Güne bakın. Bugün yaşadıklarınıza
bakın. Ve gördükleriniz ile görmediklerinizi ikiye ayırın;
Gördüklerimizi ayırmak
kolay, hem de çok kolay. Çünkü neredeyse dün gördüklerimiz ile birebir aynı. Doğru
ne olacaktı ki? Farklı ne olabilirdi ki?
Yemek, içmek, izlemek,
yorulmak ve dinlenmek arasında sıkıştık kaldık. Çığın altındaki insan gibiyiz. Daha
çok hareket ettikçe daha çok batıyoruz ve boğuluyoruz. Bizi bu çokluk ve
çokluktaki çok hareketlilik bu hale getirdi. Dilim bu çokluğa bereket diyemiyor
çünkü insan bereket de bir helallik arar, şifa arar, dua ve çalışma arar. Her şeyimiz
çok. Yiyeceğimiz eskiye göre çok ve çeşitli. İşimiz çok. Evdeki eşyamız yok. Giyeceklerimiz
çok. Ve sandığımızın aksine zamanımız da oldukça çok. Lakin; bu kadar çokluta
huzur yok, mana yok, mutluluk yok, umut yok.
Çünkü……
İnsan denilen varlık
sadece bedenden ve bedeni arzulardan ibaret değil. Bedeninden ziyade aynı
zamanda açlığa ve ölüme terk edilmiş bir ruha sahip. Bilip de görmediğimiz,
görmemek için ondan hep kaçtığımız bir ruha sahip.
Bu kadar çokluğun
içinde ağlayan, acıyan, sızlanan tabi ki de bedenimiz değil ruhumuz.
turgay urgur
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder