28 Ocak 2012 Cumartesi

Ulak 2

*ulak 1 isimli yazının devamıdır.
Ulak 2

Köyün ruhları ölmüş bedenleri ihtiyar zevatından, başlarını dizilerden kaldıramayan kadınlarından, her şey gibi bu zamanda gençliklerini de tüketme gayretinde olan gençlerinden kâğıttaki çizgiye post modern bir yorum getirmelerini beklemeye koyulmanın pek bir anlamı yok tatbikî.  Enteresan bir adamın getirdiği kâğıttaki ince çizgi ne ifade ederdi ki?

“Bu zamanda epey bir kalınlaştınız eee artık incelmenin zamanı geldi.” mi?, “Gururlanma sen de 1 gün öleceksin.” mi?, “Al işte 1 gün daha boşuna geçti.” mi?, “Varlık deryasında toprağa tutunmuş ahirette dal budak salmayı umut eden ince bir Elif.” mi?

Fikirlerden merak ile umursamazlık, aşk ile nefret, acele ile sabır, cüz ile küll, varlık ile yokluk, haya ile riya, açlık ile tokluk, edep ile debdebe geldi de geçti geldi de geçti. Geldi de geçti. Tutunacak yer bulamadı.

Hem neden at ile gelmişti ki? Türlü, türlü vasıta vardı. Hem gelmesine de gerek yoktu. Mesaj vardı, telefon vardı, mail vardı, facebook, twitter vd vardı.  

En iyisimi Ariflen Amada soruverem. O bize değivesin de biz de bu dertten kurtuluverem gari değvediler.

Ahmet onların önce iyice etrafına yerleşmelerini, her işi bırakmalarını ve dinlemek için hepsinin hazır olmasını bekledi ve dedi ki:

Bölüm 2

Turgay Urgur  



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

ANAHTAR GENÇLERİMİZDE

       Gençler, öğrencilerimiz, çocuklarımız şüphesiz hepimiz için en büyük değere sahip. Şehirlerimizi, sokaklarımızı, çarşılarımızı, okull...