boşa yaşamışım, boşuna kanmışım,
anlasana için kanıyor.
insan aldanırmış, aldanmışım,
içim kanıyor.
sabahtan akşama yazıklar olsun de,
kahrol, mahvol, perişan ol,
düşündükçe için kanıyor.
3günlük dediler oysa dünya ölmekten ibaretmiş,
vefa, emek çoktan kaybedilmiş,
yaşadıkça içim kanıyor.
22 Ocak 2018 Pazartesi
İÇİM YANIYOR
Gündüzün oyunları,
Gecenin dehşetinde
sökmüyor.
Mazinin avuntuları,
Acıdan başka bir şey
vermiyor,
Ve Sabriye’mi
düşündükçe içim yanıyor.
Elim, ayağım bağlı,
Dilim konuşmaya
varmıyor.
Belli yüreğim yaralı,
Lakin sahte dostlar
teselli olmuyor,
Ve Kızlarımı
düşündükçe içim yanıyor.
Ben buralardan gideli
çok oldu,
Henüz kimse inanmıyor.
Anı defterim
satışlarla doldu,
40ında kafam kimseyi
almıyor,
Ve Kendimi düşündükçe
içim kanıyor.
TURGAY URGUR
21 Ocak 2018 Pazar
AFRİN
Bizim değişmeyen hülyamız
Resul’ün tebessüm eden çehresidir,
Derdimiz öğlesine ölmek
ya da böylesine kalmak değildir,
Allah için İslam’ın
cümle âlem yükselişidir.
Bir kısım detaylarda
ve yorumlarda boğulur,
Askerimiz ise cephede
Allah sevgisiyle yoğrulur,
Şu eyi bilinsin! Ve
bellensin! Bu sefer ne ilk oldu ne de
son olur.
Tarih şahittir. Mehmetler;
Hamza gibi cesur, Ali gibi yiğittir,
Yahu. Ya HUUUU…. sen
de en azından dua ile güç biriktir,
Herkes bilir Türk’le
hiç bağdaşmayan zillet ve ezikliktir.
Bu toprakta, bir
şehittir geride bini yaşatan,
Bu orta doğuda, biz
değiliz bu savaşı başlatan,
Emme vekalin el alem
buysa; gerekirse karadan, havadan,
İbret veya küçük bir
not olsun diye, son nefese dek çökeriz korkmadan.
Günlük siyaset
yapmadan, başta kim olsa destekleriz savaşta,
Yarın utanmamak için
bir olduğumuzda barışta,
Aman ha! Sakın ha!!!! Düşman
görmesin bizi ayrışta,
Allah’ın izniyle bu
bayrak inşallah her zaman arşta.
Dileğimiz, Allah
ordumuza güç versin,
Ve hep bir ağızdan
isteğimiz; kâfir, kefere ve hainler gebersin,
Ordumuz muradına
ersin,
Cümle alem bunu böyle
bilsin.
Turgay urgur
11 Ocak 2018 Perşembe
KAÇAK HAYATLAR
Güne bakın. Bugün yaşadıklarınıza
bakın. Ve gördükleriniz ile görmediklerinizi ikiye ayırın;
Gördüklerimizi ayırmak
kolay, hem de çok kolay. Çünkü neredeyse dün gördüklerimiz ile birebir aynı. Doğru
ne olacaktı ki? Farklı ne olabilirdi ki?
Yemek, içmek, izlemek,
yorulmak ve dinlenmek arasında sıkıştık kaldık. Çığın altındaki insan gibiyiz. Daha
çok hareket ettikçe daha çok batıyoruz ve boğuluyoruz. Bizi bu çokluk ve
çokluktaki çok hareketlilik bu hale getirdi. Dilim bu çokluğa bereket diyemiyor
çünkü insan bereket de bir helallik arar, şifa arar, dua ve çalışma arar. Her şeyimiz
çok. Yiyeceğimiz eskiye göre çok ve çeşitli. İşimiz çok. Evdeki eşyamız yok. Giyeceklerimiz
çok. Ve sandığımızın aksine zamanımız da oldukça çok. Lakin; bu kadar çokluta
huzur yok, mana yok, mutluluk yok, umut yok.
Çünkü……
İnsan denilen varlık
sadece bedenden ve bedeni arzulardan ibaret değil. Bedeninden ziyade aynı
zamanda açlığa ve ölüme terk edilmiş bir ruha sahip. Bilip de görmediğimiz,
görmemek için ondan hep kaçtığımız bir ruha sahip.
Bu kadar çokluğun
içinde ağlayan, acıyan, sızlanan tabi ki de bedenimiz değil ruhumuz.
turgay urgur
31 Aralık 2017 Pazar
Democracy vs İslam
‘İslam’a karşı
demokrasi.’ Başlığım yarı İngilizce yarı Türkçe çünkü İngiliz’in, Amerika’nın,
gavurun hakim olduğu bir dünyada Müslüman olmak ve İslami hayatı yaşamaya
çalışmak zor bir imtihan. Yediğimiz içtiğimiz adamların tekelinde, onların
onayı olmadan bir bankadan diğerine havale yapamıyoruz, onların ürettiklerini ve
tükettiklerini alıyoruz. Ellerine bakıyoruz, onları izliyoruz. Onların bizim
için çizdikleri sınırların içinde yaşıyoruz.
Malumunuz nereye
demokrasi getirmek isteseler; beraberinde ölümler geldi. Açlık geldi. Zulüm
geldi.
Şu sıralarda tüm İslam
ülkeleri uzun yıllardır dertli oldukları gaflet uykusundan uyanmak ile
uyanmamak arasında gelgitler yaşıyor. Bu gelgitler esnasında demokrasi
baronlarının İslam ülkelerini yoklamaları da tabi ki eksik olmuyor.
Bu yoklamaların en
şiddetlilerini yaşadık ve yaşıyoruz……
Örneğin 15 Temmuz,
Gezi olaylarından sonraki en sinsi yoklamalardan birisiydi. O gecenin sabahına
kadar Abd ve Batı ülkemizin düşmesini bekledi. Adeta insanımızdaki inancı,
vatan sevgisini, birlikteliği kontrol etti ve ummadığı bir sonuçla karşılaştı. Neden?
Çünkü kendilerine kalenin içinin çoktan feth(ö) edildiği ispiyonlandı. Pe ki bu
süreçte Sayın Cumhurbaşkanımızın Türk
Milletine çağrısı olmasaydı ne olurdu? 15 Temmuz gecesinde Sayın Cumhurbaşkanımız
eğer dost İslam ülkelerinde de
diplomatik destek talep etseydi, büyük olasılıkla cevapsız kalmazdı lakin
Osmanlı gibi bir geçmişi olan Türk’e bu ar gelirdi(gelebilirdi). Bizim bu
direnişle tüm İslam ülkelerine örnek olmamız kaderin bize ayrı bir hediyesiydi.
Evet Türkiye’de yaşanan 15 Temmuzdan sonra sadece Türkiye tarihindeki darbeler
süreci kapanmamış aynı zamanda demokrasi pazarlayan batılı silah tüccarlarının
İslam ülkelerini bu tür darbelerle yıldırma girişimlerinin de önüne
geçilmiştir.
Uluslararası platformada
veya alemde ya da aslında arenada; bunun ( Müslümanlara, Türklere, İslama karşı
yapılanların) karşılığında Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde çok güçlü bir
diplomatik atak yapılıyor. İslam ülkelerine olan ziyaretler, Kudüs olayındaki
birliktelik ve Türkiye Cumhurbaşkanının bu ülkelerde sevgi ve umut ile
karşılanması bu minvalde çok önemli. Yoksa ülkemizdeki gidişat yılmaz özdil’in yaşadığı
haset travması veya Ahmet hakanın yazılarının basitliği pencerelerinden
görüldüğü gibi değil, Allaha şükür. 20 yıl öncesine göre daha çok zenginiz,
daha çok mutluyuz ve gelecekten umutluyuz.
23 Aralık 2017 Cumartesi
KAHIR (5)
En güçlü hissettiğim anda,
Beklemediğim zamanda,
Vurdun beni.
Bir bayram sabahında,
Düğün arifesinde,
Dostlarla muhabbete,
Vurdun.
Hayata gülerken,
Ve hayat ilk defa yüzüme gülmüşken,
Umutluyken,
Mutluyken,
Vurdun.
Gençken,
Yorulmamış iken,
Gururlu iken, onurlu iken,
Dimdik ayakta iken,
Vurdun.
Dertlere boyun eğmediğim,
Laflara kulak asmadığım,
Senden başkasına bakmadığım zamanda,
Vurdun.
Yanarım,
Sana olan inancıma yanarım,
En çok güvendiğim zamanda vurdunturgay urgur
17 Aralık 2017 Pazar
MEZAT
Değerimi en
iyi sen bilirsin,
Beni sen
sat.
Ruhumda emeğin
var,
Bu antikayı
ucuza bırakma,
Yabana atma,
Zengin birisine
sen sat.
Bir ömür
kullandın,
Elinden iyi çıkar,
Alla, pulla,
kınala,
Bu yıkığı
sen sat.
‘Her türlü
kullanılır.’ de,
‘Alıcısını
üzmez.’ de,
‘Beni hep
mutlu etti.’ de,
Bu köleyi
sen sat.
Hatıram var
deme,
Dayanamam,
kıyamam deme,
Bu maziyi
sen sat.
Madem ki! Bir
ömür kullanıp da,
Bağlanmamayı
başardın,
Oyunun en
güzelini oynadın,
Çaktırmadın,
belli etmedin,
Kimseye bildirmedin,
Sıfır zararla
çıktın,
Neşesini sürüp,
kahrını bana bıraktın,
En iyi sen
satarsın,
En iyi sen
satarsın,
Hiç şüphesiz
sen satarsın,
Bu aşkı sen
sat.
18 Kasım 2017 Cumartesi
RESİMLER AĞLAMAZ
Boşuna sancılanma,
Resimler ağlamaz.
Duvarda, masada, çekmecede beklerler,
Yorulmazlar,
Şikâyet etmezler,
Hiç umutlanma,
Resimler ağlamaz.
Geçmişten ibarettirler,
Mutlu mutsuz fark etmez,
Resimler ağlamaz.
Siyah beyaz, renkli, yırtılmış, solmuş,
Bir köşede unutulmuş,
Ya da kaybolmuş,
Resimler ağlamaz.
Baktıkça sen ağlarsın,
Düşündükçe sen ağlarsın,
Sağda solda buldukça sen ağlarsın,
Ama unutma resimler ağlamaz.
Kimseleri kalmasa da,
Tozlansa da,
Ateşe atılsa da,
Eline alıp, bakan olmasa da,
Kaygılanma resimler ağlamaz.
İster bağrına bas,
İster buruştur,
İstersen makasla parçala,
Elinden geleni ardına koma,
Resimler ağlamaz.
Arayıp da bulamayınca,
Ansızın kaybedince,
Sen ağlarsın,
Ama resimler ağlamaz.
Turgay URGUR
5 Kasım 2017 Pazar
İnsan ve Değer(i) -1
Yok… yok.. Bu bir akıl tutulması değil. Olayın düşünmekle,
düşünebilmekle bir ilgisi yok. Yapılan her davranış gayet bilinçli, istemli ve
farkındalıklı. Çünkü insan ne kadar belli etmemeye çalışsa da tüm
davranışlarında nefsinin isteklerini yerine getirir. Sadece – aklın sıra – zekâ
makyajlarıyla eylemlerine ve söylemlerine sosyolojik tamponlar ekler. Ekler ki
her hangi bir çarpışma anında kendisini koruyabilsin. Masum bir zemine
çekebilsin. Amiyane tabirle k…. ‘nı kurtarabilsin. Biz buna kısaca günaha-suça-hataya
bahane bulma mantığı da diyebiliriz. Bu yüzden insan ‘aklını’ tekâmül için
değil başkasını yenmek için kullanmaya başlamıştır. Örneği biraz
somutlaştıracak olursak: bugün X partisinin her hangi bir taraftarı acaba
savunduğu düşüncenin saflığına, doğruluğuna %100 inanıyor mudur? Yoksa inanmak
istediği şekil de X partisini zihninde balmumuyla yeniden mi
şekillendiriyordur? Burada hammaddenin balmumu olması önemlidir. Çünkü ısıtılıp
ısıtılıp –eritilip eritilip konjektüre uygun olarak her daim şekillendirilmesi
mümkündür.
Birilerinin birilerini bağnazlıkla, o birilerinin diğerlerini
dinsizlikle, ötekilerin berikileri satılmışlıkla, buradakilerin oradakileri
hainlikle suçlamalarının basit ve temelsiz olduğu kesindir. Çünkü aslında kimse
konuştuğu değildir, yazdığı da değildir, görünmeye çalıştığı hiç değildir.
Çünkü herkes sadece ve sadece kendisidir yani olduğudur. Yani davranış eşittir
insandır. İşin aslı ve özü; insan dünyaya başkalarının zabıtalığını yapmaya gelmemiştir. Ama ne yazık ki! Şirkette patron, okulda idareci, evde baba, çarşıdaki boş gezen kendisine böyle bir görev biçer.
Düşünsenize.. koskoca kainatta; siyasal ideolojin, komşunun
komşusunu çekememesin veya geçmişe ve
geleceğe tesiri olmayan her hangi bir olayın, olgunun insan için önemi kaçıncı
sıradadır ki?
Düşünsenize…. bedenimiz-kainat ve ‘o an yaşanılan bir olay’.
(Olay= davranış, konuşma, tartışma vd).
Bu; ‘biz-kainat-olay’ üçlüsünün üçü bir
arada birbiriyle olan bağı ne kadar önemlidir. Bir karıncanın yuvasına
götürdüğü bir yaprak parçasının bile İlahi sevk olarak yapılması ve dünyanın
dengesine olan katkısı; insanın her türlü nefsi eyleminden kıyaslanmayacak
kadar daha değerlidir. Çünkü karıncanın, arının, sineğin faaliyeti ‘yapmak’
üzerine inşa edilmişken, insanın nefsani faaliyetleri ‘yıkmak’ üzerine inşa
edilmiştir. Bir zamanların deyimiyle ‘laf ü güzaf’ hem hayatlarımızı hem de
hayatlarımızın ulvi manasını ele geçirmiştir. Yani … yani … yani… insan;
felsefenin, dinin, güzel ahlakın, sünnetin ona verdiği değerden çok uzak bir
değersizlik girdabında meçhule gark olmaktadır. Maalesef insan, ‘Bana verilen
güzelliklerin ardındaki sırrı görebiliyorum.’ diyemiyor. ‘Hayattaki yerimi ve
önemimi anlıyorum veya en azından anlamaya çalışıyorum.’ diyemiyor. Yıllar önce
tartışılan ‘varlık felsefesinden’ uzak olduğu gibi ‘şerefli mahlûkat’ nişanında
da uzak duruyor.
Keşke insan başkalarıyla uğraştığı kadar kendisiyle uğraşsaydı. Herkesten
önce kendisini eleştirseydi. Ve insan kendisini düzeltmeye yoğunlaşsaydı. Gerçek
değerimizi ancak kendimize yoğunlaşmaya başladığımızda bulacağız. Tolstoy bir zamanlar;
herkes dünyayı değiştirmeye çalışıyor ama kimse kendisini değiştirmeye
çalışmıyor demişti.
Devam edecek…..
TURGAY URGUR
1 Ekim 2017 Pazar
My daughters
My dear daughters,
Don't turn a deaf ear to the balanced life given to you. Life isn't a cartoon edition that makes all people celebrities. Because of this reason, we don't have the right to damage it. We have to live it effectively and efficiently. Failure means career and success. Trust the faith in yourself which will ease your daily problems. Sometimes we feel the absence of our friends and family members. We think that they abandoned us. Never mind! Imagine the background Power which is centrally located in our bodies. It's your candid heart. Love and fairness are abundant there. If you asolutely depend on it, no one can ban your hopes. There is no need for the cancellation of them, never and never let them be faint.
After decades; if you feel a debt of gratitude to me, just be more cautious and eager in order to overcome casual debates. You, my daughters; you are capable of enhancing your mentality.
I'm far away from you now. No matter, just hear echoes of my love words as in your childhood.
father, Turgay.
Don't turn a deaf ear to the balanced life given to you. Life isn't a cartoon edition that makes all people celebrities. Because of this reason, we don't have the right to damage it. We have to live it effectively and efficiently. Failure means career and success. Trust the faith in yourself which will ease your daily problems. Sometimes we feel the absence of our friends and family members. We think that they abandoned us. Never mind! Imagine the background Power which is centrally located in our bodies. It's your candid heart. Love and fairness are abundant there. If you asolutely depend on it, no one can ban your hopes. There is no need for the cancellation of them, never and never let them be faint.
After decades; if you feel a debt of gratitude to me, just be more cautious and eager in order to overcome casual debates. You, my daughters; you are capable of enhancing your mentality.
I'm far away from you now. No matter, just hear echoes of my love words as in your childhood.
father, Turgay.
2025 Açılış Konuşmam
İnsan neyi özler? Sevgiyi, huzuru, barışı, başarıyı, umudu özler. Bunun en doğru yerlerinden birisi Siz sevgili çalışkan, dürüst ve güzel a...
-
Hansa kimdir? Meşhur kadın şair sahabilerden. Peygamber efendimiz zamanında, Amr’ın kızı olan meşhur kadın şair Hansa, çok güzel k...
-
Yıllar sizden uzakta bir başka hızlı geçiyor. Anladım ki okulda sizler ile birlikte iken zaman duruyormuş. Zaman başka bir anlam kazanıyor...
-
Kollektif Şuur 1 / Turgay Urgur Çok zaman önce yazmış olduğum bu yazıyı ara ara okurum. "Kollektif şuur" kendimin ürettiği ve t...