23 Haziran 2013 Pazar

Bakla


Bakla

 

Yıllar bize ağzımızda bakla ile konuşmayı öğretti.

Düşüncemizle batılı gönlümüzle doğulu olduk.

Ezilen bizden ise haklı, değilse farklı oldu.

 

Siyasetçisi, gazetecisi, bürokratı; herkes bakla ile konuşmayı benimsedi.

Durumu idare etmek, gerçeği gizlemek seçildi.

Seçmen seçilmişleri seçerken bile rahattı.

“Açık seçim, gizli tasnif” yıllarca eleştirildi.

Ama vesayet bu sefer temayülleri hiçe saymakla geldi.

Demokrasinin bir üst versiyonunu yaşıyorduk. İlerledik.

Demokrasi ulaşılmayacak kadar uzaktı,

Zaten ulaşılsa tılsımı da kaçacaktı.

12 Eylülle yüzleşmek için referandum bile yaptık.

Ne kadar da çok umutluyduk.

Baktık ki o da bir tür vizeden ibaretmiş.

Yetmez ama evetti. Kime yetti, kimse bilemedi.

İşin aslı plebisit de yetecekmiş. Birileri akil edememiş.

Maliye bakanının vatandaşla dalga geçişlerini,

Deneme yanılma eğitim modelini,

Zenginleştikçe kuduran bankaları,

“Firavunlaşan”ları da hem gördük hem de sindirdik.

Anlamaya gerek yoktu,

Çünkü popüler siyaset her şeyi anlatıyordu.  

Her şey o kadar hızlıydı ki !

Açılım bile çoktan eski bir gündemdi.

Yeni siyaset diyordu ki: Çabuk unut, hemen benimse.

 

 

Bir zamanların belki de tüm zamanların sosyal demokratları,

Baktılar ki seçimle bu iş olmuyor.

Eski usullerini anımsadılar.

“Meselenin sadece Taksim olmadığını”,

Birbirlerine hatırlatmak ihtiyacı bile duydular.

Çünkü sadece hafıza kaybı değil,

Vicdan yoksunluğu da yaşamaktaydılar.

Onlar için bir kaç kişi ölebilirdi.

Bu sefer iyi yakalamışlardı.

İsrail’i ve İngiltere’yi bile arkalarına almaktan utanmadılar.

Liberalizm tüm kimyaları bozmuştu.

Artık Taksimde Marks yoktu.

Ama propagandanın alası vardı.

Bir de anlaşıldı ki!

İşin içinde demokrasiden hazımsızlık,

Neticesinde ise fikri kabızlık varmış.

Oysa Cumhuriyet mitingleri ne kadar da masumdu değil mi?

Silivri önü direniş için en güzel mekan değil miydi?

Önümüzdeki seçimden bile umutları yoktu ve

Halka rağmen;

Bir yalan daha uydurdular: “Cumhuriyet elden değil ellerinden gidiyordu.”

Kimsenin dili varmıyordu, yüreği sızlıyordu lakin,

Para el değiştirmiş, kadrolar el değiştirmiş,

İşe çabuk uyum sağlayanlar yer değiştirmişti.

“Koç” bile kendi tarihinde milat yaşamıştı.

Bir yerden başlamak gerekiyordu,

Türkçe Olimpiyatlarında flama asmak en kolayı ve hoşgörülüsüydü.

Sonrasında hükümeti övmek gerekiyordu.

Kaçan köprü ihalesi ağır gelmiş,

Bir yerlerden tutunmaz ise daha çok işler kaçacaktı.  

 

Kuzey Irağı,

Petrol anlaşmalarını,

Devam eden faiz oranlarını,

Sosyal devlet ütopyasını,

Bakla olarak saklamaya devam etmek gerekiyordu.     

 

Turgay Urgur

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

ANAHTAR GENÇLERİMİZDE

       Gençler, öğrencilerimiz, çocuklarımız şüphesiz hepimiz için en büyük değere sahip. Şehirlerimizi, sokaklarımızı, çarşılarımızı, okull...