Son zamanların en ağır
yüzleşmeleriyle karşı karşıyayız. İç dışa
çevrildik. Gizlediğimiz ne varsa
kendimiz (kendiliğimizden) büyük bir aceleyle açtık ve saçtık. Hiçbir şey
görüldüğü gibi değilmiş ve yıllarca -MIŞ gibi yapmışız. İyi oynamışız. Her sabah, her akşam aynada gördüğümüz yüzlerimizi yıllar sonra ilk defa
fark ettik. LÜTFEN KENDİMİZ OLALIM. Yıllarca başkalarına yabancı olduk, bir de kendimize yabancı olmayalım.
Verilmeyen fetvalar, yapılmayan yorumlar ve sessiz
kalışlar da aslında bir
çeşit ONAYDIR. Meşrulaştırmadır. Toplum
konular hakkında bilgi sahibi olanlardan belirli
bir süre bir ses bekliyor. Yorum bekliyor
lakin aradığı bilgilendirme gelmediği zaman önüne sunulanları ve kendisine
dayatılanları olağan kabul ediyor. Örneğin televizyonların saçma sapan
programları hakkında ne Diyanetten ne de gayriresmi
Diyanetlerden(!) bir iki laf duyamıyoruz. Bunun gibi sosyal hayatın içine girmiş veya girmek için taciz karene
saldıran hiçbir davranış için kimse gıkını çıkarmıyor. Üzücü ama SESSİZ KALIŞLARIYLA PAÇOZLAŞMAYI MEŞRULAŞTIRMIŞ
OLUYORLAR. Sukut ikrardandır kaidesiyle toplumun da bu tacizleri normal
kabul etmesini uzaktan izliyorlar. Sonra da günah çıkartma babından ‘kötü
gidişatı’ ansızın belirmiş vebalara,
veremlere benzetiyorlar. Ya da …..son bir ihtimal söyleyecek bir şeyleri
yok.
Öz-çekimlerden
öz-eleştiriye vakit kalırsa kaldığımız yerden devam edeceğiz.
TURGAY URGUR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder