kapına vardım,
bir ben vardım.
kapında kaldım,
yarım kaldım.
turgay urgur
2 Ocak 2019 Çarşamba
29 Aralık 2018 Cumartesi
vefa
Burnumun kemiği sızlar,
Ağlamak ve ağlamamak arasında koca bir mazi gözlerimi yoklar.
Ve vicdan hatırlamanın bile bedelini ödetir,
Umuttan alır özlem hanesine yazar.
Ağlamak ve ağlamamak arasında koca bir mazi gözlerimi yoklar.
Ve vicdan hatırlamanın bile bedelini ödetir,
Umuttan alır özlem hanesine yazar.
20 Aralık 2018 Perşembe
ACKNOWLEDGED ABBREVITIONS
You may have acquired amazing plans about your future, thinking that they would affect
your gains. Sometimes you try different kinds of alterations that you’ve been
admiring in order to achieve tremondous
successes. You abandon your adjusted behaviours to amend the dogmas which cause
adverse acquitions. Both tragically and ironically, it’s simply because of your
desire to administer your fate. During this process, you accept aids of other
people who are alien to you. To accelerate your
assets, you adapt their adjustments accurately. Additionally, you absorb and adopt their
rhetorical values that you are acquainted with via media. In the end, you say
that you have abolished your own history
and mental past. Proudly but unfortunately, you accommodate all these shadow accumulations in
your private places such as homes, schools, streets, towns and cities. Consequently;
you are compelled to alter your activities that accompanies you almost nearly
for 1400 years.
However, advocated
simulation aggravates and you accuse of others whom you adore. In addition, you
become aggressive. You want to abstain from all the harmful addictions injected
to your vessels. Admitting that you are wrong, you long for your access to the
abundant wealth which contains peace, honor and purity.
Finally but
luckily; you recollect your ACKNOWLEDGED ABBREVITIONS alongside your cemetary
such as being simple, modest, generous and faithful. You find the
abundance among this simplicity. I call them ACKNOWLEDGED
ABBREVITIONS because it sometimes takes time to understand what the importance
of being a human is.
TURGAY URGUR
19 Aralık 2018 Çarşamba
UYKUN
Gecemin koynundasın,
Boğsam haberin olmaz.
Ruhum kalbimde, bedenin beynimde,
Ben istemezsem ikisi bir olmaz.
Çaresiz her gün yanıma gelirsin,
Ben izin vermedikçe gidemezsin,
Yanımda ne kadar kalacağını sen bilemezsin,
Nereye gitsen, kiminle gitsen bensizliğe direnemezsin.
İşveler, nazlar, diller bilsen de,
Ben gassalım, meyyit gibi önüme gelirsin.
İstemem kabusun olayım,
Seni kan ter içinde koyayım,
Rızanla gel tüm dertlerine derman olayım,
Bana doyduğunda seni salayım.
Rızanla gel kimse dokunamasın,
Sen rüyalar alemimdeyken varsın dünya yıkılsın.
Boğsam haberin olmaz.
Ruhum kalbimde, bedenin beynimde,
Ben istemezsem ikisi bir olmaz.
Çaresiz her gün yanıma gelirsin,
Ben izin vermedikçe gidemezsin,
Yanımda ne kadar kalacağını sen bilemezsin,
Nereye gitsen, kiminle gitsen bensizliğe direnemezsin.
İşveler, nazlar, diller bilsen de,
Ben gassalım, meyyit gibi önüme gelirsin.
İstemem kabusun olayım,
Seni kan ter içinde koyayım,
Rızanla gel tüm dertlerine derman olayım,
Bana doyduğunda seni salayım.
Rızanla gel kimse dokunamasın,
Sen rüyalar alemimdeyken varsın dünya yıkılsın.
11 Kasım 2018 Pazar
GÜNAH KOKUSU
Günah kokusu,
Cehennemin etten dokusu,
Ayna korkusu,
İsyan ile paklanma arzusu.
Çürümüş kalp kavurması,
Beynin bulantısı..
Çıktısı,
Bıçkısı.
Kendi nefesini tanıyamama,
Köşe bucak saklanma,
Örtme, örtünme,
Şeytani öykünme,
İnsani kamuflaja bürünme,
Lanet bataklığına sürünme,
Kendi eliyle ruhunu gömme.
İlk günahı diliyle tadar,
Bakışıyla bire bin katar,
Kulaklar keyfine bakar,
Düşüncedir 'bu kokuyu' saklar,
Son sevaplar da dayanamaz akar.
Menekşelerden kalkan kelebekler,
Cehennemin etten dokusu,
Ayna korkusu,
İsyan ile paklanma arzusu.
Çürümüş kalp kavurması,
Beynin bulantısı..
Çıktısı,
Bıçkısı.
Kendi nefesini tanıyamama,
Köşe bucak saklanma,
Örtme, örtünme,
Şeytani öykünme,
İnsani kamuflaja bürünme,
Lanet bataklığına sürünme,
Kendi eliyle ruhunu gömme.
İlk günahı diliyle tadar,
Bakışıyla bire bin katar,
Kulaklar keyfine bakar,
Düşüncedir 'bu kokuyu' saklar,
Son sevaplar da dayanamaz akar.
Menekşelerden kalkan kelebekler,
Cehenneme
uçtu.
Koca
bir orman,
Ardından
bakakaldı.
Güneşin
batışı titredi,
Toprak
ilk defa ürktü.
Aylarca
yağmur yağdı,
Rüzgar
hiç dinmedi,
Günah
kokusu geçmedi.
4 Kasım 2018 Pazar
HAYAT (1)
Hayat, yorumlayamadığımız henüz yorumlanmamış bir rüyadır.
Birçok şeyi yaşadığımızı sanırız ama onların geçişini saniyelerle ifade ederiz.
Bilim onu yorumlayamadı. İnanmak ona bir yere kadar anlam verdi. Ve onun için
‘masiva’ dedi. Ölmek için yaşadığımız doğru mudur? Evet, haklısın sonsuz bir
hayat için geldik ve gideceğiz. Peki, hayatı acılaştıran bu ölüm korkusu nedir?
Bu yarış nedir? Koca İnsanlık tarihi boyunca kaç kişi teslimiyet halindedir ki?
Savaştan uzak savaşı tartışanlar, açlıktan uzak riyazet
arayanlar gibiyiz. Her şeyimizin olmasını isterken aynı zamanda aşkta faniliği,
hayatta sonsuzluğu istiyoruz. Bu manada; her şeyi istemek başkalarına hiçbir
şeyi bırakmak oluyor. İstemekten öte
adeta tüm varlığımızı geçenlere – geçeceklere vermek istiyoruz.
Başkalarından çalınanları paylaşmak gibi 3. Sınıf bir
‘paylaşma’ modası peydah oldu. Fazlalıkların 40ta 1’ini vermek gibi vicdani bir
salınımı koruma subabı olarak şuurlarımıza taktık. İbadet: cezadan kurtulmak
için yaptırılan periyodik muayene gibi algılanır oldu. Değiş tokuş aklımızı
başımızdan aldı. Market reyonlarının önündeki kararsızlık neredeyse en büyük
tercih – en esaslı demokratik hakkımız oldu. Lakin kasiyere vardığımızda sadece
paramız kadar seçme ve seçilme hakkımız olduğunu yüzümüze vuruyorlar. 10
kuruşun yoksa poşetteki en son malzemeyi alamıyorsun. En çok değer verdiğimiz
iki şey: kazanmak ve harcamak.
Düşünmek yerini düşünüyor gibi yapmaya, inanmak
yerini inanıyor gibi yapmaya bıraktı.
Hedonizm çağın yükselen hastalığı oldu. Lütfen bana
birileri; hedonizmden uzak (ari) bir düşüncenin, siyasi bir topluluğun
varlığından bahsetsin. Varsa böyle bir meşrepten veya akımdan bahsetsin.
Yansımalar dünyasında hem aynayı tutan, hem bakan, hem bakmakta
olduğu şeyi yapan; hem de arsız ve fütursuzca aynaya gelen ışık olmak istedik.
Merkeze kendi varlığımızı öylesine bencilce, hırçınca ve küstahça yerleştirdik
ki! Adeta bizim dışımız yok oldu. Kendi ürettiklerini kendisi sanan, bu
ürettiklerini tüketirken de aslında kendi benliğini yiyen bir insana dönüştük.
Ne kadar tüketiyorsak, o kadar vardık.
Oysa bir şeyin bir yaratıcıya bakan, bir kendisine bakan
yönü vardır. Yani arının bir tarafı kendisine ve insanlara bakar, diğer tarafı
Halıkına bakar. İnsanın bir kendisine bakan yönü bir de yaratıcına bakan yönü
vardır. İnsan hayattaki neye bakarsa baksın; eğer bu dünyaya bakan anlamına
bakarsa aldanır. Bu bağlamda; hayatın da kendi manasına(bu dünyaya bakan
manasına) değil Allah’a bakan manasını görmek icap eder. Avrupa felsefesi ekser
itibariyle hayatın kendi manasına baktığı için; tüm gücünü o yöne vermiştir. Kısmen
ilmen terakki getirmiştir lakin manen hiçbir şey verememiştir. Verseydi barışı,
özgürlüğü, zenginliği sadece kendisi için konuşmazdı. Kendisi gibi olmayanlara
kan kusturmazdı. Ağzına doladığı medeniyet yalanını Orta Doğuda kusmazdı. Hayatı
anlamlandırmada insana düşen niyet ve nazardır. Kişi niyetini iyi tutarsa
kötülüğü iyiliğe, günahı sevaba, batılı hakikata dönüştürür. Yoksa nefsin ve
nefsi tahrik edenlerin maskarası olur. Kendisini yukarıda mevzu bahis ettiğimiz:
tüketimin, hedonizmin ve her türlü kandırmacanın sefil bir hizmetçisi olur. Kişinin
neye nasıl baktığı çok önemlidir. Raftaki bir paket unu para ile alınan bir
meta görmek ile Rahman ve Rahim olan Allah’ın kıymetli bir nimeti gibi görmek
arasında Cennet ve Cehennem gibi fark vardır. Müslüman ne bir paket unu, ne
ekmeği, ne unu, ne havayı, ne suyu, ne de hayatı manasız ve de Yaratıcından
ayrı görmez-göremez. Hayatın mahiyetini arayan nazar, niyet ve hayatın hayatı
verenle olan ezeli ve ebedi bağını müşahade etmelidir. Evet Malik değiliz lakin kendimize Malik
nazariyle bakıp; Malikimizin had ve hududunu bir nebze olsun anlarız. Ve ölüm
hakdır. Her insan ölüme doğru yaşar. Öyleyse
insan aslında ölümü anlamadan hayatı anlayamaz. Beden bu dünyada yaşamayı keşf
ederken, ruh da aynı şekilde ölümü keşf etmelidir. Hayatın gerçek tadını ancak
ölümü, ölmenin amacını anlamaya çalışanlar idrak edebilir.
İnsanın bugün ruhunu sıkan, benliği daraltan etrafındaki nesnelerin,
kurguların, sözlerin ve de uğraşların çokluğudur. Lakin bunlara mukabil insanın
şahsına ‘teslimiyet’ gibi bir anahtar verilmiştir. Bu anahtar sadece dünyanın
manasını değil aynı zamanda sonsuz bir hayatın muhtevasını da insanın şuuruna
yakınlaştırır. İşte bu yüzden huzur hiçbir zaman pervasızca tüketmekte, daha
çok tüketmek için daha çok çalışmakta olmamıştır.
Huzur yaptığın ve yapacağın
işlerde O’nun rızasını aramakta olmuştur.
Sonuçta; ibadet ve ibadetin rükunları; zekat ve içeriği, hac
ve değeri, oruç ve kıymeti ancak şuurlu bir teslimiyet ile yapılırsa netice
verecektir. Ve hayat yine de…. Belkide ….bir
rüya olarak kalacaktır fakat en azından kabus olmayacaktır.
(devam edecek)
Turgay URGUR
3 Kasım 2018 Cumartesi
Muska (1)
Senden ruhuma muska,
Bedenime maske yaptım.
Günahlarımın ölü ikizini minnetine gömdüm.
İsmim, cismim mihnet vermesin diye,
Adımı mezarıma yazdırmadım.
Hayallerimi cami avlusuna,
Benliğimi kumar masasına koydum.
İkisini de alan,
Sen kimsin diye soran olmadı,
Sadece acıdılar.
Acındım.
Ve acınmak hepsinden de beterdi,
Ne de olsa....
İstememenin diğer adı,
Pişmanlığın kibarı,
Hiç olmasaydı demenin Türkçesi:
Acımaktı.
Muskama baktım.
Mahut bir hüzün geldi aklıma,
Gülmekle çıkardım.
devamı gelecek.........
Turgay URGUR
Bedenime maske yaptım.
Günahlarımın ölü ikizini minnetine gömdüm.
İsmim, cismim mihnet vermesin diye,
Adımı mezarıma yazdırmadım.
Hayallerimi cami avlusuna,
Benliğimi kumar masasına koydum.
İkisini de alan,
Sen kimsin diye soran olmadı,
Sadece acıdılar.
Acındım.
Ve acınmak hepsinden de beterdi,
Ne de olsa....
İstememenin diğer adı,
Pişmanlığın kibarı,
Hiç olmasaydı demenin Türkçesi:
Acımaktı.
Muskama baktım.
Mahut bir hüzün geldi aklıma,
Gülmekle çıkardım.
devamı gelecek.........
Turgay URGUR
27 Ekim 2018 Cumartesi
AGUŞ
Üşüdüğün şehre güneş doğuyor şimdi,
Çiçekler yağıyor.
Sabah ezanıyla,
Gül kokuları sokakları
kaplıyor.
Köpekler susuyor,
Ayyaşlar utanıyor,
Rüzgar usul usul kayboluyor,
Al yıldız bayrağı görünce,
Yine melekler kıskanıyor.
Doğru…Son halin yürekleri sızlatıyor,
Tekbirler, selalar ve dualar eşliğinde;
Bir ülke kıyama duruyor.
Seninle çaresizliğini,
Seninle acizliğini anlıyor.
İnsan olduğunu hatırlıyor.
UTANIYOR…..
Hoyratça geçen zamana,
Arsız günahlara,
Düstursuz laflara,
Şana, şöhrete,
İsrafa,
Ve de şuursuzluğa bakıp
UTANIYOR.
Üşüdüğün şehre güneş doğuyor şimdi,
Çiçekler yağıyor.
Şirkler ve tövbeler beyni dövüyor,
Diller ve gözler birbirini yalanlıyor,
Ruh ve beden yer değiştiriyor,
Ve geceyi,
Ve sabahı,
Ve koskoca bir ülkeyi sessizlik kaplıyor,
Al yıldız bayrağı görünce,
Yine melekler kıskanıyor.
Doğru…Son halin yürekleri sızlatıyor,
Tekbirler, selalar ve dualar eşliğinde;
Bir ülke kıyama duruyor.
TURGAY URGUR
4 Ekim 2018 Perşembe
Tasannû
Nedir? Yapmacık hareket, zorla bir şeyi daha iyi gösterme gayretidir. Günümüzün
ruhi hastalıklarındandır. Tedavisi riyâyı ve zilleti bırakmaktır. Riyâ: Özü
sözü bir olmamak, inandığı gibi hareket etmeyiş, gösteriş, iki yüzlülük.
Zillet ise aşağılık, horluk, alçaklık manasındadır. Bu tür hastalıkların
tedavisi zor gibi görünse de aslında gayet basittir. Çünkü insanın
iradesindedir. Tedavi için besmele ile güne başlamak, salavat getirmek, niyeti
her daim temiz tutmak gerekmektedir. İsrafı bırakmak, şükr etmek, başkalarına
değil kendimize bakmamız gerekmektedir.
turgayurgur
3 Ekim 2018 Çarşamba
EMANETÇİ 2
Batıya hayranlık dinsizlik ve deizm gibi akımlara neden oldu. Maddi terakki
hayatın ana unsuru gibi kabul edildi. Madde geçici olduğu için kıymetsizdir.
Kıymetsize güvenmek hayal kırıklığıdır. Madde hayatın özü ve içeriği değildir
lakin ilerlemeden, akıldan ve teknolojiden uzak kalmak da Müslümanlık değildir.
Geri kalmışlığı sürekli dış nedenlere bağlamak insanı mesuliyetten kurtarmıyor.
İnsan iman ile en yüksek mevkilere çıkar. İmanın gereği dünya hayatını bir
düzen ve medeniyet üzerine inşa etmekle ilişkilidir.
İnsanın maddesi ruhunun kıymeti ile değerlenir.
Ruh şuurlanınca Allah’a kul olduğunu anlar.
Kul olduğunu anlayınca insanda Allah’ın sıfatları ortaya çıkar. Bu ne de
güzel bir haldir.
2025 Açılış Konuşmam
İnsan neyi özler? Sevgiyi, huzuru, barışı, başarıyı, umudu özler. Bunun en doğru yerlerinden birisi Siz sevgili çalışkan, dürüst ve güzel a...
-
Hansa kimdir? Meşhur kadın şair sahabilerden. Peygamber efendimiz zamanında, Amr’ın kızı olan meşhur kadın şair Hansa, çok güzel k...
-
Yıllar sizden uzakta bir başka hızlı geçiyor. Anladım ki okulda sizler ile birlikte iken zaman duruyormuş. Zaman başka bir anlam kazanıyor...
-
Kollektif Şuur 1 / Turgay Urgur Çok zaman önce yazmış olduğum bu yazıyı ara ara okurum. "Kollektif şuur" kendimin ürettiği ve t...