10 Mayıs 2016 Salı

Bediüzzamanın’ın mirası


O, asrın İslam diyalektik abidesi, her türlü mücadelenin en iyi örneği, ‘hayatı adamanın’ ispatlı numunesidir.

Onu okumak insana vizyon kazandırır. Onu yazmak insanın ruhunu genişletir. Onun eserlerini düşünen hayatı yorumlama güçlüğü çekmez. Onun kitaplarını kendisine rehber edinen kendisini anlamlandırır. Sabır, irade, ihtiyar, tevekkül, azim, dayanışma ve hepsinin hulasası kulluk onun kelimeleri ile tanımlanır. Onun cümleleri insana muhkem bir benlik kazandırır.

Onu okumak Allah, Kuran ve Peygamber Sevgisine atılan aciz, fakir, kendi nefsince bir adımdır.

Onu irdeleyen cerbezeden, lafızperestlikten, israftan, ribadan, batılı tasvirden uzak kalmaya çalışır.

Lakin bu gün Bediüzzaman’ın bu değerli mirasının kıymetinin bilinmediğini görmekteyiz. Her bir risale grubu kendi kabuğuna çekilmiş ve onun cesaret dolu girişkenliğinden uzak bir hale bürünmüştür. Öğrencilerden, annelerden, esnaflardan, akademik sahalardan ve toplumun tüm diğer gruplarından uzak bir şekilde öz-eleştiriden mahrum yöntemlerle kendi kendilerine vakit geçirmektedirler.

Üzülüyorum.

Risale demek; gençleri anlamak - onları kazanmak demektir. (Gençlik Rehberinde izahı bulunduğu gibi…) 365 günün neresinde gençlerin derdine ÇARE ARAYAN bir risale grubu var? Bugün en iyi okullarda bile gençler Deniz Gezmiş’lerin, batılı saçma sapan yazarların kitaplarıyla buluşuyor. Hangi cemaat grubunun üyeleri okullarda öğrencileri takip ediyor. Bediüzzaman hocaları değil fenleri dinleyin demişti. Onlar size Halık’ınızı anlatır demişti. Hangi grubun mensupları çocukların fen dersleri, sosyal gelişimleri, güçlü iradeleriyle uğraşıyor?  

Risale demek; yeni yöntemlere açık olmaktır. (Muhakematta anlatıldığı gibi)

Öz- eleştiriye ve dıştan gelen beklentilere açık olmaktır. Çünkü herkesin kendi nefsinin en muhtaç olduğu gibi.)


Lütfen lütfen.  Siz frengi okumuyorsunuz ama Risaleyi de maalesef Pazartesi-Perşembenin dışına ÇIKARAMIYORSUNUZ.  Kafelere bakın. Üstünüze almadığınız her soruya cevap verme kolaycılığından lütfen sıyrılın. Eğer mesele gençlikse, İslamsa, doğruluksa; hodri meydan. Konuşmaya açık olun.  

Doğu illerine üniversite kurulmasını isteyen ve ilim meclisleri taraftarı olan Üstad’ın talebeleri olduklarını iddia edenler doğru dürüst ana-okulu, lise bile kuramadılar. Bugün eğitim sistemimiz hala batılı düşünceleri takip ediyor. Bırakın modern eğitim kurumlarını kendi aralarında bile kollektiviteyi tesis edemediler. Kainattaki tesanüd okundu, hafta hafta takip edildi ama insanlar arasındaki birliktelik gayretine girilmedi.

Neden böyle?

En büyük etken; dışa kapalılık. Aksiyondan uzak kalma kolaycılığı ve eleştiri kültürünün oluşmaması. Küçük meşrepler kendi yorumlarını asıl doğru kabul ettiler ve kendilerine yöneltilen soruları kendi sistemleri içinde cevaplandırdılar. Bundan dolayı risale sohbetlerinde kendi tarzlarının dışında başka bir konuya, alana, meseleye girilmez. Sosyal hayata dair hiçbir konuya değinilmez. Örneğin aile, çocuk eğitimi, güncel bilim, güncel sanat asla tartışılmaz. Yani sohbetteki kişi ile normal hayattaki kişilik farklılık oluşturur. Sohbetteki hayat ile gerçek hayat aynı değildir. İnsan manevi hayata ait yaşadıklarını sohbet anında yaşar ve orada bitirir. Mesela cenabı Allah’ın Rahman, Rahim , Adl, Alim isimlerini sohbet anında didik didik edenler, gerçek hayatta iş ilim vermeye, düşünce vermeye, adalet vermeye gelince yoktur. Meselanın meselası; risale okutanların öğrencilerimiz Hakim olsun diye bir kaygısı yoktur. Ama Hakim bizden olsun isterler. Ya Şafi ismini okuyanların, öğrencilerimiz doktor olsun kaygısı taşımadığı gibi. Ama doktor bizden olsun isterler. Kayyum ismini okuyanların, okutanların, yazdıranların, ezberletenlerin; öğrencilerimiz girişimci olsun demedikleri gibi. Ama siyasetçi onların isteklerini verince sevinirler.

Üzülüyorum. Bu konuya-konulara hiçbir risale mensubu girmez. Bu tür konuları YOK SAYARLAR.

Üstadın mirası şimdiki gruplar tarafından paylaşıldı. Herkes eseri sadece kendi kurtuluşu için inceledi. Kendi yöntemini yüceltti. Ve birilerinin kendiliğinden (teşekkele bi nefsihi) kitaplarla buluşmasını bekliyorlar. Bak ey gafil, şu koca kainatta hiç tesadüf var mı?  



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

ANAHTAR GENÇLERİMİZDE

       Gençler, öğrencilerimiz, çocuklarımız şüphesiz hepimiz için en büyük değere sahip. Şehirlerimizi, sokaklarımızı, çarşılarımızı, okull...