Bayram gelmiş neyime….
Evladını
vatanın bölünmez bütünlüğüne, bayrağın namusuna ve Milletin birliğine sadece ve
sadece Allah rızası için vermiş olan binlerce aile bu bayramda da muhtemelen
“bayram gelmiş neyime….” sızlanışlarıyla
bir bayramı daha kurban etmektedirler.
En ağır bedeli hiç şüphesiz
onlar ödemiştir. Acıyı onlar
taşımaktadır.
Peki, bu gün
bu ülkede terör konuşulurken neden onların gözünden, yüreğinden bu soruna bakılmamaktadır?
Siyasilerden,
medyadan, sivil toplum kuruluşlarından, ağır ulemalardan ve başka kimler varsa
onlardan bahsediyorum. Sağlı, sollu
gazetelere bir bakın. Televizyonlardaki
tartışmalara bir göz atın. Gündem
sürekli terörü tolere etmeye yöneliktir.
Terörü bizatihi yapanların mağduriyeti(?) meşrulaştırılmaktadır. Açılım, yatırım, gündem, hoşgörü onlara hizmet
etmektedir.
Sırrı Süreyya
Önder ekranların parlayan yıldızı olurken, bdp’lilerin Sayın Cumhurbaşkanı ile
görüşmelerinden umut devşirilmektedir.
Bir şehit
anası için demokrasi veya yeni anayasa lüks. O sadece evladının hakkının
korunmasını, suçlunun cezasını çekmesini ister.
Canını vermiş bir kişi için bu en doğal haktır.
Bir yerlere
gelecekse demokrasiden önce insanlığın ve vicdanın gelmesi lazım çünkü
demokrasinin varlığı diğerlerine bağlı. Artık günümüzde askeri darbeler yerini medya
darbelerine bıraktı ve her ne hikmetse çoğu haklı olana zulmetmekte. Okumuşluğun verdiği maharetle de işi gayet
güzel kılıfına uydurmaktadır. Şehit
haberlerinin verilmediği boşluklar, hemhal olabilecekleri düşünceler, gazete
sütunları neden Türk olmayanlara getirilmek istenen demokrasi haberleriyle
dolduruluyor?
* * *
Açlık grevi
mizanselinden maksat hâsıl ettirmek şimdiki bakanın Adalet anlayışı
olabilir. Asıl maksadı vicdan sahibi
yürekler biliyor. Lakin bu tür atraksiyonlar olsa olsa birer samimiyet testi
olur. Ha bir de AB müzakerekarelerinde ‘bakın bunu da yaptık’
tadında olur. Bu arada şunu da unutmayalım ! Akp seçmeninin iyi polis-kötü
polis oyunundan da sıkılmasına artık ramak kaldı.
* *
*
Bir de
bakarsınız yeni Anayasa, apo’ya ev hapsini düşünen Sayın Arınç’a kendi evinde
hapis etme şansını da verir. Hem onun adı Bülent Arınç’mış, her sözünün de
arkasındaymış. Zaten Diyarbakır Emniyet Müdürü de haklıymış ama cümleleri
farklı kurmalıymış. (bir de cümleyi
kurarken ağlamalı bir ton gerek, onu da unutmamalıymış..
Urgur.