleti bazılarının yaptığı gibi vatan, millet işlerini savsaklamaz. Ciddiye alır.

ABD’de siyah hakları otobüste öne-arkaya oturma muhabbetinden patlak veriyor. Milli mücadelenin bölgesel zaferleri bireylerin öne atılmasıyla kazanılıyor. Vietnamlılar  topraklarını önemsemekle kazanıyor. Sovyetlerin parçalanması bazıları için hayal ötesiydi ama oldu. Atatürk yola çıkarken, etrafındaki insanların azlığına değil kalbindeki inanca bakmıştır.

Ya tutarsa…Reis 3 çocuk dedi. Tuttu. İstanbul derdimiz dedi. İstanbul’u İstanbul yaptı. 6 seçim zaferi dedi tuttu. Sokaklara inin dedi tuttu. Milli para sadece Türkiye’de değil aynı zamanda  tüm İslam ülkelerinde karşılık bulursa, bu İslam alemi için kurtuluş olur. Peygamber Efendimiz Mekke’nin fethinden sonra ilk iş olarak Yahudi pazarlarından kurtulmayı hedefliyor. Dolarla, tahville, faizle yönetilmekten sadece Türkiye değil tüm gelişmekte olan ülkeler mağdur. Türkiye-Rusya Milli paralar için ticaret yapmayı öneriyorsa, birileri anlamak istemese de bu bölgede bir şeylerin değiştiğinin göstergesidir. Yarın bu işe Çin gibi güçler de destek verecek olursa, işte o zaman dünya dengeleri alt-üst olur inşallah. (Bu sırada, Gezi zihniyeti tabi bu işleri yine izlemekte olacak. )

Dolarların bozdurulmasıyla dalga geçenler aslında İzmir köy kalsın diyenlerdir. Hem yeni arabaya, hem de eve geçip; para yetmiyor diyenlerdir. 15 Temmuz kurgu diyenlerdir. Bu ülkenin 20 yıl öncesini unutmuş olanlardır.

Sayın Cumhurbaşkanımız aslında bu sayede siyaseten doğal bir anket de yapmış oluyor. Lakin muhalif düşünce henüz bu tür eylemleri anlama seviyesine ulaşamadı. Onlar işin facebook komedisini yaparken, Ak parti çoktan Millet neznindeki yerini revize etmiş oluyor. Bu modern siyasettir. İnönü mantalitesi bunu anlayamaz.   


Turgay URGUR  

3 Aralık 2016 Cumartesi

İyi günler tiyatrosu

Gerçek değerimi yokluğumda anladım.

Kimsenin hayatında olmadığımda, elimi eteğimi dosttan düşmandan çekince anladım.

Yıllarca verilen emeğin aslında ne kadar boş olduğunu, hayatın sadece maddiyat üzerine kurulu olduğunu anladım.

Eskiler biliyordu. Belki de ondandır; paylaşmadılar, sırnaşmadılar, yakınlaşmadılar. Gizlediler. Sağda, solda  kötü günler için hep bir şeyler ayırdılar. Az az yediler, az az konuştular. El-alem duymasın ve görmesin dediler.

Eskiler biliyormuş. İnsan herkesten önce kendisini düşünmeliymiş. Biriktirirken, yerken öncelik hep kendisi olmalıymış. Başkasını düşünmek aslında kendini unutmak demekmiş. Ve insan kendisini unutunca hiç kimse onu hatırlamıyormuş. Hatırlanmıyormuş.

Eskilerin sözünden çıkınca atılmışlık ve satılmışlık arasında bir yerde kalıyormuşsun.  
Gerisi zaten malumunuz. Hayatta ‘iyi günler tiyatrosu’ denilen bir oyun var. Şimdi eğer yanınızda –ne derseniz deyin- dost, arkadaş, akraba her kim varsa, ekser çoğunluğu iyi günlerde olduğunuzdandır. 

 İsterseniz deneyin…. Deneyin de  ….’Siz aslında kaç paralık bir adammışsınız’ görün. Piyasa karşılığınız nedir bir tartın. Karşılıksız kaç gram altın, kaç tl, Euro ya da ekmek alabiliyormuşsunuz bir görün. Yürek ister..  Yürek ister çünkü dünkü çocukların maskarası olursunuz.  

Ya bu tiyatronun bir oyuncusu olup siz de sahne alacaksınız, ya da perdeleri kapatıp oyun bitti diyeceksiniz. Tercih insanlıktan anladığınıza kalmış. İnsanilikten anladığınıza kalmış. Eğer bu oyunu oynayacaksınız; vicdan ve merhamet libaslarını terk edip, kendinize  bir savaş kostümü uyarlamalısınız.

Davam dedikleri: ekmek davasından başka bir şey değilmiş. Ve bu davada; gözünü açmayan, geride kalan  aç kalıyormuş. Ceylan ziyafetindeki aslanlardan öğreneceğimiz çok şey var.  

İyi seyirler.  


Yolcu 9

-Hey yolcu! İnsan bu merdivenlerde en çok neyin özlemini çeker?    -Vefa.  -Kimden?  -Vefalı olduklarından.  -Ya olmazsa?  -Olmayabilir. Olm...