‘İslam’a karşı
demokrasi.’ Başlığım yarı İngilizce yarı Türkçe çünkü İngiliz’in, Amerika’nın,
gavurun hakim olduğu bir dünyada Müslüman olmak ve İslami hayatı yaşamaya
çalışmak zor bir imtihan. Yediğimiz içtiğimiz adamların tekelinde, onların
onayı olmadan bir bankadan diğerine havale yapamıyoruz, onların ürettiklerini ve
tükettiklerini alıyoruz. Ellerine bakıyoruz, onları izliyoruz. Onların bizim
için çizdikleri sınırların içinde yaşıyoruz.
Malumunuz nereye
demokrasi getirmek isteseler; beraberinde ölümler geldi. Açlık geldi. Zulüm
geldi.
Şu sıralarda tüm İslam
ülkeleri uzun yıllardır dertli oldukları gaflet uykusundan uyanmak ile
uyanmamak arasında gelgitler yaşıyor. Bu gelgitler esnasında demokrasi
baronlarının İslam ülkelerini yoklamaları da tabi ki eksik olmuyor.
Bu yoklamaların en
şiddetlilerini yaşadık ve yaşıyoruz……
Örneğin 15 Temmuz,
Gezi olaylarından sonraki en sinsi yoklamalardan birisiydi. O gecenin sabahına
kadar Abd ve Batı ülkemizin düşmesini bekledi. Adeta insanımızdaki inancı,
vatan sevgisini, birlikteliği kontrol etti ve ummadığı bir sonuçla karşılaştı. Neden?
Çünkü kendilerine kalenin içinin çoktan feth(ö) edildiği ispiyonlandı. Pe ki bu
süreçte Sayın Cumhurbaşkanımızın Türk
Milletine çağrısı olmasaydı ne olurdu? 15 Temmuz gecesinde Sayın Cumhurbaşkanımız
eğer dost İslam ülkelerinde de
diplomatik destek talep etseydi, büyük olasılıkla cevapsız kalmazdı lakin
Osmanlı gibi bir geçmişi olan Türk’e bu ar gelirdi(gelebilirdi). Bizim bu
direnişle tüm İslam ülkelerine örnek olmamız kaderin bize ayrı bir hediyesiydi.
Evet Türkiye’de yaşanan 15 Temmuzdan sonra sadece Türkiye tarihindeki darbeler
süreci kapanmamış aynı zamanda demokrasi pazarlayan batılı silah tüccarlarının
İslam ülkelerini bu tür darbelerle yıldırma girişimlerinin de önüne
geçilmiştir.
Uluslararası platformada
veya alemde ya da aslında arenada; bunun ( Müslümanlara, Türklere, İslama karşı
yapılanların) karşılığında Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde çok güçlü bir
diplomatik atak yapılıyor. İslam ülkelerine olan ziyaretler, Kudüs olayındaki
birliktelik ve Türkiye Cumhurbaşkanının bu ülkelerde sevgi ve umut ile
karşılanması bu minvalde çok önemli. Yoksa ülkemizdeki gidişat yılmaz özdil’in yaşadığı
haset travması veya Ahmet hakanın yazılarının basitliği pencerelerinden
görüldüğü gibi değil, Allaha şükür. 20 yıl öncesine göre daha çok zenginiz,
daha çok mutluyuz ve gelecekten umutluyuz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder